Paylaş
Bir şey söyleyeyim mi ya! Biz Türklerin yeni teknoloji yaratma konusunda başarısız olduğumuz yolundaki bütün görüşler yalanmış vallahi.
Yahu bu sol elimin işaret parmağındaki leke katiyen çıkmıyor yemin ediyorum.
Yani silinmeyen mürekkep yapın dedilerse bunu bu kadar da abartmaya ne gerek vardı bilmem ki?
Vur deyince öldürüyoruz her yerde ve her zaman. En azından bu konuda istikrarlıyız.
Bir harika bu mürekkep.
Çıkarmak için orta büyüklükte bir estetik cerrahi müdahalesi gerekiyor anladığım kadarıyla.
Ha bir de şu var: Mürekkep dört yıl çıkmadığı takdirde ne olacak?
Yani bundan sonraki seçimde bütün Türk vatandaşları sandık kurulunca ‘‘Kardeşim bak sen daha önceden oy vermişin, lekeye bak lekeye’’ diye konuşup 18 Nisan'da damgalanan vücutlarımızı gösterirlerse biraz abuk olmaz mı sonuç.
Katılım oranı yüzde sıfır olacak bir seçimi acaba medya nasıl yorumlardı ki?
Allah'tan bayram filan değil de Türkler yurtdışına turlarla gitmiyorlar.
Gitselerdi oradaki yabancı düşmanlarımız bütün Türklerin sol işaret parmaklarında tuhaf bir leke bulunmasından kuşkulanıp onları karantinaya bile alabilirdi.
Seçimi bayramdan sonra yapmalarının nedeni de şimdi anlaşıldı.
Hayır bir şey değil de sol işaret parmağıma her bakışta oy vermiş olduğum partinin toplam 270 bin oy toplayabildiği gerçeği aklıma geliyor. Çok moral bozucu bu ya yemin ediyorum. Bilmem anlatabiliyor muyum meseleyi?
* * *
Dün 1922 yılında yaşanan bence dünyanın en vahim olayını anlatacağımı söyleyerek yazıyı bitirmiştim.
Ancak olaylar çok hızlı gelişiyor, her gün yeni yazılacak bir şey çıkıyor.
Gündem kene gibi yapışmış vücudumuza, bir türlü bırakmıyor insanı rahat.
Hep böyle oluyor son günlerde.
Örneğin ben geçen pazar gününden beri Yugoslavya'daki savaşın acı sonuçları üzerine yazı yazacaktım.
Herkes bu konuda bir şeyler yazıyor, genel laflar söylüyor.
Ancak savaşın hepimizce hemen görülmeyen, gizli kalan, çok daha vahim sonuçları var.
Bunun haberi geçen pazar günkü Hürriyet ilavede yer aldı.
Kosovalı mülteci amcalardan bir tanesi kendisinin rutin olarak ayda 25 gün her gece karısıyla sevişme adeti olduğunu, ancak 30 küsur gündür yıkanamadığından kokmaya başladığını, bu nedenle de sevişme adetine ara vermek zorunda kaldığını kamuoyuna açıkladı.
Seks konusunda son derece ciddi olan bu adamın çekmekte olduğu acıları hiçbir Batı medyası yazmadı. Batı yine görmek istediği şeyleri görüyor, görmek istemediklerini de yok farz ediyor.
Boyları devrilsin inşallah.
Bu arada şu adama da bir banyo yaptırıverin Allah rızası için be!
* * *
Neden bu yaştan sonra MHP'li olamayacağımın nedenine gelince...
Dün Sabah Gazetesi'nde bir haber vardı.
MHP yönetimi ‘imaj değiştirmek’ için gençlere ders veriyormuş.
‘Beşeri münasebetler’miş dersin adı.
Bu derste öğretilen bazı şeyler şunlar:
- Terlemeye karşı koku sürün.
- Beyaz çorap giymeyin.
- Dişlerinizi iki kez fırçalayın.
Bu ve buna benzer zaten her normal insanın yapması gereken şeyler derste anlatılıyor.
Bu dersin programını dikkatle okudum.
Ve çok istesem de bundan sonra MHP'li olmamın katiyen mümkün olmadığını gördüm.
Çünkü iyi bir MHP'linin yapmaması gereken şeyler arasında ‘Soğan, sarmısak yemeyin’ talimatı da yer alıyor.
Kardeşim soğan tamam da sarmısak yemeden yaşamam mümkün değil.
Yani iyi bir spagettiyi bol sarmısaklı bir sos olmadan yemek olur mu ya?
Buna tahammül edemem. Sarmısaktan vazgeçemem. MHP'de öyle talimata karşı çıkmak da olamayacağına göre benim için iş bitti artık, istesem de ideolojik dönüşüm yaşayamayacağım.
* * *
Biliyorsunuz ÖDP seçimde 280 bin kadar oy topladı.
Bu solda en büyük oy miktarıydı.
İşçi Partisi, Emeğin Partisi, Sosyalist İktidar Partisi'nin aldığı toplam oy oranı ise yüzde 0.47 olmuş.
Bu partiye Türkiye'de oy verenlerin tümü New York'ta Manhattan Adası'ndaki One World Trade Center adlı ikiz gökdelene biraz sıkışarak sığabiliyor.
Sonuçta bu çok kötü de bir şey olmayabilirdi, yani 350 bin kişi bir kasaba kurup orada keyfimize bakabilirdik.
Ancak toplam oy miktarı yüzde 1'e yaklaşan bu partiler birbirlerinden katiyen hoşlanmıyorlar.
Bu insanları aynı kasabada toplasanız kısa sürede son derece üzücü kan davası olayları yaşanabilir.
* * *
Dün Cumhuriyet'te ilginç bir haber vardı.
Soldaki partilerden seçim sonuçlarını değerlendirmelerini istemişler.
Hepsinin tespitleri farklı.
Ama en ilginci de İşçi Partisi'ninki.
Partinin Genel Başkanvekili Hasan Yalçın şu değerlendirmeyi yapmış. Dikkatle okuyun:
‘‘Bu seçimin tek galibi, erken seçim isteyen ve DSP-ANAP-MHP koalisyonunu ısmarlayan Amerika'dır.’’
Burada kritik kelime ‘ısmarlayan’.
Yani 1989 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağılacağını bile tahmin edemeyen Amerika bu seçimden önce Türklerden daha net olarak MHP'deki yükselişi görmüş ve bu sonuçları ISMARLAMIŞ.
Amerika herhalde uzaydaki uyduları aracılığıyla önceden gördü bu gelişmeleri.
Bu kadar seçim tahminiyle uğraşacağımıza Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın cuma brifinginde soru sormayı akıl etseydik sonuçları 48 saat öncesinde öğrenirdik.
Kaçırdık fırsatı, lanet olsun.
Paylaş