TÜRKİYE'de son derece ilginç bir toplum kesimi var. Sayıları çok az bunların. Sürekli birbirleriyle konuşuyorlar, bir arada yaşıyorlar ve birbirlerini önemsiyorlar. Bir dünya kuruyorlar kendilerine, koskoca toplumun kenarında köşesinde bir yerde.
Kavim gibi bir şey bu ve kavmin üyeleri aslında birbirlerinden çok hazzetmeseler de sonuçta ‘‘dışarıdaki’’ dünyaya karşı son analizde ortak tepki verebildikleri için o dünyanın sınırları şöyle ya da böyle korunabiliyor.
Belirli kuralları, konuşma biçimleri, simgeleri, sembolleri var bu küçük topluluğun. Mutlaka uyulması gereken davranış biçimleri var ve bunlara uymayanların dışlanarak cezalandırılacağı da biliniyor topluluk üyeleri tarafından.
* * *
Küçük topluluğa kimin kabul edilip edilmeyeceği nasıl belirleniyor, bunun hakkında pek bilgim yok. Ancak kimin kabul edildiğine dair işareti hemen algılamanız da mümkün.
Kim kimin hakkında yazmış, kim nerede kiminle dolaşıyor, kim kimin hakkında dedikodu yaparken hangi isimler duyuluyor, kim kimi kolluyor, kimin yanında duruyor, kime karşı ortak cephe alındı ve cephede kimler yer alıyor?
Bu gibi konulara biraz dikkatle baktığınızda küçük topluluğa kimin yeni üye olarak kabul edildiğini, kimin dışlandığını kolaylıkla tespit edebilirsiniz.
Son yıllarda bu küçük topluluğun yeni üye olarak kabul ettiği en parlak isim Perihan Mağden olmuştur herhalde.
Masonik yanı da olduğundan bu sözünü ettiğim gayri resmi topluluğun, bir kez üye olarak kabul edildiğinizde kollanıp korunuyorsunuz da.
* * *
Eğer bu sözünü ettiğim dünyayı siz de yakından takip edenlerdenseniz, daha sonra olanları az çok biliyorsunuzdur. Perihan Mağden bir süre önce köşe yazarlığını bıraktı, roman yazacağını söyledi ve álemden bir süreliğine çekildi.
Cumartesi günü Radikal Gazetesi'nin ekinde kendisiyle yapılmış bir söyleşiyi okudum ve áleme tekrar geri dönme sinyallerini aldım.
Kendi kavmi üyelerince ‘‘heyecanla’’ beklenen romanını acılar çekerek yazmış; bunu anlatmış eski gazetesine cumartesi günü.
Ancak başka şeyler de söylemiş ve zaten bu yazının konusu temelde bununla ilgili.
Ben bazı insanların kendi mesleklerine karşı neden hayırsız tavır almak, mesleklerini her fırsatta neden aşağılamak zorunda olduklarını, buna neden ihtiyaç duyduklarını anlamakta zorlanıyorum.
Dediklerinden anladığım kadarıyla Perihan Mağden, köşe yazarlığı mesleğinden derinden nefret eden bir insan.
Kendisini severek okuyan insanlar ona ‘‘Ne zaman geri döneceksin’’ diye soruyormuş, bu soru da onu çok bunaltıyormuş.
Bütün arkadaşları kendisini harcadığı görüşündeymiş köşe yazarlığı yaparken.
Köşe yazarlığıyla birlikte gelen iktidarı da hiç istemiyormuş, bunu zaten hiç kuşanmamış.
* * *
Üyesi olduğu küçük toplulukta sıkça görülen garip ruh halini net bir şekilde yaşıyor Perihan Mağden. Aslında nefret ettiğini açıkladığı bu meslek olmadığı takdirde bugün algılandığı türde bir birey olarak var olamayacağının, romanının umursanmayacağının, romanı hakkında konuşulmayacağının o da farkında.
Hepimiz gibi o da mesleğiyle var ve nefret ettiğini söylediği bir mesleğe birey olarak var olabilmesini borçlu olduğunu bildiği için de içi bu kadar kin dolu galiba.
Yalan üzerine kurmak zorunda tavrını, bu nedenle kendisine karşı da sinirliymiş gibi bir izlenim veriyor etrafa.
Üyesi olduğu küçük topluluk tarafından bu tür ‘‘küçük burjuva’’ şımarıklıklar, minik isyanlar, uç tavırlar ‘‘şık davranışlar’’ olarak karşılanıyordur muhakkak ve İstanbul gecelerinde bazı mekánlarda rakılı sohbetlerin has konusu da oluyordur
Ancak işin başka boyutu var.
Küçük topluluk elemanları kendi aralarında eğlenecekler diye köşe yazarlığına, köşe yazarlarına ve haydi bırakın onları bir yana, onları okuyan insanlara da hakaret ediliyor bu arada.
Tek bir bayanın nedeni zor anlaşılan hezeyanından ibaret olsaydı bu, belki de üzerinde fazla durulmaya gerek kalmayacak bir konuydu.
Ancak kavgalar verip, düşe kalka, mesleğin her aşamasından geçerek, köşe yazarlığına ulaşma şansına kavuşmuş, okuyucu tarafından özlenmenin bizim meslektekileri hayatta dik tutan tek şey olduğunu bilen, hayatta bizi nispeten iyi yaşatan bu mesleğe karşı hayırsızlık yapmayı katiyen düşünemeyecek olan birçok insan var ortada.
Ve ben eminim ki, bayan Mağden ağzını her açışta ortaya kendiliğinden dökülen meslekle ilgili kin dolu laflar, onun ait olduğu álemin kendi iç dinamiklerini bilmeyenlere şaşırtıcı da geliyordur.
Ben şaşırmadım dediklerini okuyunca, sadece neden şaşırmadığımı sizinle paylaşmak istedim, o kadar.