ABD 700 milyar dolar, İngiltere 50 milyar dolar, İspanya 30 milyar dolar; bu böyle uzayıp gidiyor.
Ne mi bunlar? Piyasalara güven vermek ve toparlanmayı sağlamak için ekonomiye akıtılan para. Bizdeki ön-lemleri mi merak ediyorsunuz? Hemen söyleyelim: "Hamdolsun."
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Acil önlem alınması lazım", Mustafa Koç, "IMF’le tekrar anlaşılsın" diye bağırıyor, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik işverene sesleniyor, "Toplu işten çıkarmayın, başka önlemler düşünün" diye. IMF ve Dünya Bankası başkanları açıklama yapıyor, "Gelişmekte olan ülkeleri daha zor durumlar bekliyor" diye. Ama, "Hamdolsun!"
Tabii, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, piyasalara güven vermek için iyi niyetle söylemiş olabilir ama bütün dünyada yaşananlar, güven vermek için söylenenler, bu büyük "kriz ya da çöküş"ü yatıştıracak gibi görünmüyor. Reel sektöre yönelik ayağı yere basan önemler daha çekici olabilirdi.
İhracatçı ABD’den para tahsil edemiyor
Şimdi, olayı bütün dünyadan soyutlayıp ABD ve Ege’ye getirelim. Ege’den en çok ihracat yapılan yer önceki yıllarda hep ABD olurdu. Peki şimdi ne durumda? Ege’den ABD’ye yapılan toplam ihracat 2007’de 534 milyon dolarken, 2008’de şimdiye kadar 431 milyon dolara gerilemiş durumda. ABD, Egeli ihracatçıların artık üçüncü sırasında. Yani, talep düşmüş. Asıl sorun bununla kalmıyor tabii ki...
Talebin düşmesi katlanılabilir bir durum olabilir. İhracatçı, kendine yeni pazarlar bulabilir-ki buluyor da. Mesela mermerciler; toplam mermer ihracatının nerdeyse yarısını ABD’ye yaparken kendilerine yeni kapılar bulmaya başladılar; petrol ve doğal olarak para sahibi Arap ülkeleri. Ama sorun, yeni pazarlar bulmakla çözülmüyor. Malum kriz var, ABD’de yatırım bankaları batmış durumda. Batma riski altında olan bir o kadar da banka var. Kaynağı mortgage olunca, inşaat sektörü kötü durumda tabii, şirketlerin borçlarını ödeyemiyor. 2007’de 638.7 ton ihracatla 386.3 milyon dolarlık ihracat yapan mermercilerin şimdi paralarını alma sorunu var. Bu paranın miktarı, şirketlerin sırrı...