Paylaş
ERİTRE ile Etiyopya neden durmadan savaşır, bunu benim anlamam mümkün değil.
Bu iki ülke, yarın aniden tamamen ortadan kalksa kimsenin ruhu bile duymaz.
Savaşmayı bırakıp tek ülke haline gelseler, yine bunu da kimse önemsemez.
Bunların neden durmadan savaştığını açıklama yolunda benim aklıma gelen tek teori şu: Tabiatın çok büyük bir mucizesi sonucunda Etiyopya'da muhteşem güzel kadınlar vardır. Etiyopya erkekleri ise maymunun az gelişmişine ve az beslenmişine benzerler.
(Irkçılık yapıyor filan demeyin, bunu bana Washington'da bir Etiyopyalı taksi şoförü anlattı, tamam mı?)
Sadece bu nedenden dolayı dünyada hiçbir ülke başkentinde fazla bekár Etiyopyalı göremezsiniz.
Ülkenin gençleri başka ülkelere gittikleri takdirde, lokal ailelerin kendilerine kız vermek yerine acele telefona sarılıp hayvanat bahçesi maymunlar bölümünü arayarak ‘‘kaçak maymun görüldü’’ ihbarını yapacaklarını bilirler.
Bu nedenle de ‘‘aslan gibi’’ gençler, ülkelerindeki kadınları kaçırmamak için evlenip, o berbat ülkede aç biilaç yaşamlarını sürdürürler.
Tek bu olay bile sosyal Darvinizm'in en temel teorilerinden bir tanesi olan, erkeklerin seks için hayatta yapmayacakları aptallık yoktur, teorisini yüzde 100 doğrular niteliktedir.
* * *
Aslında New York Times'ın hayat felsefesi ‘‘Uluslararası şirketler ne yaparsa doğrudur, güzeldir ve de haklıdır’’dan ibaret olan yazarı Thomas Friedman'ın tezi de bu iki ülkenin neden durmadan birbiriyle savaşmakta olduğunu açıklayabilir.
Friedman'ın tezine göre, kendi sınırları içinde McDonald's şubesi bulunan iki ülkenin birbiriyle savaşması ihtimali yoktur.
Vallahi şaka yapmıyorum, bu son derece ciddi bir teori.
Şimdi tabii ben Eritre ve Etiyopya'da McDonald's'ın şubesi olup olmadığını incelemiş değilim, gayet tabii ki.
Ama siz ne derseniz deyin, içimden bir ses bana, bu iki ülkede McDonald's şubesi olmasının mümkün olmadığını söylüyor, bilmem anlatabiliyor muyum?
Siz deyin ‘‘aptala malum olurmuş’’, ben diyeyim gazetecilik önsezisi, bir anlamda özel yetenek ister böyle şeyleri hissedebilmek.
Bence bu nedenle savaşıyorlar ve iki ülkede birer hamburgerci şubesi açılıncaya kadar da bu savaş sürecek.
* * *
Bu McDonald's'ın çok büyük bir şanssızlığı var.
Friedman gibi harbi globalleşmeciler, dünya ekonomisinden güzel bir örnek vermek gerekince McDonald's'ı örnek gösteriyorlar.
Globalleşmeye karşı tavır alanların da en büyük tepkisi McDonald's'a yöneliyor.
Amerika'da yayımlanan National Review Dergisi'nin son sayısında yer alan yazıya göre, son beş yılda tam 50 ülkede McDonald's şubelerine karşı şiddet içeren saldırı düzenlenmiş.
McDonald's'ı, globalleşme sürecinde yaşanan her türlü kötülüğün temsilcisi olarak gören tuhaf bir koalisyon, bu anti-McDonald's kampanyasını bütün şiddetiyle sürdürüyor.
* * *
Belki biliyorsunuzdur, son günlerde içine girmiş olduğum bir ekonomi tartışması nedeniyle ben de globalleşme karşıtı grubun içine dahil edildim, harbi globalleşmeciler tarafından.
Yani bu tespit doğruysa eğer, benim de şu anda içinde Yunan komünistleri, hayvan hakları savunucuları, Fransız çiftçileri, hali vakti yerinde anarşistler, radikal Pakistanlı Müslümanlar, etnik kökene dayalı bağımsızlık savaşı veren ayrılıkçı gruplar, erkeklerin yok olmasını savunan sadist feministler ve hayattan bir şekilde şikáyeti olan binlerce farklı grubun yer aldığı bir koalisyon içinde yer almam gerekiyor.
Vallahi açıkça söylemek gerekirse, yukarıda sayılan gruplardan bana en yakını, ‘‘hayattan bir şekilde şikáyeti olan’’ sınıflandırmasına dahil olanlar geliyor.
Hayvan haklarını da artık savunmuyorum; çünkü iki kedi canıma tak demiş durumda, her gün onlarla kavgalıyım.
Yani insanın kim olduğuna yoldaşına balkılarak karar verilecekse, benim durumum gerçekten parlak değil, bilmem bunu da anlatabiliyor muyum?
* * *
Globalleşme karşıtlarının çoğunun kafası karışık.
Gayet tabii en kafası karışık olanlar da Fransızlar. Bu kafa karışıklığı onlarda ulusal bir özellik haline gelmiş durumda.
McDonald's'a karşı en büyük gösterileri Fransız çiftçileri yapıyor. Şiddet de kullanıyorlar. Hatta Jose Bove adlı bir Fransız yazar, arkasına çiftçi angutları takıp bir McDonald's şubesini yerle bir edince ulusal folk kahramanı haline geldiler.
Ancak McDonald's Fransa'daki şubelerinden sattığı ürünlerin yüzde 80'ini Fransa içinden satın alıyor.
Yani bu şubeler olmasa 45 bin Fransız çiftçisi o an tamamen işsiz kalacak.
Hayatta bir tek Fransızlar, kendilerine iş sağlayan bir yeri havaya uçurmayı, bunun felsefesini de yaparak düşünebilirler. Bunu da unutmayın.
Paylaş