Paylaş
Sevgili okurlar, bu hafta konumuz kalbin vücuda pompaladığı tüm temiz kanı taşıyan ana atardamarda genişlemeyle meydana gelen ve çoğunlukla belirtiye sebep olmadan kişileri ölüme götürebilen önemli bir hastalık olan aort anevrizması. Bu konuyla ilgili hafta boyunca sizlerden gelen sorular doğrultusunda Medicana International Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Neyyir Tuncay Eren’le konuştuk.
- Aort Anevrizması hastalığı nedir?
- Aort damarındaki lokalize (yer yer) genişlemelere Aort Anevrizması diyoruz. Bu damarın normal çapı, erişkinlerde yaş, cinsiyet, boy ve ağırlığa bağlı olarak küçük değişiklik göstermekle birlikte genellikle 2.2-3.4 santimetre arasındadır. Aort damarı göğsümüzün ön bölgesinde kalbimizin hemen üzerinden başlayıp boynumuza doğru yukarı çıkıp sonra göğüs arkasından omurgamıza oldukça yakın seyrederek aşağı doğru iner ve göbek hizasında bacaklarımıza giden iki dala ayrılır. Anevrizma dediğimiz genişlemeler aortun seyri üzerinde herhangi bir bölümünde görülebilmekle birlikte en sık karın bölgesinde görülür. Üzerinde bu kadar çok durmamızın nedeni hastalığın genellikle çok sessiz seyretmesi, yani çoğunlukla bir belirtiye sebep olmamasıdır. Neden olduğu karın ağrısı, sırt ve bel ağrısı ya da ses kısıklığı veya seste çatallaşma gibi belirtiler çoğu kişide sık rastlanan şikayetler olduğundan dikkate alınmıyor. Burada en korkulan şey damarın yırtılmasıdır ki bu durum yüzde 90 ölümle sonuçlanır. Diğer istenmeyen sonuç ise “diseksiyon” dediğimiz damarın içeri doğru yırtılmasıdır. Bu da acil müdahale edilmezse ölümle sonuçlanabilir. Ülkemizde her yıl 5 bine yakın insan Aort Anevrizması yırtılması nedeniyle hayatını kaybediyor.
ERKEKLERDE SIK GÖRÜLÜYOR
- Peki Aort Anevrizması kimlerde görülür, kimler risk altındadır?
- Erkeklerde çok daha sık görülür. Çoğunlukla altta yatan sebep “damar sertliği”dir. Bu nedenle yaş arttıkça görülme sıklığı da artar. 45-55 yaş arasında her 100 erkekten 2’sinde görülürken; 70 yaş üzerindeki her 10 erkekten 1’inde Aort Anevrizması vardır. Yüksek tansiyon, sigara kullanımı ve kolesterol yüksekliği Aort Anevrizması gelişme şansını önemli boyutta arttıran faktörlerdir. Bir de elastik dokularda gevşekliğe sebep olan bazı genetik hastalıklar var. Bunların başında “Marfan Sendromu” gelir. Bu kişiler genellikle zayıf, uzun boylu ve uzun parmaklı olup eklemlemleri oldukça esnektir. Bu nedenle uzun boylu sporcuların çoğunlukta olduğu basketbol ve voleybol oyuncuları arasında daha sık görülür. Marfan sendromlu insanların önemli bir bölümünde Aort Anevrizması daha gençlik zamanlarından başlar.
- Hastalığın tedavisi ne şekilde yapılır?
- Aort damarında genişleme saptadığımız hastaları 6 aylık veya yıllık takibe alıyoruz. Aort Anevrizmalarında çoğunlukla aort damarının çapının karın bölgesinde 5 santim, göğüs bölgesinde ise 5.5-6 santime ulaşmasını bekliyoruz. Bu çaplara ulaşmışsa genişlemenin yerine göre açık ya da kapalı ameliyat teknikleri kullanıyoruz. Açık teknikte karnı veya göğüsü açıp genişlemiş olan aort bölümünü yapay bir damar ile değiştiriyoruz. Kapalı teknikte ise kasık damarlarından girişim yaparak genişlemiş olan aort bölgesinin içine çok özel yapılmış stentli bir yapay damarı yerleştirip stentini açarak yapay damarın anevrizma içine yerleşmesini sağlıyoruz. Kapalı teknikte karın veya göğüs açılmıyor ve hastalar genellikle 1-2 gün içinde evlerine gidebiliyorlar. EVAR ve TEVAR dediğimiz kapalı teknik her hastaya uygulanamıyor. Uygun hastaları seçip onlara uygulayabiliyoruz. Sonuçta hangi teknik uygulanırsa uygulansın Aort Anevrizmaları yüksek başarı ile tedavi edilebiliyor. En önemli konu zamanında teşhis.
