Serdar Turgut: Gazetecilikte sınıfta kaldım






Serdar TURGUT
Haberin Devamı

ÇOK değil daha bir hafta öncesine kadar bana, ‘‘Serdar sen Hakkı Bulut hakkında yazı yazacaksın’’ deselerdi, buna inanmazdım.

Ama hayat bu, rüzgárın nereden eseceği belli değil; insan da yaprak misali, oradan oraya savruluyor işte.

46 yaşıma kadar Hakkı Bulut denilince otomatik olarak hep ‘‘Sen bunu unut’’ dedim ve Hakkı Bulut bir kavram olarak sadece bunu ifade etti benim için.

Şimdi yanlış anlamayı hemen baştan önlemek için şunu da söylemeliyim: Ben türkü dinlemem, türkü söylenen yerde fazla bulunmamayı tercih ederim, eğlence biçimi olarak türkü dinleyenlerden de pek hoşlanmam.

Bunlar benim kişisel takıntılarım. O yüzden de Hakkı Bulut'un sanat insanı olarak bu dünyanın güzelliklerine yapmış olduğu katkıdan katiyen haberim yok.

‘‘Sen bunu unut’’ lafına nereden taktıysam, bunu da hatırlamıyorum. Kim öğretti acaba bunu bana?

Böyle bir film de olabilir; o konudaki bilgi de muğlak kafamda.

***

Hatırlarsınız, hafta başında Hakkı Bey'le ilgili espri mahiyetine bir yazı yazmıştım.

Bu memlekette espri yazısı yazmak aslında mümkün değil. Ben ne yazık ki arada bir bu işe soyunuyorum, sonuç ise tam bir skandal!

Ders de almıyorum yaşadıklarımdan. Bir keresinde kedime tabut hazırlayıp, kedinin de boynuna öleceği tarihi gösteren tabela asıp, fotoğrafını köşeye basıp, ‘‘Hürriyet yönetimi bana izin vermezse bu kediyi o tabelada yazılı olan tarihte öldüreceğim’’ diye yazmıştım.

Yani kedimi gayet tabii ki öldürmeyeceğim, değil mi ama. İnanamazsınız, ABD'den Amerikalılar bile aradı. Herhalde Türk dostları onlara göstermiş bu yazıyı, büyük ihtimalle ‘‘memleketteki şu barbarlığa bak’’ diye de konuşmuşlardır kendi aralarında.

Arayanlar arasında ağlayanlar, Silvester'i öldürmeyeyim diye yalvaranlar vardı.

Zaten okuyucuların telefonuna çıkmayı da takriben o tarihlerde kestim.

Çünkü muhatap olduğunuz fikirler nedeniyle kısa sürede gerçekten çıldırma olasılığınız büyüktü.

***

Hakkı Bulut yazısının bir ahtapotun kolları gibi yayılıp tartışılacağını söyleselerdi, yine ‘‘Gidin başımdan be, dalga geçmeyin benimle’’ derdim, bunu da bilin.

Dedim ya hayat bir tuhaf; insanı nereye koyacağı belli olmuyor rüzgárların.

Varılan noktayı anlamanız için çıkış noktasını hatırlamanız gerekiyor. Geçen hafta Star Gazetesi'nin ekinde, bence muhteşem olan bir haber çıkmıştı. Haberde Hakkı Bulut'un 8'inci karısından boşanmakta olduğu, 9'uncu ile evlilik hazırlığında bulunduğu, 48 albüm çıkardığı ve bugüne kadar etkilendiği kadınlar için 630 şarkı yaptığı yazılmıştı.

Benim için bu haberde var olan bütün rakamlar son derece fantastikti.

Şaşırtıcı değildi, sadece fantastikti. Çünkü Amerika'da da basketbolcular var; adam çıkıyor ortaya, ben bugüne kadar 4 bin kadınla yattım, diyor. Bu sayıyı adamın yaşına bölüp bir işlem yapınca, günde 10 farklı kadınla filan beraber olduğu ortaya çıkıyor. Ama kimse de, olur mu be kardeşim, demiyor.

Olur a, neden olmasın, değil mi ama yani!

Ben de bu haberi veri alıp geçen cuma bir esprili yazı yazdım.

Sonuç olarak Hakkı Baba'yı dokuzuncu evlilikten vazgeçirmek için elimden gelen çabayı da ardıma koymadım.

Sonuca varacağımı da düşünmüyordum; çünkü bence iki evlilik idealdir. Sayı üçü aştı mı, bu kadar fazla evlenen kişide mutlaka ama mutlaka bir sorun var demektir.

Ben böyle düşünüyorum yani.

***

Olay bitti zannederken işler çok daha fantastik yönlere gitti.

Hürriyet haklı olarak Hakkı Baba'nın son eşiyle fotoğrafını çekti.

Sonra Star'da yine haber çıktı. Meğer Hakkı Baba'yla ilgili ilk haber baştan aşağıya yalanmış.

Bu gazetecilikte ‘‘hep’’ yapılırmış. Yer boşluğu varsa oraya yalancıktan bir haber konulup iş kapatılırmış.

Hakkı Baba ile ilgili haber de yalanmış. Biz bir güzel yemişiz yalanı anlayacağınız.

Ne yapayım bilmiyorum ki? Bu haber çıktığında ben anında ‘‘Olur mu böyle şey? Hakkı Bulut'un sadece tek karısı vardır. 630 adet etkilendiği kadın katiyen olmamıştır’’ desem, çok ama çok daha fantasik olmaz mıydı Allah aşkına?

Yani ben bunları biliyor olsam, okuyucularımın yüzde 85'i yarın bu köşeyi okumayı sonsuza kadar bırakır yemin ediyorum.

Ne diyeyim, haklılar Star'daki arkadaşlar. Yanlış haberi görmüştüm. Unsuru eksik haberi de bilirim. Siyasi konularda palavra haber de okudum gazetelerde ama, bir kişinin evlilik yaşamı hakkında külliyen yalan habere 21 yıl sonra ilk kez rastladım. Tongaya bu yüzden düştüm.

Yazarın Tüm Yazıları