Frank Sinatra'nın yaşam hikâyesi şu anda yaşamakta olan bütün erkekler tarafından iyice incelenmelidir.Çünkü onun hayatında bizlere ders olabilecek bazı noktalar vardır.Aslında yine onun hayatı bazı muammalarla da doludur ama olsun, onların da incelenmesi bizler açısından yol gösterici olacaktır.Bu yazıda Frank'ın yaşamından çıkardığım bazı dersleri sizlerle paylaşacağım.* * *1- KADINLAR TEHLİKELİDİRFrank 1950 yılına kadar son derece normal bir insandı.Mutluydu.Şarkıları son derece neşeliydi.Evliydi. Çocuğu vardı. Son derece sıkıcı bir insandı. Standartlara uygundu yani.Büyük bir ihtimalle her gün, güneş batmadan evine gidiyor ve dahası belki terlik bile giyiyordu.Sonra Ava Gardner ile tanıştı ve hapı yuttu.Alkole ve sigaraya o gün başladı.Ava Gardner'e uzaktan bakan, standardın altındaki zekâya sahip bir insan bile onunla evlenilmesinin mantıki olamayacağını görebilirdi.Frank kadın yüzünden kafayı yemiş olduğu için tabii bu bilimsel gerçeği de katiyen göremedi.Boşandı, onunla evlendi. İki yıl sonra Ava Gardner, Frank'in paçavrasını çıkarttıktan sonra onu sokağa attı.Frank o günden sonra bir daha katiyen iflah olmadı.* * *2- ERKEKLER APTALDIRİlk büyük aşkını Ava Gardner ile yaşamış bir erkeğin bundan yıllar sonra Mia Farrow'a da âşık olabilmesi erkek cinsinin zekâ düzeyi konusunda insanı bayağı umutsuzluğa sevk eden bir olaydır.Mia Farrow, New Age fon müziğine sahip bir kötü rüyada başrolü oynayacak kadar anaç bir kadındır.Kadının hayattaki tek amacı mümkün olduğunca çok fazla sayıda çocuğa sahip olmaktır.Kendi doğurma hızı, çocuk isteğini tatmin etmekten tamamen uzak olduğundan anaç kadın, bulabildiği her çocuğu evlatlık edinmektedir.Bu nedenle kadının evi bugün sadece çocuklardan oluşan Birleşmiş Milletler genel kuruluna benzemektedir.Doğrusunu isterseniz Frank Sinatra'nın hayattaki amacının ne olduğunu tam olarak bilmiyorum.Ama eminim ki onun tek amacı mümkün olduğunca çok sayıda çocuk sahibi olmak değildi.Hatta bu tür bir amaç, onun hayattaki hedefleri listesinde 77'nci sırada, 76'ncı sıradaki mümkün olduğunca fazla sayıda sigara içmek amacından bile düşük düzeydeydi.Mia ile Frank acaba üç yıl evli kaldıkları sürece evde ne konuştular bunu hayal edebilmek bile mümkün değildir.* * *3- KADINLARIN HAREKETLERİNE ANLAM VERMEK HEMEN HEMEN İMKANSIZDIRHaydi diyelim erkekler zevksiz, peki ama kadınlara ne oluyor?Yani bir kadının Frank ile evli kaldıktan sonra Woody Allen'dan hoşlanıp onunla da birlikte yaşayabilmesinin mantıki bir açıklaması bence yok.Frank ile Woody'i aynı yaşam süreci içinde seksi bulup evlenebilen bir kadın bence süreklilik arz eden ağır bir ruhsal bunalım geçirmektedir.Bu iki erkek tabii ki fiziksel görünüm açısından birbirlerine yüzde yüz zıttırlar, bilmem bunu açıkça yazmama gerek var mı?Zaten karşılaştırma yapılan kişi Woody Allen olduğunda dünyadaki bütün erkeklerin fiziği onunkinden yüzde yüz farklıdır.Dahası, fiziksel görünümün de ötesinde ikisinin huyları da birbirine yüzde yüz zıttır.Frank durmadan sigara, içki içerdi.Woody Allen'ın içtiği tek tehlikeli madde her sabah hiç sektirmeden yuttuğu antibiyotiktir.New York'un beşinci caddesindeki muhteşem evinde, kendisini her gün tehdit etmesi muhtemel mikroplara karşı önceden tedbir almaktadır Woody.Frank her önüne çıkan kadınla yatardı. Mia Farraow ile bile yattı.Woody'nin seks konusundaki tavrı ise şu sözlerinde açık olarak ortaya konur: ‘‘Mastürbasyon yapmaktan korkmayın. En azından iyi bildiğiniz, yakından tanıdığınız birisiyle seks yapmış olur ve riskleri azaltırsınız.’’Demek istediğim Frank ile Woody arasında, Mia'ya tahammül edebilecek kadar sabırlı olmaları dışında ortak tek bir nokta bile yoktur.* * *4- HAYAT BİR TESADÜFTEN İBARETTİRWoody biliyorsunuz daha sonra Mia'nın üvey kızıyla birlikte oldu.Mia'yı terk etti, Çinli raşitik kızı eve kapadı.Sonra abuklukta bir adım daha öteye giderek onunla evlendi.Bütün bunlar olurken bir gün Frank eski eşi Mia'yı telefonla aradı.Woody kadını çok üzmüştü ve Frank maço olmak zorunda olduğundan bunu hazmedemiyordu.Telefonda Mia'ya ‘‘İzin ver Woody'nin yüzünü dağıttırayım’’ dedi.İşte o noktada hayatın bir tesadüften ibaret olduğuna kanaat getireceğimiz şey oldu.Mia Farrow, bütün kinine rağmen Frank'e ‘‘Haydi ne istersen yap’’ diyemedi.Çünkü çelimsiz Woody'nin Frank'in göndereceği adamların daha ilk yumruğunda öleceğini biliyordu. Ölmesine karşı değildi de kendi azmettiren taraf olduğundan hapse düşmekten korkuyordu.Sadece Woody değil, Muhammed Ali bile o yumrukla ölebilirdi, çünkü Frank ünlü mafya babası Sam Giancana'nın arkadaşıydı ve Sam'in göndereceği adamların narin yapıda olabilmelerine de katiyen imkân yoktu.Mia evet deseydi bugün Woody hayatta olmayacaktı, ben bu yazıyı ölüye saygı gerekçesiyle yazmayacaktım ve sizin de pazarınızın içine edilmeyecekti.