İKİ bira, bir patates... Birazdan okuyacağınız İzmir ekonomisin ve işadamının içinde bulunduğu durumu gösteren bilginin bedeli.
Bir işadamı arkadaşımdan, sohbet adı altında bilgi sızdırdığımı düşünürken, en can alıcı noktada araya sıkıştırdı: "Vermeden almak Allah’a mahsustur. Anlatırım, ama Almanya dönüşü iki bira, bir de patates ısmarlarsın." Gazeteci olarak, "Hayır" diyecek halim yok, hele Almanya dönüşü anlatacak başka şeyler de olacağını söyleyince.
Tabii ki, bira ve patates işin esprisi. Ama işadamının, sohbet sırasında iyimser tavrıma dayanamayıp, bir çırpıda sıraladığı, soğuk hava deposundan, taşımacılığa, demir-çelik piyasasına ve gıda sektörüne İzmir ekonomisinin ve işadamının halini gösteriyor. Ben de bir çırpıda onun ağzından sıralayacağım, ama firma ve grup isimlerini vermeden:
- Depolar, kirasını ödeyemeyen toptancı, ihracatçı veya ithalatçılara haciz göndermek zorunda kaldı. Kullanıcı, depoya kirasını öder malını alır ve satar. Su anda müşterilerin yüzde 50’si 10 liralık borcunu ödeyemediği için 100 liralık malını alamıyor. Vade 30 günden 90 güne çıkmasına rağmen alınan çeklerin yüzde 30’u karşılıksız çıkıyor.
- Taşımacılık sektöründe durum vahim: 12.000 olan Baltic endeksi bir ayda 600’e düştü. Bu piyasanın 20’de bir küçüldüğünün kanıtıdır. Ekim ayında 5 milyon dolara alınan bir geminin şu andaki fiyatı 1 milyon dolar. İngiltere’den Rusya’ya sefer yapan 6 bin tonluk gemiye ödenen navlun 350 binden 80 bin dolara düştü. İzmir’deki az sayıda olan armatör firmalar sürekli işçi çıkarıyor. Büyük bir firma yaklaşık 450 kişiyi daha yeni işten çıkardı.
- Bir örnek de hurda ve demir-çelik piyasasından: Bir grup, Amerika’dan 23 gemi hurda aldı. Ton bedeli 730 dolar. Mallar Türkiye’ye geldiğinde değeri 250, 300 dolara düşmüştü. İki aydaki toplam zarar 400 milyon dolar. Bu sadece büyük çaplı bir örnek. Büyük olmaları sebebiyle buna dayanabilirler ama KOBİ’ler bayrağı çekti.
- Hafriyat işi yapan bir firma, 3 aydır inşaat faaliyet olmadığından sıfır işle bekliyor. Bu inşaat sektörünün durumunu gösteriyor.
- Gıda sektöründeki sıkıntının vurduğu yer ise, ambalaj sanayi. Krizlerde, temel gıda sayılan makarna ve pirinç asla fazla etkilenmiyor, o yüzden bunlara ambalaj üreten fabrikalar da en azından çalışıyor. Ama, makarna fabrikaları bile bir hafta üretim yapıp bir hafta çalışmıyor. Dolayısıyla ambalajcıların da işi düşüyor. Düşünün ki makarna en ucuz gıda. Ekmekten ucuz... Şu anda her şeyi ile hazır 950 bin TL’ye gıda fabrikası var.
- Kurtuluşun reçetesi bankalar... Finans sektörü, en güçlü dönemde olmasına rağmen belirsizlik ve ürkeklikle sektörlere destek sağlamaktan kaçıyor. Bir firma, fabrika yatırımı için 20 milyon Euro kredi aldı. Bu yıl işlerin durgunluğundan kaynaklanan likidite sıkıntısı için aynı bankadan 500 bin Euro işletme kredisi alamıyor...
İki bira, bir patatesten fazlasını hak etti. Eminin daha fazlası vardır. Bakalım, Almanya’dan dönünce ne anlatacak...