Bu kez kesin zayıflayacağım!

HAYATTAKİ her meseleye sanki bir hükümet koalisyonundan bahsediyormuş gibi yaklaşan insanlardan çok sıkıldım.

Hani olası koalisyon modelleri üzerinde düşünürken ‘‘şu olursa bu olmaz, ama bu olursa şu olur’’ diye yazan, sonuçta her türlü olasılığı alt alta sıraladığında da yazısından memnun kalan yazarlar var ya...

İşte onlar gibi bazı insanlar da sadece siyasete değil, hayattaki her olası gelişmeye bu şekilde yaklaştıklarında mutlu olabiliyorlar.

Bir tür ‘‘risk almama’’ stratejisi bu; her yanı memnun etme, çoğunluklara oynama, spontane popülist tavırlarla hayatı geçiştirme çabası.

Ve aslına bakarsanız sonuç itibarıyla da boşuna bir çaba; çünkü aslında hayat kendisine yönelik net tavır alabilen insanların omzunda bir yerlere doğru yürüyüp gidiyor. Uzun dönemde durum böyle yani.

Net tavır alabilenler ana hedefleri belirliyor, diğerleri ise aslında kumda oynuyor, çok laf söyleyip çok konuşuyorlar ama ne yazık ki hayatı son derece sıkıcı yapmaktan başka bir işe de yaramıyorlar.

* * *

Türkiye'de bugün siyasetin ve siyaset üzerine kafa patlatan düşünürlerin büyük bölümünün son derece sıkıcı olmaları da işte bu nedenle bence.

Kimse kendisine ait olan değerlere sahip çıkmıyor; çünkü koalisyon aramaktan yorgun düşen beyinlerin, ‘‘sahiplenilmesi gereken değerleri’’ düşünecek takati kalmamış Türkiye'de.

Siyasetçiler yorgun, ‘‘o da olur bu da, belki ikisi de’’ olabilir diye yazan köşe yazarları yorgun, işin aslına bakarsanız bunlara oy verenler ve okuyanlar da aşırı derecede yorgun Türkiye'de.

Türkiye acayip yorgun ve bu yorgun, vaktinden önce ihtiyarlatılmış cumhuriyette yeni bir seçim ile heyecan yaratılamazsa, işte o zaman işimiz çok zor.

* * *

Aslında bu konuya girmeye hiç niyetli değildim bugün.

Asıl yazmak istediğim konu diyet üzerineydi.

Bugünlerde Batı dünyasında yine ‘‘Doktor Atkins’’in diyeti tartışılıyor.

Atkins insanlara ‘‘Bol bol et yiyin, yağ yiyin, korkmayın hem zayıflarsınız hem de daha sıhhatli olursunuz’’ diyen kişiydi, belki hatırlarsınız.

Malum nedenlerden dolayı da benim en favori diyet uzmanım oydu.

Onun öcü gibi kaçmamızı söylediği unlu yiyecekler, makarnalar, pilavların ise aslında daha iyi bir diyete yol açacağını söyleyen uzmanlar da var gayet tabii ki.

Bu iki görüş yıllardır çarpışıyor ve hálá bir sonuca varılabilmiş değil.

* * *

Bu tür tartışmalarda benim hayata bakış açılarından nefret ettiğim üçüncü kategorideki insanlar da hep yer alıyorlar.

Bunlar bir anda tartışmanın içine balıklama dalıyorlar ve ‘‘Eti de, yağlı yemekleri de, makarnayı da az yiyin ve düzenli spor yapın’’ diyorlar.

Ya, iyi ki söylediniz yahu...

Be kardeşim, bir tarafta adam et yiyin, yağ yiyin diyor, net bir tavır alıyor.

Diğer tarafta adam çıkıp makarna yiyin, pilav yiyin ama yağ yemeyin diyor, yine bir tavır alıyor.

İkisi de insanlara bir yol gösterirken, bazı şeyleri yasaklarken, en azından mutlu olmamız için yol da gösteriyor.

Üçüncü yolu seçenler ise her şeyi kısıtlıyorlar, hayatta hiç keyfe yer yok onların düşüncelerinde. Üstelik bir de acı çekmemizin (spor yaparak) kendimiz için iyi olacağını iddia ediyorlar.

Diyet dünyasının sosyal demokratları veya liberal-sosyal sentezcileri bunlar. Bunlardan insana hayırlı hiçbir iş gelmez, yemin ediyorum.

* * *

Ben hayatta radikal düşünmeyi seven bir insanım. Onun için bu memlekette demokrasinin işlemeyeceğine ve memleketin ‘‘siyaset üstü’’ bir yönetim tarafından idare edilmesinin çok daha iyi olacağına samimi bir şekilde inanıyorum.

Diyet konusunda da tavrım bu şekilde oldu.

Üçüncü yollar bana göre değil, zaten hayatta hiçbir zaman sosyal demokrat olmadım ve bununla da gurur duyuyorum.

İki uç görüşteki diyet önerilerini bir süre inceledikten sonra şu şekilde bir karar aldım.

Karbonhidrat diyetiyle zayıflanacağını düşünenler ile et ve yağ yiyerek zayıflanacağını düşünenler arasında üçüncü bir aşırı yol bulmam gerekiyordu.

Siyasetteki teknokratlar hükümeti formülünün diyetlere uygulanması gibi bir şey olmalıydı bu.

Uzun derin düşüncelerden sonra dáhiyane çözümü buldum.

Bundan böyle artık sürekli olarak üzerinde bol sucuk bulunan pizza yiyerek yaşamımı sürdüreceğim. Bol sucuklu pizza, her iki tavırlı diyetin en hoş yanlarını içeren ve aslında bir sentez gibi gözükse de hayat hakkında son derece ciddi radikal tavır içeren üçüncü bir aşırı çözümdür.

Bu yeni diyetle yakında hızla zayıflamaya başlayacağıma eminim.
Yazarın Tüm Yazıları