FİLİSTİNLİ gençlerin canlı bomba olma hevesleri, onların gelecek hakkından tek bir umutlarının kalmamasıyla açıklanıyor. Bu dünyada güzel bir şey olabileceğini düşünmüyorlar artık, bari öteki dünyada iyi yaşamamızı sağlayacak eylemler yaparak işi sağlama bağlayalım diyorlar.
Bütün bu mantıksızlık sürerken, Arap ülkeleri de resmen destekliyor bu çılgınlığı. Canlı bomba olarak hayatını kaybeden çocukların ailelerine büyük para yardımı yapılıyor.
Ben diyorum ki, acaba ölümü teşvik etmek için değil de, yaşamı teşvik etmek için para dağıtmaya başlasalar daha iyi olmaz mı?
Çocuklarını canlı bomba olmaktan alıkoyan ailelere para yardımı yapılmaya başlansa, tüm Ortadoğu cehenneminde çözüme ulaşılması biraz daha kolaylaşır bence.
Ama biliyorsunuz ki Arap ülkelerinde rejimler, masum vatandaşlarının ölümünü sağlama konusunda son derece yaratıcı olma geleneğine sahip olduklarından, onlara mantıki çözüm önermek de abes kaçıyor gayet tabii ki.
* * *
İsrail, çöl ortasında yoktan bir demokrasi yarattı.
Fikirlerin serbest tartışılması geleneğinin hiç olmadığı bir coğrafyada, hiç durmadan savaştığı halde kendi içinde özgürlükleri yaşattı.
Ama orada da din adına delirmek isteyenler çok sayıda.
Ve din adına delirme başladığı anda insanların nerede duracağı belli olmadığından, İsrail de belki bölgeye örnek olabilecek bir sistemi, kendi demokrasisini, gözü dönmüşler sayesinde tehlikeye atıyor şimdi.
* * *
Ha bu arada Katolik kilisesinde olan bitenler hakkında pek haber, yazı çıkmıyor bizim medyada.
Tüm dünyada ise bu haber manşetlerde her gün.
İnsanlara durmadan namustan, ahlaktan bahseden bazı Katolik din adamları, özel yaşamlarında ilk fırsat buldukları anda küçük kızları, ama daha çok küçük oğlanları taciz etmişler.
‘‘Bazı’’ dediysem de sayının hiç de az olduğunu zannetmeyin. Öylesine şeyler anlatılıyor ki, insan tüm Katolik kilisesinin boş zamanlarında seks partisi álemiyle eğlendiğini filan zannetmeye başlıyor.
Kriz büyüyünce Roma'da toplantı yapıldı ve küçük çocuklara cinsel tacizin günah olduğu, Katolik kilisesinin bundan böyle sıfır toleransla konuya yaklaşacağı açıklandı. İyi ki söylediniz ya, siz açıklamasaydınız bütün bunları biz akıl edemeyecektik.
Eğer ben bir Katolik olsaydım, sadece o açıklama bile dinimi anında reddetmem için yeter de artardı bile; o kadar sahtekárlık akıyor her yanından yani.
* * *
Suudi Arap prensi, Başkan Bush ile görüşmek için Amerika'ya uçarken, kadın hava kontrol yetkililerinin kendi uçağına rota çizmemelerini istemiş.
Bunu bile bir günah olarak görüyor.
Bunu önerecek kadar kafayı yemiş durumda yani.
Böyle şeyler din adına yapılıyor ve bunun temelde utanç verici bir önerme olduğunu bile algılayamıyor insanlar.
* * *
Bütün bunları okuyunca, din adına, dindarlık adına yapılanları izleyince kendi seçimimin daha doğru olduğunu da düşünmeye başladım sevgili okurlar.
Gündelik yaşamın bütün moral bozucu gelişmelerine, yaşamdaki kötülüklere, şanssızlıklara rağmen hayatı bir ateist olarak yaşama kararını almıştım ben.
Zaman zaman beni çok zorlayan ve açıkça söylemek gerekirse birçok zaman da bir tutunma noktasından yoksun bırakan karardı bu.
Ve yaşlandıkça da bu kararımı zorlayacağımı sanıyordum hep.
Ama olan biteni, mantıksızlıkları, din adına yapılan sahtekárlıkları, kötülükleri görünce kendimi o kadar da fazla sorgulamama neden olmadığına yine karar vermiş durumdayım.