Paylaş
Tedavisi gecikmeden yapılması gereken bu hastalık, yalnızca İzmir’in, Türkiye’nin sorunu değil. Bakın, Dünya Bankası, Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO), yaşanan kriz nedeniyle önümüzdeki günlerde sosyal huzursuzlukların artacağı yönünde uyarılar yapıyorlar. Bu arada, İLO’nun raporundan söz etmeden olmaz: 2009’da dünya genelinde iş kayıplarının 18 milyonla 30 milyon arasında değişebileceği belirtiliyor. Kötü senaryoda telaffuz edilen rakam ise 50 milyon.
Uzmanlar ise, Türkiye gerçeğiyle uyarıp şöyle diyor: İşsizlik sadece belli gelirden yoksun olmak ya da açlık, sefalet değildir. İşsizlik; terörün, kaosun, gaspın ve cinayetin temel nedenleridir. Çünkü işsizlik, insanın ruh hücrelerini yiyip bitiren bir hastalık gibidir.
İzmir’de yüzde 80 artış
Şimdi, İŞKUR Bölge Müdürü Süleyman Boyacıoğlu ile kısa bir telefon görüşmesinden çıkanlara gelelim: 2007’de İŞKUR’a başvuran sayısı 21 bin 920. Krizin ağustosta kendisini göstermeye başladığı 2008’de ise 76 bin 441. 2009 Ocak’ta İŞKUR’a başvuranların sayısı 9 bin 149. Geçen yılın ocak ayında başvuranların sayısı 5 bin 130. Aynı dönemde işsizlik yüzde 80 arttı. Tabii, hatırlatmakta fayda var: Bunlar sadece İŞKUR’a başvuranlar. Kriz başlangıcından bu yana İzmir’de işten çıkarılanların sayısının 17 binden fazla olduğu söyleniyor.
Şimdi, bu kentin önde gelen iki yöneticisi, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve İTO Başkanı Ekrem Demirtaş, uzun zamandır ilk kez ortak bir noktada buluştu. İkili, işsizlik konusunda bir şeyler yapma çabasında. Çabalar, doğal olarak kenti yenileme projeleriyle doğru orantılı kalıyor, yani orta vadeli. Ama kısa vadede çözüm gerekli. Tablo biraz karamsar, ama görmezden gelemeyiz. Şöyle bir rivayet var: Şu anda esnafı, piyasayı ayakta tutan işten çıkanların tazminatları ve işsizlik ödeneği. O da bitince ne olacak? Evet, ne olacak?
Paylaş