EVİNDE kedi, köpek besleyen insan sayısında hayli artış oldu son zamanlarda.
Bu, ev hayvanlarını seven, onlara dost olan benim açımdan çok sevindirici bir gelişme.
Umarım bu bir moda değildir, insanlar bir süre sonra sıkılıp evden atmaya filan kalkışmaz bu dostlarını.
Çünkü tecrübeyle sabittir ki özellikle köpekle yaşamak son derece zor bir olay.
Müthiş keyifli köpek dostun evde olması, ancak bireyi zorlayan, vaktini yiyip bitiren, hayatı çok da zorlaştıran yanları da yok değil yani!
Bu tür konularda romantik yaklaşım göstermek yerine ben diyorum ki köpek almak isteyenler çok düşünmeli ilk önce, alacakları kararın hayat boyu kendilerini bağlayacağını ve köpek eve bir girdikten sonra da hemen hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilmeliler.
Göze alıyorlarsa çekecekleri bazı zorlukları, ondan sonra hayat çok daha güzel olacaktır buna emin olun.
Benim korkum ülkemizde var olan bir modanın, her moda olayında olduğu gibi geçici olması ve birden sokaklarda eve, sevgiye alışmış köpeklerin dolaşmaya başlamasıdır.
Geçenlerde Engin Ardıç çok güzel yazdı, köpek sevgiyle yaşar bunu kaybedince de ölür.
Herkes bunu bilsin, hatırlasın diye bir hatırlatma da ben yapayım dedim.
*
Batı ülkelerinde evcil hayvanla yaşama bir yaşam sanatı haline gelmiş durumdadır.
Ve daha da önemlisi bu yaşam sanatının bazı kuralları, yasaları vardır.
Örneğin Amerika'da köpek sahiplerinin uyması gereken son derece katı kurallar var ve bunlara uymayanlara ceza veriliyor.
Köpeğin bir insanı hangi durumda ısırdığı takdirde haklı olacağını belirleyen yasa maddeleri de bulunuyor.
Örneğin ben parkta köpeğimi yürütürken bir adam gelip durup dururken ona tekme atarsa, bunu gören şahitler varsa, köpek o adamın bacağını ısırdığında sahibe hiçbir ceza verilmiyor.
Hangi durumda köpeğin suçsuz olacağının belirlenmesi hangi durumda suçlu olacağının da belirlenmesi anlamına geliyor gayet tabii ki.
Yani her şey net olarak ortada, herkesin davranış sınırları belli ve dolayısıyla da ev hayvanlarıyla ortak yaşam sorunsuz sürüp gidiyor bu ülkelerde.
*
Türkiye'de hayvan hakları meselesi gündemde değil. İnsan hakları meselelerinin daha tam çözülemediği bir ortamda hayvan haklarının da sözü mü olurmuş derseniz kendi mantık çerçevenizde pek de haksız sayılmazsınız ama bunu deyince de sorunlar ortadan kalkmıyor.
Ev hayvanları korumasızdırlar, onları koruma altına almak gerekiyor.
Bu meseleyi neden durup dururken gündeme getirmek zorunda kaldım biliyor musunuz?
Ev hayvanı beslemek moda oldu ya şimdi, çok sayıda pet-shop açıldı İstanbul'un çeşitli bölgelerinde.
Buralarda kedi ve köpek de satıyorlar, dükkánlarının vitrinine de koymuşlar bunları küçücük kafeslerde.
Ben açıkçası oralarda satılmakta olan hayvanların ciddi bir işkence altında olduklarını düşünmekteyim ve dahası bu ülkede hayvan haklarıyla ilgili içerikli bir yasal düzenleme olmadığından bu hayvanların yasaların var olduğu başka ülkelerde olduğu gibi dükkánlar kapatıldıktan sonra açık havalı bir başka mekánda bekletilmek üzere götürüldüklerini de düşünmemekteyim.
Amerika'da da bu tür dükkánlarda kedi köpek satılır ancak onların günde belirli saat boyunca kafesleri dışında tutulmaları zorunludur.
Burada istisnalar dışında işlerin böyle yürümediğini bildiğimden onları kafesleri içinde her gördüğümde içim cız ediyor, bu da bilinsin.
Bu nedenle de hepsi yalvararak bakıyor her yanlarına yaklaşanlara, alın beni buradan alın götürün dercesine sanki.