Bundan böyle TSK ile ilgili haberlerinizde, Genelkurmay Başkanı'ndan bahsederken onun sadece soyadını kullanmamanızı özellikle istirham ediyorum.
Çünkü yeni başkanın soyadı Özkök ve onun adını da belirtmediğiniz her yazınızın sonunda, ben elimde olmadan Genel Yayın Yönetmenimizin, sonunda Genelkurmay Başkanı da olduğu gibi izlenime kapılıyorum.
Şu kardeşinizi yeni paranoyalara itmeyin lütfen.
Teşekkür ederim.
Üstelik bu paranoyalarım bazen zor durumlara da yol açıyor.
Örneğin, Genel Yayın Yönetmeni geçenlerde aradı, konuşuyorduk. Kafam bu işle meşgul olduğundan mı nedir, kendisine yanlışlıkla komutanım demişim, bana çok kızdı.
* * *
Sayın Şebinkarahisarlılar...
İl olmak istediğinizi öğrenmiş durumdayım.
Şunu bilin ki, bir meydanda insanları toplayıp, onları otobüse koyup, bunları toplu olarak Başbakanlığa gönderip de orada ‘‘Enişte seninle gurur duyuyoruz’’ diye bağırtmayı başaran bir yerin, değil il olma hakkını kazanması, bu hakkı otomatik olarak kaybetmesi gerekmektedir.
Böylesine abuk bir eylemi örgütlemeyi başarabilen bir yer mantıken il olamaz, olmamalıdır da.
Böylesine bir eylem şehir felsefesine aykırıdır çünkü.
Ayrıca üzülmeyin de; çünkü il olmanın çok iyi bir şey olduğu konusunda yeterince bilimsel kanıt da yok.
Baksanıza, son il yapılan yerlerin isimleri bile unutulmak üzeredir.
Örneğin, ben Türkiye'nin hálá 67 ile sahip olduğu varsayımıyla yaşamımı sürdürüyorum ve çok da mutluyum.
Yeni il olan yerler bana hatırlatıldığında mutluluğum hep azalıyor, toplam sayı bana belirtildiğinde ise resmen depresyona filan giriyorum.
Pastoral yaşamın keyfini çıkarın, il olmaya filan da kafayı takmayın, şu Türkiye'ye yeni bir vali ekletmeyin be!
* * *
Hálá Başbakan olduğu konusunda duyumlar almakta olduğum Bülent Ecevit bugün büyük ihtimalle Anıtkabir'e gidecek.
Devlet İstatistik Enstitüsü'nün son verilerine göre orada 72 basamak varmış, onları tırmanacak.
Keşke oraya geçici bir yürüyen merdiven inşa edilseydi.
Düşünsenize, naklen yayın var, Ecevit yürüyen merdivenle Anıtkabir'e tırmanıyor. Yürüyen merdiven yukarı çıktıkça ilk önce kafası, sonra bütün vücudu gözüküyor ve tüm kanallar bu görüntüyü 2001 Uzay Senfonisi filminin müziği eşliğinde veriyorlar.
Sizi bilmem ama ben böyle bir şeyi görmüş olsaydım, kendimi tutamaz kesinlikle ağlardım.
* * *
Geçen gün TBMM toplandı.
Hemen her milletvekili katılmış toplantıya.
TBMM Başkanı da ‘‘Buraya kadar teşrif etmiş olan arkadaşlarımız tarihe geçsin’’ diye tek tek ad okutarak yoklama yaptırmış.
İnsan böyle bir haberi görünce, açıkça söylemek gerekirse ne yapacağını şaşırıyor.
‘‘Buraya kadar teşrif etmiş olan arkadaşlar tarihe geçsin’’ lafını okuduktan sonra doğal olarak, otomatikman aklıma gelenleri, mantıki olanları yazıya döksem, büyük ihtimalle mahkeme kapılarında sürüneceğim.
Konu hakkında, doğal olarak aklıma gelenler dışında yapılabilecek ek bir yorum da yok işin aslına bakarsanız.
O nedenle beni tamamen anlamış olduğunuza güvenerek, bu konudaki yorumlarımı yazıya dökmemeye karar verdim.
* * *
Ve son olarak vatandaşların postmodern hissiyatlarını tatmin etmek için yazımı magazin dünyasından bir haberle noktalıyorum.
Trafik kazalarını önlemek için yeni bir adım atılmış.
Müslüm Baba'nın sohbetlerinden oluşan bir kaset doldurulmuş ve bu kaset şoförlere dağıtılarak, uyarılar yapılacakmış.
Türkiye'de geçerli olan mantık anlayışı ile benimkinin katiyen çakışmadığı, hatta iki anlayış arasındaki farkın arasının her geçen gün daha da açıldığına son örnek de bu sevgili okurlar.
Bana sorsalardı, Müslüm Baba'nın sohbetlerinden oluşan bir kasetin, eğer Türkiye'de araba kazalarının artırılması yönünde yeni bir politika değişikliği varsa dağıtılmasının daha uygun olacağını söylerdim.
Ama tabii büyüklerimiz daha iyi bilir konuları, bize laf düşmez.