Paylaş
Obezite, önceleri gelişmiş ülkelerin bir sorunuyken artık gelişmekte olan ülkeleri de tehdit etmeye başladı. Ülkemizde de giderek çoğalan obeziteyi, tehlikelerini ve tedavi sürecini Medicana International Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Yıldırım ile konuştuk.
- Obezite ve morbid obezite nedir?
- Obeziteyi, kısaca vücutta aşırı yağ birikimi olarak tanımlayabiliriz. Dünya Sağlık Örgütü ise “Vücutta hastalıklara neden olacak biçim ve oranda anormal, fazla miktarda yağ birikmesi” şeklinde açıklıyor. Morbid Obezite ise ortaya çıkardığı ölümcül sorunlar nedeniyle yaşamı ciddi olarak tehdit eden ileri derecede şişmanlık olarak olarak tanımlanır.
- Peki obezitenin tehlikeleri nelerdir, ne gibi sonuçlara yol açar?
- Obezite vücudun tüm sistemlerinde bozukluğa sebep olur. Uzmanlar, obez kişilerin yaşıtlarına göre 12-15 yıl daha az yaşadığını söyler. Obezite, tip 2 diabetes mellitus (şeker hastalığı), hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları, yağ metabolizması bozuklukları, uyku apnesi, reflü, cinsel bozukluklar, kemik ve eklem sorunları, solunum sistemi bozuklukları gibi birçok hastalığa neden olur. Obezite hastalarının dış görünümleri bozulduğu için bu hastaların sosyal yaşam ve ruh sağlığı da bozulur.
- Obezite tedavisinden bahseder misiniz?
- Obeziteli hastalar için diyet, egzersiz, ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi seçenekleri vardır. Tedavide diyet ve egzersizin büyük rol oynar. Fakat bu yöntemler yetersiz kaldığında belli grup hastalarda ilaç denenebilir. Bu süreçte yan etkiler oluşabilir. Morbid obezitenin kalıcı ve etkin tedavisi cerrahidir.
Obezite tedavisi tamamen bir ekip işidir. Endokrinoloji, genel cerrahi, psikiyatri, beslenme ve diyet uzmanlarından oluşan bir ekip hastayı değerlendirmeli, tedavi yöntemini belirlemelidir.
- Hangi obez hastalara cerrahi tedavi öneriyorsunuz?
- Vücut kitle indeksi (VKİ) 40 kilogram/m2 üzeri olan morbid obez hastalarda ek bir yandaş hastalık olmasa bile, VKİ 35-40 kg/m2 arasındaki obez hastalarda hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları, tip 2 DM, hiperlipidemi, uyku apne sendromu gibi hastalıklardan en az birinin varlığında cerrahi tedavi endikasyonu vardır.
- Cerrahi tedavide hangi metodlar uygulanıyor?
- Obezite tedavisinde uygulanan cerrahi operasyonları kısıtlayıcı ve emilim bozucu olmak üzere iki kategoriye ayırabiliriz. Kısıtlayıcı ameliyatlar şöyle:
- Ayarlanabilir mide bandı: Komplikasyonlarının fazla olması ve aşırı sıvı kalorili yiyecek alındığında etkinliğini yitirmesinden dolayı artık pek kullanılmıyor.
- Sleeve gastrektomi (Tüp mide): Mide özel zımbalarla uzunlamasına kesilerek tüp haline getirilerek daraltılır. Fizyolojik bir ameliyattır ve ileride başka bir yönteme çevrilebilir. Bu nedenle son yıllarda en popüler ameliyat olmuştur. Hem yemeyi kısıtlar hem de iştah azalmış olur.
- Mide katlama: Son yıllarda gündemde olan bir ameliyattır. Mide yukarıdan aşağı dikişlerle daraltılır. Komplikasyonları az, ancak açlık hissi devam ettiği için etkisi kısıtlıdır.
- Mide balonu: Aslında ameliyat değildir. Endoskopi ile mideye bir balon yerleştirilir ve şişirilir. Tek başına bir zayıflama metodu değildir.Ancak süper morbid obezlerde bir miktar kilo verdirip ameliyatı kolaylaştırmak için ya da diğer tedavilere destek amacıyla kullanılır. Ortalama 6 ayda çıkarılması gerekir. Delinme, mideye zarar verme, barsak tıkanıklığına neden olma gibi yan etkileri vardır.
Ayrıca gastik bypass, mini gastik bypass, duodenal bypass ya da sleeve gastrektaki gibi emilim bozucu ameliyatlar uygulanabiliyor.
- Peki ameliyatla her şey bitiyor mu?
- Hayır, bitmiyor. Ameliyat hastaya büyük bir şans sunuyor. Hasta mutlaka kontrollerini yaptırmalı, tavsiyelere uymalı, yeni bir yaşam tarzı benimsemelidir. Diyet ve spor hayatın bir parçası olmalıdır.
OSMAN YILDIRIM KİMDİR
Doç. Dr. Osman Yıldırım 1984 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Uzmanlık eğitimi ve sonrasını Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tamamladı. Obezite cerrahisi başta olmak üzere laparoskopik ameliyatlar ( Reflü, safra kesesi), anorektal bölge, fıtık ameliyatları ile özellikle ilgilenmektedir. Bu konularda Avusturya, Belçika, İtalya, ABD’ de çalışmalarda bulundu. Halen Medicana International Ankara Hastanesinde çalışmaktadır.
ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA
KIKIRDAK TİMPANOPLASTİ
Sevgili okurlar önümüzdeki hafta konumuz kulak zarı yırtığı onarımı ameliyatlarında kullanılan ve mikrocerrahi yöntemiyle yapılan kıkırdak timponaplasti. Kulakta zaman zaman olan akıntı, işitme kaybı, uğultu, ve bazen akıntılı dönemlerde ortaya çıkan ağrı kulak zarı delinmeleri sonucu görülen en sık şikayetlerdir. Özellikle çocukluk çağında geçirilen sık orta kulak infeksiyonların bir kısmında kulak zarı delinebilmekte ve eğer doğru tedavi uygulanmaz ise deliklik kapanmayabilmektedir. Bazen de doğru tedavi edilse dahi delik kalıcı olabilmektedir. Kulak zarı yırtıklarının tedavisini ve yeni uygulanan tekniklerin ayrıntılarını önümüzdeki hafta Ankara TOBB ETÜ Hastanesi KBB uzmanı Doç. Dr. Cem Özbek ile konuşacağız. Sormak istediklerinizi hafta boyunca bana skalyoncu@hotmail.com adresinden ulaştırabilirsiniz.
Paylaş