İZMİRLİ işadamları her dönemin adamı değildir. İktidarlara boyun eğmezler. Ankara’ya hiç yüz vermezler. Profesyonel yönetici mi? O da kim? Aile fertlerinden başka kim daha iyi bilebilir ki şirketi?
Kurumsallaşmayı ailenin içinde yaşarlar, böylece şirket de kurumsallaşmış olur. Hepsi kesinlikle İzmir’le çok ilgilidir. Kent için takım ruhu taşırlar. Öyle ki, takım arkadaşlarından biri öne çıktığında, hemen kendilerinin bir takım olduğunu hatırlatırlar. Risk mi? Hem "iş" hem "risk"? Bu ikisi İzmirli işadamları için yan yana gelmez, gel-e-mez. Fizik kuralları da neymiş, en büyük başarı, mevcudu sürdürmektir.
Değerli beyinler
Her şeyden önce şunu söylemek lazım, yukarıdaki eleştirileri biraz karikatürize etmiş olabilirim ama hiçbirisi benim değil. İzmirli işadamlarının, duayenlerin dile getirdiği saptamalar bunlar. Amaç İzmirli işadamlarına haksızlık etmek değil, çünkü bu kentte, Türkiye liginde oynamış, çok değerli beyinler var. Yurtdışında eğitim görmüş, birkaç dil bilen genç bir nesil var. O zaman nedir bu saptamaları yaptıran?
Türkiye’nin ihracatında 1950’lerde yüzde 40 olan İzmir’in payının 2007’de yüzde 16’ya düşmesi mi? Teşvik belgeli yatırımların sayısı 2002’de 181’ken, 2007’de 117 olması mı? 500 büyük şirket arasındaki İzmirli şirket sayısının dört yılda 47’den 37’e düşmesi mi? İzmir’de kurulan dört büyük bankanın bugün olmaması mı? Bir araya gelip, İzmir’deki kamu özelleştirmelerine girerek, "Biz İzmirliyiz, İzmir sermayesi de İzmirli’de kalsın" diye düşük teklifle almaya çalışmak mı? Aile şirketlerinin bölünmesi mi? Çimentaş, Kipa, Ege Yıldız, Tuborg, Tansaş... Bu topraklardan çıkan, İzmirliler tarafından yaratılan ve Türkiye’ye mal olmuş bu değerlerin İzmirli sermayeden çıkması mı? Bütün bu tabloya baktıktan sonra, ortaya şu sonuç çıkıyor: İzmir ’i İzmirli’ye bırakmıyorlar.
Kent milliyetçiliği
Amaç kent milliyetçiliğini körüklemek değil. Sonuç olarak, bu kente gelen her sermaye, her yatırım artık İzmirli sayılır. Ama, İzmirli işadamları açısından bakıldığında durum pek parlak görünmüyor. Geçen gün, Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Tamer Taşkın’la sohbet ederken, İzmirli’nin elinde, maalesef sermaye olmadığını söyledi. Gerçekten bütün bu değerlerin yaratıldığı İzmir’de sermaye var mı?