Pazar yazıları için çevremden çok eleştiri alıyorum. Neymiş? Pazar günleri “light” yazılar yazmak, aşktan, börtü böcekten söz etmek gerekirmiş. Neden? Pazar günleri insanlar evlerinde, kahvaltıda keyifli şeyler okumak istermiş.
Ağır, ciddi yazılar istemezmiş. Eee ama ekonomik kriz, artan işsizlik... Birleşmiş Milletler rapor yayınlamış, 2009-2010’da işsizliğin bütün dünyada 50 milyon artacağı, hatta işler kötüleşirse bu rakamın 100 milyona dayanacağı vurgulanmış. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin hazırladığı raporda, 2008 Ekim-2009 Şubat arası, beş ayda İzmir’de sigortalı sayısı 50 binden fazla azalmış. İzmir’de 2009’un ilk çeyrek yatırımları 2008’in aynı dönemine göre yüzde 38,5 azalarak, sadece 538 kişiye istihdam yaratarak 107 milyon TL olmuş. Olsun, okuyucuya soluk aldırmak gerekiyormuş. Alışveriş zamanı mı? Tamam, okuyucu soluk alsın, ama mümkünse dışarıda alsın. Çoluk çocuk, sevgili ya da arkadaş, çıksın dışarı güzel bir kahvaltı yapsın. Bak, TOBB önderliğinde Hak-İş, Türk-İş, TESK, TİSK, Kamu-Sen, TİM, TÜSİAD ve MÜSİAD’ın bir araya gelerek oluşturduğu, “Üreten Türkiye Platformu” kampanya başlatmış. “Kriz varsa çare de var” diyorlar, “Eve kapanma, pazara çık” çağrısı yapmışlar. Dolduruşa gelip, gidip gereksiz şeyler almak değil tabii... Zaten onlar da çağrıyı, gayet mantıklı olarak, “Şimdi tüketimi kesme değil, bilinçli tüketim zamanı” diyerek yapmışlar. Türkiye’nin neredeyse bütün işverenlerini temsil eden bu kurumlar canhıraş bir şekilde bu çağrıyı yapıyor: “Eve kapanma, pazara çık.” Türkiye ekonomisi için 2009’un ilk çeyreği için yüzde 12-13 civarında daralma bekleniyor. İAOSB raporuna göre aynı daralma İzmir için de geçerli olacakmış. Türkiye genelinden farklı olması çok fazla beklenemezdi zaten. Ekonomi küçülüyor Yani İzmir ekonomisi de küçülüyor, bu da daha fazla işsizlik demek. Krizin başlangıcından beri vurguladığım bir şey vardı, o da tüketicinin korkutulmaması gerektiği. Bu kriz artık biraz da psikolojik hal aldı. Öyle ki, tüketici yapacağı alışverişini ertelemeye başladı, bu iş sahibi olanları kapsıyor. Burada söz edilen, gereksiz değil, ötelenen harcamalar. Şu anda, olanağı olan, ama krizin psikolojik çöküntüsü altında ötelenen her harcama, yeni bir işsiz doğuruyor. Biraz da bunun bilinciyle sokağa çıkmakta yarar var. Hatta, bu konuda İzmirliler’e öncü olacak vali, belediye başkanı, ticaret ve sanayi odaları başkanları gerek. Bu kampanyayı suiistimal etmeyecek esnaf gerek. Tam ‘aşşk’tan söz edecekken telefon çaldı, yazıyı istiyorlar. Biliyorum “Pazar yazısı” olmadı deyip yine beni eleştirecekler ama olsun. Yine de düşünmekte yarar var: “Şimdi alışveriş zamanı mı?”