Paylaş
Salı günü Apo'nun yakalandığının açıklanmasından sonra...
‘‘Bu işi sadece 10 kişi biliyordu’’ dediler.
Aniden koltuğumda doğruldum.
Saymaya başladılar operasyonu bilen insanları.
Ben de aritmetiği yeni sökmeye başlayan ilkokul ikinci sınıf öğrencileri gibi parmağımla saymaya başladım.
Parmaklar tek tek içeriye doğru kıvrıldı isimler geldikçe.
AMAN TANRIM!!!
Sağ elimin küçük parmağı havada kalmıştı.
Bir kişi daha vardı, ama onun adını açıklamıyorlardı.
***
Ben, sağ küçük parmağıma bakakalmışım.
Şiddetli bir paniğin gelmekte olduğunu hissediyordum.
Kalbim, bu ayakta kalan küçük sağ parmağın anlattığı şeye dayanır mıydı bilemiyordum!
Parmaklarımı açtım, tekrar saydım, yine sağ küçük parmak bana nanik yapar gibi ortada kalmıştı.
***
Belki 15 gün önce olsaydı yakalanma olayı paniğini böylesine şiddetli yaşamazdım.
Ancak arada geçen günlerde biliyorsunuz, Ürdün Kralı'nın cenaze töreni oldu.
Ve bizim Genel Yayın Yönetmeni, gayet sakin ve gülümseyen bir ifadeyle -ki bu gülümsemenin birkaç gece rüyama girdiğini söylemeliyim- saraya girdi.
Bütün dünya liderleriyle şakalaştı.
Ve hatta Clinton'a bile yasak olan saray bölgelerini de dolaştı.
Bu olaydan sonra dünyada olan biten her olayda bizim Genel Yayın Yönetmeni'nin parmağını görmeye bile başladım.
***
Şimdi söyleyeceklerime elimde delil olmasa inanmayacaktınız, biliyorum.
Ancak küçük parmağımı açıkta bıraktıran onuncu kişinin Genel Yayın Yönetmeni olduğuna eminim.
Ve şuna da eminim ki, bu operasyonun planlanması iki yıl öncesine uzanıyor.
Devlet sırlarını açıklamak hoş değil biliyorum, ama bunu yapmak zorundayım. Herkes kiminle muhatap olduğunu bilsin, ona göre tedbirini alsın.
Genel Yayın Yönetmeni, iki yıl önce Kenya'ya gitti ve olası bir operasyonun stratejisini çizmeye başladı.
Lokal halkın arasına karıştı.
Onlarla yedi, içti.
Onlarla konuştu.
Hatta onların geleneklerini bile benimsedi.
Masai Mara kabilesi, sevinçlerini durdukları yerde zıplayarak gösteriyorlar.
O günü hiç aklımdan çıkaramıyorum.
Bir de baktım Genel Yayın Yönetmeni, kabile önde gelenlerinin ortasına geçmiş, onlarla birlikte zıplıyor.
İnanmayacaksınız biliyorum, gözlerimle görmesem ben de inanmazdım.
Zıplıyor, hem de onlardan daha yükseğe uzanıyor.
Bir beyazın ilk kez yaptığı zıplama hareketinde, hayat boyu zıplayan Afrika yerlilerinden daha yükseğe zıplamasının bir tek anlamı olabilirdi.
O beyaz adam mutluydu, hem de çok mutluydu.
Bunun nedenini o gün anlamamıştım.
Şimdi anlıyorum. Beyaz adam ileride yapılacak operasyonun başarılı olacağına karar vermişti, bunun keyfini yaşıyordu.
***
Operasyonun aslında başlama işareti, ilk kez beyaz adamın yazdığı kitapla verildi.
Beyaz adam yazdığı kitabın önsözüne Kenya'yı anlatarak girdi ve ‘‘Hakuna Matata’’ diyerek operasyon timine yeşil ışık yaktı.
Bu köşede yer alan tarihi belge de olmasa bütün bu anlattıklarıma palavra diyeceğinizi biliyorum.
Ama işte belge.
İşte onuncu adamın kimliği.
Ben pes ettim, yapacağım bir şey kalmadı.
İŞTE TARİHİ BELGE:
Bu gizli çekilen fotoğrafta Ertuğrul Özkök -ki kendisi son 100 yılın en seksi erkekleri listesine 11'inci sıradan hem de Antonio Banderas'tan bile ön sırada girmeyi başarmış kişidir- adı Masai Mara olan lokal Kenya ahalisi arasına karışıp stratejik araştırma yaparken görülüyor. Bu enstantaneden hemen sonra grup havaya doğru zıplamaya başlayacak ve Genel Yayın Yönetmeni bu adamları bile geçerek en yükseğe çıkacak. Bu arada Masai Mara'ların, kendilerini kaplanlar yemesin diye hep kırmızı kıyafet giydikleri de öğrenildi. Anlayacağınız bu fotoğraf çekilirken köye kaplanlar hücum etse bugün belki de Apo harekâtı katiyen yapılamayacaktı, çünkü onuncu kişi iki yıldan beri hayatta olmayacaktı.
Paylaş