Amerika'da ‘‘Bible-belt’’ (İncil kuşağı) diye adlandırılan ve ülkenin güneyindeki bir dizi eyaleti içine alan bir bölge vardır. Buralarda muhafazakár Protestan akımlar hákimdir ve vaizlerin (preacher) sözlerine de hayli itaat edilir.
Son derece ilginç bir gelişme yaşanıyor bu bölgelerde sevgili okurlar.
Amerika'da şu anda İsrail'e en ateşli destek bu bölgedeki dini cemaatlerden (Evangelical Christians) ve onların Amerikan politik söyleminde son derece etkili olan Pat Robertson gibi vaizlerinden geliyor.
İsrail için paralar toplanıyor, ateşli konuşmalar yapılıyor bu eyaletlerde.
Ve hatta ‘‘The Economist’’ dergisinin 6 Nisan sayısında sayfa 47'de vurgulandığı gibi Mississippi eyaletinde Pentecostal Hıristiyanlar, kutsal topraklar Müslümanlardan tamamen temizlendikten sonra İsrail'deki kutlamalarda kurban edilmesi için gönderilmek üzere doğurmamış genç inekler (düve) yetiştirmeye de başlamış durumdalar.
* * *
Ne oluyor?
Bu sorunun cevabı 11 Eylül'den sonra Amerika'da popüler kültür alanında yaşanan depremi anlamakla da yakından bağlantılı
Amerikan muhafazakár Hıristiyanları -ki bunların içinde İslami köktendincileri hiç aratmayacak kadar radikal olanları da vardır- uzun yıllar boyunca hem kitap yayıncılığı hem de film yapımcılığı alanında büyük yatırımlar yaptılar.
Yayınladıkları kitaplarda, finanse ettikleri filmlerde İncil'de anlatılan hikayeler popüler kültürel çerçevede tekrar anlatılıyor ve ‘‘kötülere’’ karşı savaşan Hıristiyanlar sonunda ilahi gücün de yardımıyla savaşlarını kazanıyorlardı.
Ayrıntılarda farklılaşan film ve kitapların temaları hemen hemen hep aynıydı.
Ve uzunca süre bu kitaplar ve filmler son derece amatörce hazırlandı, bunlar o kadar kötü ve birçoğu da o kadar anlamsızdı ki eğer gerçekten fanatik bir dindar değilseniz bunları sonuna kadar okumanız, seyredebilmeniz mümkün değildi.
Fakat sonra büyük sermaye girdi işin içine. Bu alanda kazanılacak büyük paralar olduğu görüldü ve birden işin çehresi değişti.
Profesyoneller el attı işe. Hepimizin tanıdığı büyük aktörler, yine tanınan direktörlerle bir araya getirtilip hiçbirimizin görmediği -çünkü çoğunlukla video için üretilen ve abonelere özel gönderilen- filmlerde rol almaya başladılar.
Kitaplar da profesyonel gölge yazarlara yazdırılmaya başlandı.
Konu yine aynıydı. Kutsal topraklarda ‘‘kötüye’’ karşı ‘‘iyinin’’ savaşı değişik temalarla anlatılıyor, ‘‘iyi’’ sonunda hep kazanıyor.
Ve iş bu sürece girince de talipleri çok arttı bu video ve kitapların.
* * *
11 Eylül saldırısı ile birlikte bu film ve kitaplarda verilmekte olan mesajlar çok daha net bir hal almaya başladı.
İlahi güç ve onun yanında olanlar müdahale etmezse dünyanın sonunun gelebileceği teması işlenmeye başlandı örneğin. Kötülere karşı kutsal toprakları korumada Yahudilerin önemli rolü vurgulanmaya başlandı.
Dünyanın sonunun yaşandığı filmler de yapıldı ve bu filmler de sondan kurtulan Yahudilerin kutsal topraklara geri döndüğü sahnelerle bitirildi.
Kötülerin Müslüman oldukları daha net gösterilmeye, anlatılmaya başlandı yayınlarda.
Kutsal topraklarda şu anda sürdürülmekte olan kanlı çatışma Amerikan sıradan insanının bilincine çok farklı imajlarla, çok farklı anlamlar yüklenerek işlendi anlayacağınız.
* * *
Gayet tabii ki bu son derece tehlikeli bir gelişme.
Pandora'nın kutusunu açıyorlar sevgili okurlar ve bunu yapmakta olanlar eğer kutunun içinden çıkacak canavarı kolayca, istedikleri noktada dizginleyebileceklerini sanıyorlarsa çok ama çok yanılıyorlar...
Sıradan, fanatik ve rasyonel bilgileriyle değil irrasyonel inançlarıyla yaşayan çoğunlukların belirlediği bir söylem içine itiliyor dünya.
20'nci yüzyılın en kritik dönemlerinde bile dizginleri elinden kaçırmayan devlet adamları yok ortada.
Var olanlar ise sıradan insan söyleminin saldırganlığına, basit coşkularına kaptırmış gidiyorlar kendilerini.
Medeniyetler çatışması yok diyenler, ülkelerdeki sıradan insanların bunu çoktan yaşamakta olduğunu ve dahası çatışmanın da topyekûn savaşa dönüşmüş olduğunu görmek istemiyorlar.
Çoğunlukların bu çılgınlık sarmalına müdahale gerekiyor ve bu işi tek yapabilecek olan ABD yönetimi eğer klasik devlet adamı ciddiyetini takınma kararını almazsa kısa sürede, işte o zaman ben gerçekten korkmaya başlayacağım.
Bakalım orada bunun olacağı yolunda bir işaret gelecek mi, bazı derin devlet isimleri devreye girecek mi, işler rasyonel hale getirilecek mi?