İZMİR iş çevresinde söylemlere hakim bir düşünce var, "İzmir hak ettiğini alamıyor" diye.
Doğruluk payı yüksek olan bu düşünceye sahip işadamlarımıza müjdeyi, fuar için İzmir’e gelen Sanayi ve Ticaret Bakan Zafer Çağlayan verdi. Kabine bir araya gelmiş ve kararı vermiş: İzmir, Türkiye’nin yıldız kenti olacak. Ya olacak, ya olacak. Bizce hiçbir sakıncası yok. Hatta, bırakın İzmir’in kalkınması için çalışan vefakar işadamlarını, kanaat önderlerini ve oda başkanlarını, hepimiz çok memnun oluruz.
Ne de olsa, "Tatil ve emekli şehri güzel İzmir" yaftası altında, bu ülkeyi yönetenlerin gözünde yıllarca "var da yok" statüsünde yaşadık. İzmir’e her ayak bastıklarında ve seçim dönemlerinde "güzel İzmir" olarak var olduk, iş yatırımlara gelince yok olduk.
Hak etmiyoruz ama
Yıllardır bu "var da yok" handikabını hak etmediğimiz halde taşıdık ve taşıyoruz. Tamamen siyasi motivasyondan uzak olan bu iyi niyetli karar İzmir’i makus talihinden kurtarıp, yıldız yapacak mı, yoksa güzel sözlere kanıp aldatılmış genç kız pişmanlığı mı yaşayacağız, bunu bilemeyiz. Kabine bu kararı almış, almış da bunu nasıl gerçekleştirmeyi düşünüyor, bunu da bilemiyoruz. Teşvikli kentler kategorisine mi alır, İzmir’e yatırım yapana beş yıl vergi yok mu der? Ya da bütün İzmir’i serbest bölge mi ilan eder? Yatırımcıya, "İstanbul yasak, hadi İzmir’e" mi der? Siyasi motivasyonlu ya da değil, mart ayına kadar, İzmir vaatlerin öznesinde olacaktır. Baksanıza, 10 yıldan fazla bir süredir duran Alsancak’taki viyadük ayakları için çözüme gidiliyor. Neyse, biz, İzmirliliğimizi yapalım, yıldız olma hayallerini bir kenara bırakıp mütevazı davranalım, iktidara kolaylık olsun diye dilimize pelesenk olmuş beklentilerimizi sayalım:
İzmir’e yat limanı, Yeni limanlar, Tüp geçit (Bu yeni), Hızlı tren projeleri, Termal ve sağlık merkezleri, Turizmin çeşitlendirilmesi, İzmir'in tanıtılması.