Paylaş
Ancak yaşın ilerlemesinin kadın açısından bazı tehlikeleri var. Bunun için son yıllarda kullanılan yumurta dondurma imdada yetişiyor. Peki nedir bu yumurta dondurma? Biraz inceleyelim. Artan iş yoğunluğu, kariyer planları ile ertelenen çocuk planı ve kanser tedavisi, erken menopoz gibi bazı hastalıklar kadınlarda yumurta rezervlerinin azalması ve yumurta kalitesinin düşmesine sebep olabiliyor. Sağlıklı bir kadında 15-45 yaşları arasında yumurtlama gerçekleşiyor. Ancak 35 yaşından sonra yumurta rezervlerinin azalması çocuk sahibi olmayı zorlaştırıyor. Kanser gibi hastalıklarda kullanılan kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemler de yumurtalara geri dönüşü olmayan zararlar verebiliyor. Ailesinde 1. dereceden yakınında erken menopoz teşhisi konan kadınlar da risk altında. Son yıllarda kullanılan yumurta dondurma ile ileri yaşlarda çocuk sahibi olma ihtimali artıyor.
KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ
Embriyo ve sperm dondurma, tüp bebek tedavilerinde de uzun zamandır kullanılıyor. Ancak son zamanlarda ilerleyen laboratuvar teknikleri yumurta dondurmanın da önünü açtı. Yumurta dondurma işlemi için tüp bebek tedavisinde kullanılan prosedür takip ediliyor. Yumurtaların büyümesi ve çoğalması için adetin 3. gününden itibaren 10-12 gün süre ile takip edilerek ilaçlar veriliyor. Bu süre içinde 2-3 günde bir hasta takip ediliyor. Yumurtaların durumuna göre verilen hormon ilaçlarının dozları devamlı değişebiliyor. Bu sebeple oldukça kişisel bir tedavi. Takip süresi sonunda yumurtalar toplanıyor ve aynı gün donduruluyor. Yumurta rezervi düşük hastalar için bu işlem birkaç adet döngüsüyle tekrarlanabilir. Yumurta hücrelerinin çok fazla su içermesi ve dondurulduğunda kristalleşmesi, çözüldükleri zaman yarı yarıya bir oranla sağlıklı yumurta kalması anlamına geliyor. Bu sebeple 10-12 aralığında yumurtanın dondurulması daha sağlıklı.
KAFEİN HER YERDE
Kafein hepimizin hayatında. Her gün tükettiğimiz çay, kahve, gazlı içecekler ve çikolatada hatta bazı ilaçlarda bile mevcut. Genelde zararlı olduğundan şikayet edilse de faydaları da hayli fazla. Kafein, birçok bitkide bulunan metilksantin adı verilen bir bileşik türü. Kafeinin en bilinen etkisi, merkezi sinir sisteminde uyarıcı görevi görerek kişinin uyanık kalmasını sağlaması ve beyne gelen mesajların iletimini hızlandırması. Yorgunluğa ve bitkinliğe sebep olan ve sinir boşluklarında biriken asetilkolin ve adenozinin parçalanmasını sağlayarak sinirsel iletimi rahatlatır. Bunun yanında metabolizmayı hızlandırmak, karaciğer hastalıklarına yakalanma risklerini azalmak gibi etkileri var. Ayrıca bu uyarıcı etkinin astım, prematüre apnesi gibi hastalıklarda etkili olduğu ve bu hastalıklar için kullanılan ilaçlardaki maddelerle benzer etkene sahip olduğu saptanmıştır. Ancak sinir sistemini etkilemesinden dolayı yan etkileri de bulunur. En çok karşılaşılanları sinirlilik, uykusuzluk ve depresyon. Bunun yanında migreni tetiklemesi, kalp ritmini bozması ve yüksek tansiyona yol açması gibi etkileri ortaya çıkabilir. Düzenli ve uzun süreli kullanımda vücut kafeine bağışıklık kazanır ve istenilen etkileri göstermeyebilir. Birden kesilmesi de yine sinir sistemiyle alakalı istenmeyen etkilere yol açabilir. Bu sebeple her şeyde olduğu gibi dozunda tüketilmesi önemli.
Paylaş