Ne kadar da utanmazlar!

TÜRKİYE'deki nüfusun yüzde 60'ı açlık sınırının altında yaşıyor sevgili okurlar. Devletin resmi rakamları bunu söylüyor.

Ve işin bu noktaya gelmesinde yüzde yüz suçlu olan insanlar, bugün ortaya çıkıp ‘‘Biz umuduz, bize inanın’’ diye konuşma cesaretini hálá daha gösterebiliyorlar.

Pes doğrusu, pes!

İnsanda biraz utanma duygusu olur.

İnanılacak gibi değil yani, sanki bütün bu olay onların dışındaymış, onları ilgilendirmezmiş gibi davranmakta da ısrarlılar.

Bu memleket 1990'lı yılarda soyuldu, tüketildi diye yazıyorsunuz, kimse ses çıkarmıyor.

Bunun suçlusu sizsiniz, siz bu ülke insanına ihanet ettiniz diyorsunuz, üstüne yemek yapışmayan teflon tava gibi olmuş vücutları duymazlıktan gelmeye çalışıyor bunu da.

Tenezzül edip suratlarına tükürseniz, oh ne güzel yağmur yağıyor deyip işlerini sürdürmeye de çalışacaklardır mutlaka.

* * *

Zamanında bu memleket ekonomik krize gidiyor aman kendinize gelin, tedbir alın diye yazdık.

Saçmalama dediler, sen ekonomi bilmezsin dediler, her şey çok yolunda, Türkiye çok mutlu, dünya liginde yükseliyoruz dediler.

‘‘Öteki Türkiye’’ yanıyor, işler bizim bildiğimiz gibi değil, nüfusun yüzde 10'u için örgütlenmiş ülke olmaz, bu işin sonu fena, dikkat edin dedik.

Öyle bir şey yok ya deyip, televole programlarını izleyerek gerçekliğin ondan ibaret olduğunu düşünmekte ısrar ettiler.

Bir gün içinde yaşam uğraşımızın yüzde 60'ını götüren ekonomik krizin işleme konulmasının başında oldular, soygun düzeninin bu sonucunun yükünü göstere göstere omzumuza yüklediler, sonra o anda bile gerekeni yapmaktan korktular, yurtdışından Dünya Bankası bürokratını getirtip işi ona havale ettiler.

Bu ülkede bilgili, birikimli, vatanı için çalışmaya hazır, hayatta tek istediği geleceğini planlamak, düzgün bir şekilde yaşamak olan insanların yaşamlarını ayaklar altına alıp ezdiler.

Rüyaları bitirdiler.

‘‘Öteki Türkiye’’ neredeyse nüfusun yüzde 95'ini bile aştı artık Türkiye'de, rakamlar bunu gösteriyor.

Aylardır işsiz evde beklemekten yüzlerini sararttılar insanların. Çarpmadığı, çalmadığı, soygun düzeninin çarklıları arasında yer almayı içine yediremediği için korumasız olan, tek suçları kendi iç huzurları için düzgün davranmaktan ibaret olan insanları, aileleri mahvettiler.

Şimdi bütün bunlar yaşanmamış gibi, bütün bu insanlar sanki bunları unutacakmış sanarak, bence büyük bir hata yaparak hálá daha gözümüzün önündeler.

* * *

Nüfusun yüzde 60'ını açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edenler, bugünkü kavgalarının temelinde Avrupa Birliği üyeliğinin yattığına bizi inandırmaya çalışıyorlar.

Buna sadece gülüp geçin sevgili okurlar. Çünkü bu derecedeki bir utanmazlığa, yalana, pişkinliğe kızmanız sadece zaten yıpranmış olan sinirlerinizi daha da yıpratmaya yarar.

Şunu unutmayın, 1990'lı yıllarda bu ülkeyi tüketenler, yiyip bitirenler, sizleri, bizleri aptal yerine koyuyorlar.

Büyük güvenleri var bu konuda. Kitleler aptal ya, cahil ya, ne olsa yerler, ne olsa ben işimi götürürüm tavrı içindeler.

Siyaset sahnesindeki fiziksel varlıkları bile insana hakaret olarak gelen bu insanların bir de hálá daha konuşmalar yaparak ülkenin geleceğinden bahsetmeleri insanı tiksindiriyor artık.

Merak etmeyin, ne yapacağız diye de üzülmeyin.

Bakın seçim geliyormuş, sizin görüşünüze başvuracaklarmış bu yaşadıklarımız hakkında.

İlk seçimde bu millet tükenişini hazırlayan bu insanlardan öç almak için oy kullanacak, memlekette siyaset yaptıkları iddiasında olanların bundan hálá daha haberi yok galiba.

Ve öç almak için verilen bu oylar sayıldığında bu memlekette neyin gerçekten çoğunluk olduğu da ortaya çıkacak.

* * *

Bu günler yaşanırken, artık sona doğru sayım başlamışken, Türkiye bir dönemi kapatacağından dolayı Cumhuriyet tarihinin belki de en önemli seçimine hazırlanırken Kemal Derviş'e de dostane bir uyarım olacak.

IMF politikalarının ne olduğu bellidir, yıllardır değişmeyen formüllerdir bunlar.

Ve evet tamam, bazı politikalar hangi iktidar gelirse gelsin değişmeyecektir, çünkü bunlar aklın yoludur.

Yıllardır sürdürülen talanı düzeltmek için maalesef uygulanması gereken zorunlu acı politikalardır bunlar.

Tamam da siz orada burada devamlı olarak olası her iktidarı bağlayıcı sözler verme işini de bırakın artık lütfen.

Çünkü seçim sonrası iktidarın elini şimdiden bağlayacak sözler verirseniz, hiç adım atma marjı bırakmazsanız onlara, açlık sınırı altında yaşamaya başlayanların oranı yüzde 60'a vurmuş bir ülkede hükümet olabilme şansını şimdiden ellerinden alıyorsunuz demektir.

İstediğiniz buysa tamam ben varım, bu ülkeyi siyaseti askıya almış bir teknokratlar hükümetinin düzlüğe çıkarmasının mümkün olduğuna zaten inanıyorum, bunu ima ediyorsanız korkmayın açık konuşun.

Yok bunu demiyorsanız, kimsenin elini şimdiden bağlayacak sözler vermeyin etrafa, çünkü bu hakkı kimse vermedi size.

Eğer bir iktidar çıkıp da, tamam ben iç borcumu dış borcumu ödeyeceğim ama ilk hedefim gelir dağılımını düzeltmektir derse IMF buna karışmaz ve bu da denilmek zorundadır Türkiye'de.

Çünkü bıçak kemiğe çoktan dayandı bunu da bilmenizde yarar var.
Yazarın Tüm Yazıları