Biraz şaşıracaklar ama olsun; emin olun öpülmeyi hak ediyorlar.
Hatta, şöyle bir ense çekip, "Koçum benim" demeyi de ihmal etmeyin, eğer bulursanız. Neden mi öpmeniz gerekiyor?
Onlar olmasaydı, Türkiye’nin turizm haritasının ve gelen turistlerin tercihlerin ortaya konulduğu bir araştırmada, "Turizm kenti "İzmir’imizin turizm kenti olma iddiası nerdeyse ortandan kalkıyordu.
Geçen hafta Ankara kaynaklı bir haber düştü sisteme. Haber, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bir araştırması üzerine kurulmuştu.
Bakanlık, turistler Türkiye’yi neden tercih ettiklerini ve Türkiye’de tatillerini geçirdikleri yeri nasıl seçtiklerini belirlemiş.
İtalyanlar tatil için Bodrum, Antalya, İstanbul, Kapadokya ve Efes'e; İspanyollar da Kapadokya ve İstanbul'un yanı sıra, Ege ve Akdeniz bölgelerine geliyor.
Belçikalılar, Türkiye'yi denizi ve kültürünün yanı sıra kongre ve sağlık turizmi için, Ukraynalılar, Kemer, Alanya, Marmaris, Bodrum ve İstanbul'u tercih ediyor.
Bütün araştırma böyle devam ediyor. Birileri, bir yeri belirli özelliklerinden dolayı tercih ediyor; güneşi, denizi, kumu, golfü, dalışı, kültürü, hatta aquaparkı içinÖ
Böyle bir haberi okurken, doğal olarak insanın gözü, "Turizm, fuarlar ve kongreler şehri" İzmir’i arıyor. Bütün araştırmada, bir tane İzmir var, o da deniz, kültür ve inanç turizmi, kırsal turizm ve şehir turları için Türkiye'ye gelen Fransızların, Bodrum’dan sonra ikinci seçeneği olarak.
Allah var, bu konuda nerdeyse her ülkenin tercihi arasında olan Antalya’yı da, İstanbul’u da geri de bırakıyoruz.
Peki, 8 bin (8.500’de olabilir, bu konuda kafam karışık) yıllık İzmir’imizin kültürü, denizi, kumu, güneşi, aquaparkı yok mu? Koskoca bir var. E peki neyi yok?
Onu da Çeşme’deki arama-kurtarma çalışmalarımızda bir daha bulacağız inşallah.
Geçen defa tam bulacaktık ki, hani turistlerin tercihini yönlendiren "Deniz, kum ve güneş" dışarıdan bakıyordu.
Hem bu defa Cumhurbaşkanı da katılacakmış, İzmir’i arama-kurtarma çalışmalarına.
Çeşme mi? Ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Biz bize yeteriz, bir de İstanbullular.