Paylaş
Haber saatinde bir otelin gece kulübünde program yapan Hint grubu ekrana getiriliyor.
Erkekler şarkı söylüyor, bir zenne dizinin üstünde dans ediyor.
Bir Hintli de ağzına ateş sokuyor.
Bunun neden haber olduğu konusunda herhangi bir fikrim yok çünkü daha çocukluğumda Ankara'da Lunapark'taki Sihirbaz Mandrake'nin ekibi de aynı gösteriyi hem de çok daha kaliteli biçimde yapardı.
Neyse, kanalın yeni bir saçmalığı olarak buna bakıyorsunuz.
Sonra ekrana bay spiker çıkıyor.
Bay spiker çok ciddi. TRT kökenli olduğu için sesinde ihtilal sonrasında türkücü beyin okuduğu kahramanlık şarkılarında kullanılan ses tonunun özelliklerini taşıyor.
Bu ses tonu eskiden Türk filmlerinde Hülya Koçyiğit kör veya verem olduğunda onun başına gelenleri arka planda bir kez daha bize anlatan adamın sesine de çok benziyor. Aynı filmde sonra ezan okunurken birden mucize olur ve Koçyiğit'in gözleri açılmaya başlardı. O ses yine arka planda bir şeyler anlatırdı o tonda.
Ve bay spiker bize bakarak işte aynı o ses tonuyla, gayet ciddi bir ifadeyle, ‘‘Görüyorsunuz sevgili izleyiciler dünyada ne ilginç kültürler var’’ diyor.
Bu söylediği cümlenin katiyen bir anlamı olmadığını, içi tamamen boş bir kelimeler toplamı olduğunun farkında değil.
*
Bu kanalda bay spikeri aslında yeniden gördüğüme sevindim. Çünkü onun alternatifi hafta içinde haberleri sunan bayan spiker.
O bayan spiker en neşeli haberleri sunarken bile nedense gergin. Mesleğinde katiyen başarılı olmadığını bilen, evde kalmış ve sinirini de çocuklardan almaya her an hazır olan öğretmenlerin görünümü var suratında.
Dolayısıyla aynı saçma lafı o söyleseydi daha da çok sinirleneceğinizi bildiğinizden ‘ihtilal sonrası sesli’ spikere yine de çok kızamıyorsunuz.
*
Başka bir kanal.
Ankara DGM savcısının Emniyet İstihbarat bölümünü akşam mesai çıkışında ani baskınla aradığını anlatıyor genç bayan. Doğal olarak gergin muhabir arkadaş. Çünkü ‘olay yerinden’ bildiriyor.
DGM savcısı ‘Bu kapıdan çıktı’ diyor. Kameralar o anda boş olan DGM çıkışını gösteriyor.
‘Gizlice arabasına bindi’ diyor. Gizlice binmiş olduğu için görüntüde bir şey yok doğal olarak. Siz DGM önünde park etmiş bazı arabaları görüyorsunuz.
Sonra Emniyet'in bilmem kaçıncı katındaki daireye gizlice baskın yaptı diye anlatıyor ve arkada Emniyet Genel Müdürlüğü binasını işaret ediyor.
Ve en sonunda da savcının el koyduğu olası suç delillerini bize açıklıyor:
1- Depoda bulunan bir ses dinleme aygıtı
2- Bir boş kaset
Evet. BİR BOŞ KASET
Vallahi ben yıllardır televizyon seyrediyorum. Çok abuk olaya şahit oldum ama BOŞ KASET'e el konulmasının haber olabileceğini ben bile tahmin edemezdim.
BOŞ KASET bir felsefi anlamsızlık aslında. Üzerinde yazı bulunmayan káğıtların örgüt içi yazışma delili olarak sunulmasına benziyor bu.
Haberi ‘ne var acaba’ diyerek onca dakika dinledikten sonra bir düşünüyorsunuz ki aslında bir haber yok ortada. Sıfıra sıfır elde var sıfır. Çünkü DGM savcısının Emniyet binasına gitmesi kadar doğal şey de yok hayatta.
*
Başka bir kanal. Bu kanalda da hafta sonunda erkek spiker var.
‘‘Azzz sonra’’ diyor, ‘‘Ankara Emniyeti'ne bağlı polislerin yaptığı ‘nefes kesen' baskını izleyeceksiniz.’’ Bu da bir özel habermiş.
Haberin ne olduğunu özet olarak vereyim çünkü olan biteni aynen aktarırsam, yazarken ekran karşısında boşa geçen vaktime tekrar yanmaya başlayacağım.
Polise bir ihbar geliyor. Güya bir özel kurye şirketinin deposuna silahlı adamlar baskın yapıp, çalışanları rehin almışlar.
Görüntüler başlıyor. Polis taktaktaktak yukarı çıkıyor, aynen taktaktaktak aşağıya iniyor.
Eller tetikte. Birden sırt çantalı bir genç beliriyor karşıda. O ‘Ne oluyor yahu, yok bir şey sadece galiba hırsız girmiş' diyor.
Bir çatışma olmaması ihtimali ortaya çıkınca polisler sinirleniyorlar tabii. Olayı anlatmaya başlayan genci ‘Sen çekil şuradan' diye azarlıyorlar.
Sonuçta orada sadece basit bir hırsızlık olduğunu, hırsızın birkaç koli alıp kaçmış olduğunu anlıyorsunuz.
Peki ama be kardeşim nerede ‘NEFES KESEN' sizin kanalınıza özel olduğu söylenen baskın sahneleri. Nerede olay ya, nerede?
Yok tabii ama hasbelkader spikerlik yapan adam büyük bir pişkinlikle bir sonraki haber hakkında da palavra sıkmaya devam ediyor.
Yaptıkları, yapılanlar hakkında hiçbir kuşku duymuyor.
*
Bu milleti keriz yerine koyuyorlar.
Haber saatlerinde vakit doldurup, palavra sıkıyorlar.
Sonra, ‘‘En iyi haberi ben Kanal 7'den alıyorum’’ dediğimde de kızıyorlar.
Birkaç istisna dışında çoğunluğu izleyiciye saygı duymayan televizyon gazetecileri hayal dünyasında yaşıyorlar. Sokakta tanınmaları onlara önemli geliyor. Bu görüntü aşinalığından gelen popularite aslında, gerçek başarılardan kaynaklanan, saygın yaklaşımlı bir tanınma da değil.
Böyle devam ederlerse hem kendilerine inanmaya hálá daha devam eden izleyicilere, ama asıl da kendilerine büyük kötülük yapmış olacaklar.
Paylaş