Her şey aynı olacak

DÜN sabah kahvaltı yaparken, bir yandan da o kanal sizin bu kanal benim ekranda zıplayıp duruyordum.

Gün içinde izlenecek haberleri aktaran bir kanalda, Türkiye'de 2023 yılına ilişkin beklentilerin tartışılacağı bir toplantı yapılacağını duydum.

Bu toplantıda söylenecek lafları, ortaya konacak fevkalade parlak fikirleri eminim bugün gazetelerde okuyacaksınızdır.

Ancak dün ben bu haberi duyar duymaz yüksek sesle ‘‘İşte tamamen lüzumsuz, sadece zaman ve enerji israfına yarayacak bir toplantı daha’’ diye söylendim.

Rana yine sosyal demokratlarla ilgili söylendiğimi zannetti bunu duyunca, ama mesele bu kez başkaydı.

Çeşitli kesimlerden gelen, farklı görüşlerden olan insanlar, Türkiye projeksiyonlarını tartışacaklarmış bu toplantıda.

* * *

İlk başta 2023 yılının seçilmiş olmasının nedenini anlayamadım ve bunu yeni bir reklamcı cinliği olarak yorumladım.

Öyle ya, projeksiyon yapılacaksa örneğin neden 2050 seçilmemiş değil mi ama, ilk başta böyle düşündüm.

Sonra jeton düştü; Cumhuriyet'in ilanının 100'üncü yılı ya, o nedenle 2023 seçilmiş.

Güzel tamam, no problem, devam edelim.

Şunu samimi olarak söylüyorum: Gerçek inancım odur ki, ister 2023 yılını, ister 2050'yi, isterseniz de 3000 yılını seçin hiçbir şey fark etmez.

Türkiye'de her şey aynı kalacak kardeşim, bunu bilin.

Ben 35 yıldır Türkiye'de çok şeyin değişeceğini bekleyerek yaşıyorum.

Ve değişim oldu aslında, ama kötüye doğru oldu.

İnsanlar arası ilişkiler, aile ilişkileri, insan kalitesi, eğitim kalitesi, siyasetin kalitesi, hep kötüye doğru gitti.

Sorunlarımız hep aynı kaldı. Çözümsüzlüklerimiz de hep aynı kaldı. Yıllardır hep aynı konularda, aynı noktalarda tıkanıp kaldık, tıkanma noktalarına gelinceye kadar belirli sınırlar içinde demokrasicilik oyunu oynadık, iş kritik meselelere gelince yine kasılıp kaldık, yine geriye doğru hareket ettik.

Bitip tükenmek bilmeyen, insanı da bitirip tüketen bir kısırdöngü içinde debelenip durduk.

Ve bugün dikkat edin bakın, sosyal göstergeler açısından gelmiş olduğumuz nokta, 1970 yılındaki noktamızdan çok daha geridedir.

Üstelik 1970 yılında Türk insanının geleceğe yönelik umudu daha fazlaydı; bugün ise geleceği bile düşünemeyen, artık önündeki 24 saati bile zor gören insanlar çoğunlukta ülkede.

Dolayısıyla 2023 yılında ne olacağı hakkında projeksiyonlar yapmak, zihinsel mastürbasyondan başka bir şey değildir.

Gidişat bellidir. Türkiye o verilen tarihe gelindiğinde de aynı sorunlarla boğuşuyor olacaktır; çünkü Türkiye'nin kendisine sorun olarak tespit ettiği konular tarih dışıdır, koşullardan, siyasetten bağımsızdır ve bu yüzden de kalıcıdır.

* * *

Demek istediğime basit bir örnek vereyim.

PKK ismini değiştirmiş, PAG olmuş. Bu, Halkların Özgürlüğü Partisi demekmiş, af çıkarılırsa silah bırakacaklarını da açıklamışlar.

Buna resmi tepki daha isim değişikliğinin mürekkebi kurumadan geldi, ‘‘Bu bir oyun, kanmayız’’ denildi.

Evet bence de oyun; isim değiştirenler de oynuyor, değişikliğe tepki verenler de oynuyorlar. Üstelik bu oyunun kuralları da hiç değişmedi ve hiç değişmeyecek; dolayısıyla en temel iki kalıcı sorundan bir tanesi olan bu olayda bile neyin nasıl değişeceği hiç bilinemeyecek ve hayat aynen akıp gidecek.

Aslında dün yapılan türde toplantıların hiçbir yararı olmadığını söylemek de doğru değil. En azından kahve, çay servisi yapanlara iş imkánı doğuyor, en azından onlar bir günü de olsa kurtarıyorlar ya bu bile önemli bizim memlekette.
Yazarın Tüm Yazıları