Orhan Pamuk tartışması

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Uzunca bir süredir Orhan Pamuk gündemde.

Bu aslında çok da doğal çünkü okuyucunun bilincinde bu kadar fazla etkili olan usta bir yazı adamının gündemde olması gerekir.

Pamuk'un önemi Yaşar Kemal'den sonra ikinci uluslararası şöhrete sahip romancı olmasıdır da.

Fakat bizde romancı romanıyla pek tartışma konusu olmuyor.

Konu sonunda her zaman ‘‘Roman bu kadar da nasıl sattı?’’ meselesine getiriliyor.

Bunu iyi niyetli bir kuşkuculukla öne sürenler de var.

Onların çıkış noktası Türkiye'de kitap satışlarının genel düzeyi.

Başka çok iyi kitap piyasaya çıkıyor, onlar taş çatlasa uzun dönem içinde 10 bin satıyor.

Okuyucu sayısında bir kilitlenme var gibi gözüküyor. Orhan Pamuk her yeni kitabıyla bu kilitlenmeyi kırıyor. Normal okuyucu sayısını 10'a hatta 20'ye bile katlıyor.

Bunun nasıl, neden olduğu üzerine gayet ciddi bir araştırma yapılması tabii ki gerekiyor.

Satışın yapıldığına eminim çünkü İletişim Yayınları ciddi ve namuslu insanlar tarafından yönetiliyor.

Bu yayınevi yayın piyasasında dürüstlük sağlanması konusunda öncü olarak da davranmıştır.

O nedenle sayılarda kuşku yok.

Şu araştırılmalı: Orhan Pamuk insanlarda nasıl bir his derinliğini yakalamayı başarıyor da bu tepkiyi alıyor.

Bunun bulunması önemli çünkü bu toplumda birşeyler değişecekse bu tür bir his derinliğinden yola çıkılmasından başka çare yok.

* * *

İyi niyetli kuşkuculuğun yanı sıra bence temelde siyasi bir tepki de var Orhan Pamuk'a.

Orhan Pamuk romancı kimliğinin yanı sıra, doğal olarak siyasi düzlemde de konuşuyor.

Örneğin Güneydoğu meselesinde net fikirleri var.

Resmi siyasetin yanlış olduğuna inanıyor. Oradaki sorunların temeline bu şekilde inilemeyeceğini düşünüyor.

Aslında bunlar son derece güzel ve tartışılması gereken fikirler.

Ancak resmi görüşün bu tür ‘‘çizgi dışılıklara’’ tahammülü hiç yok.

Hele halkın derin hislerine ulaşmayı başaran, uluslararası platformda tanınan bir yazarın böylesine fikirlerinin tehlikeli bile olacağını düşünüyor resmi ideoloji.

Bu nedenle de adı net olarak konulmadan, onun kitaplarının aslında satmadığı, okunmadığı, herşeyin yalan olduğu düşüncesi öne sürülüyor.

Karalama adı konmadan yapılıyor.

Bu maalesef Türkiye'ye özgü bir gerçeklik.

Medeni ülkeler sınıflarüstü bir tavırla usta romancılarıyla övünür.

Biz ise binbir güçlükle yetişen bir ustayı karalamak için elimizden geleni yapıyoruz.

Medya artık bu romanın satışı konusundaki polemikleri bırakmalı.

Şimdi önemli olan romanın tarışılması. Beğenen neden beğendiğini anlatsın, beğenmeyen de neden beğenmediğini yazsın.

Türkiye'de okurlar bence bu tür entelektüel tartışmaları, polemikleri çok özlediler.

Yazarın Tüm Yazıları