Paylaş
Genel sağlığı desteklemek ve hastalıklardan korunmak için sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz yapma alışkanlıklarına dikkat çeken Gazi üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bölümü Öğretim Üyesi konu ile ilgili Hürriyet okurlarına önemli bilgiler verdi:
Prof. Dr. Uğur Coşkun
İŞLENMİŞ GIDALARDAN UZAK DURMAK KANSERİ ÖNLEMEDE BİRİNCİ KURAL
Sağlıklı beslenme, kanserin önlenebilir risk faktörleri arasında en önemli olanıdır. Son yirmi yılda hem dünyada hem de ülkemizde beslenme alışkanlıkları oldukça değişti. Sanayileşme ve yoğun tempoda çalışma hayatı ne yazık ki hepimizi hızlı yaşamaya zorluyor. Artık evde yemek hazırlamak yerine süpermarketlerden hazır gıdalar satın almak pratik geliyor. Böylelikle aşırı yağlı, aşırı şekerli ve katkı maddeli ürünlere maruz kalıyoruz. Bu işlenmiş gıdalardaki katkı maddeleri ise vücutta inflamatuar yapıcı yani iltihaplanmayı arttırıcı etki yapabiliyor. European Journal of Epidemiology dergisinde yayınlanan bir çalışmada işlenmiş gıdalar yani ‘proinflamatur’ (iltihap yapıcı) gıdaların fazla tüketiminin meme kanseri riskini arttırdığı belirtilmektedir. Proinflamatuar besinler neler diye bakacak olursak, salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş şarküteri etleri, şeker ve doymuş yağlar açısından yüksek besinler ve trans yağlı gıdalardır. Amerika’da yapılan bir başka çalışmada ise fazla sosis tüketiminin kolon kanseriyle ilişkili olduğu bulundu. Özellikle yaygın fast-food tüketimi ve düşük sebze ve meyve alımıyla karakterize olan batı tarzı beslenme alışkanlıkları sağlık açısından olumsuz etki yaratmaktadır. Özellikle kanser gibi kronik ve riskli hastalıkları önlemede bu sağlıksız beslenme alışkanlıklarını hızlı bir şekilde değiştirmek düzenli olarak sebze meyve tüketmek, cips, bisküvi, gofret gibi paketli gıdalardan ve şekerli içeceklerden uzak durmak oldukça etkilidir.
İKİNCİ BEYİN OLARAK ADLANDIRILAN BAĞIRSAKLARI DOĞRU GIDALARLA BESLEYİN
Bağırsak sistemimizde yaşayan bakteriler bağırsak mikrobiyotasını oluşturmaktadır. Mikrobiyotamız bağırsak sağlığının yönetilmesine ve vücut bağışıklığının korunmasına yardımcı olur. Bu nedenle güncel bilimsel çalışmaların çoğu ikinci beyin olarak adlandırılan bağırsaklara daha fazla odaklanıyor. Obezite gibi kronik hastalıklar, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklar ve hatta Parkinson, Alzheimer gibi nörolojik hastalıkların bağırsaklardaki iyi ve kötü bakterilerin dengede olmamasından kaynaklandığı bilimsel çalışmalar tarafından gösteriliyor. Bağırsak sağlığını desteklemek ve hastalıklardan korunmak için yeterli miktarda lif almak ve probiyotik-prebiyotik besinler tüketmek şarttır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sağlık için yetişkin bir insanın günlük 30-35 gram lif alması gerektiğini belirtiyor. Yeterli lif almak için ise mevsimine uygun sebze, meyve ve otlar ile tahıl ve bakliyatları düzenli olarak tüketmek şart. Probiyotik kaynağı olarak fermente edilmiş gıdaları söyleyebiliriz. Örneğin yoğurt, lahana turşusu, kefir gibi fermente ürünlerde probiyotik içerik yüksektir. Prebiyotik besinleri ise, soğan, olgunlaşmamış muz, elma, enginar, pırasa bezelye, yulaf ezmesi olarak sayabiliriz. Bağırsaktaki faydalı bakterileri arttırmak için her gün en az 2 porsiyon probiyotik ve prebiyotik kaynağı besinleri beslenme programınıza dahil etmek uygun olacaktır.
TÜTÜN KULLANIMINI BIRAKMAK KANSER RİSKİNİ AZALTMAYA YARDIMCI
Tütün kullanımı, özellikle de sigara içmek, dünyadaki tüm kanser vakalarının en büyük nedeni arasında sayılmaktadır. Tütün kullanımından kaynaklı görülme riski olan kanserler özellikle akciğer, ağız, boğaz, burun ve sinüsler, karaciğer, pankreas, mide, rahim, meme, barsak, böbrek ve mesane kanserleridir. Sigara dumanı, kansere neden olabilecek çok sayıda kanserojen içerir. Yapılan çalışmalar sigara içilmese dahi sigara dumanına maruz kalmanın da kanser riskini arttırabileceğini gösteriyor. İyi haber şu ki siz sigara içiyor dahi olsanız sigarayı veya tütün kullanımını bıraktıktan sonra bu risk hızla azalacaktır.
HAFTADA EN AZ 150 DAKİKA EGZERSİZ YAPMAK PEK ÇOK KANSERDEN KORUNMADA ETKİLİ
Fiziksel olarak aktif bir yaşam şekline sahip olmanın faydaları saymakla bitmez. Düzenli fiziksel aktivite yapmanın, kalbi güçlendirdiğini, kalp krizi geçirme riskini azalttığını, kas ve kemik kütlesini koruduğunu, beyin sağlığını ve gelişimini desteklediğini, ruh sağlığını koruduğunu, olumlu düşünebilme ve stresle başa çıkabilme yeteneğini geliştirdiğini söyleyebiliriz. Fiziksel aktivitenin kansere karşı koruyucu etkisini de bu özellikler arasında saymak mümkün. Özellikle düzenli fiziksel aktivite yaparak, oluşma riskini azaltabileceğimiz bazı kanser türleri var. Bu kanserler arasında meme, rahim kolon, karaciğer ve böbrek kanserlerini sayabiliriz. Bu nedenle mümkün olduğunca aktif bir yaşam sürmek, sağlık otoritelerinin önerisi doğrultusunda haftada en az 150 dakika düzenli egzersiz ve spor yapmak sağlığı korumanın temel yapı taşlarından biridir.
Paylaş