Paylaş
Ama bu yazıyı okuyanlar şöyle bir elini cüzdanına götürüp baksın, kaç kredi kartları var?
“İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır” demiş atalarımız. O yüzden ben de kendimden başlayacağım. Benim kullanmadığım üç, sürekli kullandığım bir kredi kartım var. Hürriyet, banka değiştirdiği için, çalışanlar olarak biz de değiştirdik. O yüzden kullanmadığım kredi kartlarımın birinin eski bankadan kaldığını biliyorum. Ama dürüstçe itiraf etmek gerekirse, kullanmadığım diğer kartları nasıl aldığımı hatırlamıyorum. Bir de, sevgili bankacıların sürekli vermek istedikleri ve reddettiklerim var.
Neyse... Konu, insana cebinde parası olmamasına rağmen alışveriş yapma yetisi veren kredi kartları değil. Bizim, yani tüketicilerin tüketim alışkanlığı ve sonuçları. Buradaki “tüketici” yaşamla gelen doğal bir sonuçtur. Yani, yaşadığınız sürece, öyle ya da böyle tüketmek zorundasınız.
Sorun, ihtiyacın ötesinde gerçekleştirilen tüketim ve onun getirdiği borç yükü. Bu ihtiyaç fazlası tüketimi daha çok kadınların yaptığını söylemek saflık olmaz sanırım.
Aile başına 2.9 kredi kartı
Ekonomik krizin piyasaları altüst ettiği, sanayicilerin ve işadamlarının alışverişi canlandırmak için çağrılar yaptığı dönemde bunu söylemek, biraz garip kaçabilir.
Ama, ortada Tüketiciler Birliği’nin bir saptaması var: “Tüketime özendirilerek borçlandırılan aileler temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi.” Tüketiciler Birliği’ne göre suç özendirende. Bunun böyle görülmesinin nedeni de büyük olasılıkla, para olmasa bile harcama olanağı veren kredi kartının bilinçsiz kullanımı. Ülke genelinde yaklaşık 15,5 milyon aile bulunuyormuş. Türkiye nüfusuyla orantıladığınızda aile başına 4.6 kişi düşüyor. Tüketiciler Birliği’ne göre, aile başına düşen cep telefonu sayısı 7.3.
Ailelerin yüzde 36,4’ünde iki, yüzde 9’unda ise üç televizyon var. Aile başına 2,9 da kredi kartı düşüyor. Türkiye’deki kredi kartı sayısı 43,5 milyon. Aile başına 2.9 kredi kartının çok doğru gelmediğini düşünebilirsiniz. Ama ailenin bütün bireylerini yetişkin olarak düşünmediğinizde gerçek sonuç ortaya çıkıyor.
Sorun para olmasa da harcama yetisi veren kredi kartına sahip olmak mı, yoksa tüketim bilincinin olmaması mı? Ya da bütün bunların dışında en temel hak olan yaşamak için, ekonomik kriz ve işsi zlik sarmalında, olmayan şeyi harcamak zorunda kalmak mı? Özendirenlere de bakınca ekonomiyi canlandırma çabası görünüyor. Suç ne özendirende, ne özenende, suç bu hale düşürende.
Paylaş