ÖN DEĞERLENDİRME ŞART
- Kişilere bu hastalığa karşı önerileriniz neler?
- Sessiz seyrettiği için 55 yaş üzerindeki herkesin yaşamında bir defaya mahsus olmak üzere doktora başvurup anevrizma yönünden bir ön değerlendirme yaptırmasını öneriyorum. 55 yaşında bir insanda aort çapı göğüs ve karın bölgesinde tamamen normalse, 70 yaşına kadar kendini rahat hissedebilir. Belli oranlarda aort genişlemesi olan insanların da doktorlarının önerilerine göre takibe girmeleri gerekir. Sigara, kolesterol, yüksek tansiyon anevrizma oluşumunu kolaylaştırdığı için bu risk faktörlerinin ortadan kaldırılması gereklidir. Ailelerinde Aort Anevrizması varlığı veya ani ölümler olanlar da kontrol yaptırmalı.
- Okuyuculara son olarak vermek istediğiniz mesaj nedir?
- Damar hastalıkları konusunda toplumun eğitilmesi ve bilinçlendirilmesine çok önem veriyoruz. Doğumlardan, özellikle de sezeryanlardan sonra gelişebilen toplar damar tıkanıklıkları bu çok mutlu olayı gölgeliyor, annenin yaşam kalitesini bozuyor ve hatta hayati tehdit yaratabiliyor. Gebelikte bacak toplar damarlarının kontrol edilmesi, doğum sırasında birtakım önlemlerin alınması ve erken mobilizasyon bu problemin ortaya çıkmasına mani olabilir. Bu nedenle anne adaylarının bu konudaki eğitimi çok önemli. Her yıl binlerce insan beyin dolaşımındaki sorunlar nedeniyle falç geçiriyor ve felç geçiren hastaların yaklaşık yüzde 20’si hayatını kaybediyor. Kişilerin bilinçlendirilmesi ve taramalarla bu tür istenmeyen olayların kötü şekilde sonuçlanmadan tanınması hem ölümlerin hem de sakatlıkların azaltılması açısından çok önemli.
Kalp ve damar sistemizin sağlığı için sigarsız bir yaşam şart. Dumanlı ortamlar da en az içmek kadar zarar veriyor. Aktif bir yaşantı ve düzenli egzersiz de çok önemli. Omega 3’ten zengin balık ve balık yağı tüketilmesi yararlı. Bunların dışında yüksek tansiyondan, yüksek kolesterolden, şişmanlıktan korunmak damarlarımızın bize uzun süre sağlıkla hizmet etmesi için gerekli. Okurlarımıza keyifli ve spor dolu bir hafta sonu diliyorum.
DAMAR SİSTEMİNE HIZLI İNCELEME
- Yakın zamanda Hastanenizde açılan Damar Laboratuvarı hakkında bilgi verir misiniz?
- Geçtiğimiz ay oldukça gelişmiş bir Damar Laboratuvarı açtık. Amacımız hastaların damar sistemlerini en hızlı yoldan incelemek, onları bilgilendirmek, en etkili ve basit çözümleri üretebilmek. Damar sistemini bilgisayarlı cihazlarla hızlıca tarayarak bir problem olup olmadığını tespit ediyoruz. Damar hastalıklarının tanısında sıklıkla kullandığımız dopplerin yanında pletismografik analizler, kritik kapiller akım ölçümleri ile değerlendirmeler yapıyoruz. Damar hastalığı nedeniyle herhangi bir girişim gereken hastalarda konvasiyonel anjiyografi, tomografi veya MR anjiyo değerlendirmeleri yapıyoruz. Laboratuvarımızda ayrıca varis hastaları için köpük skleroterapisi, lazer veya radyofrekans kaynakları ile minimal invaziv tedavi yöntemlerini uyguluyoruz.
PROF. DR. NEYYİR TUNCAY EREN KİMDİR?
Eren, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden (AÜTF) 1983 yılında mezun oldu. Uzmanlığını 1991 yılında aynı fakültenin Kalp ve Damar Cerrahisi A.B.D.’nda alan Neyyir Tuncay Eren, ilerleyen yıllarda AÜTF’de Kalp Nakil Merkezi Sorumlusu ve Kalp Merkezi Homogreft Bankası Kurucusu olarak görev yaptı. Sonrasında çeşitli özel hastanelerde çalışmalarını sürdüren Profesör Eren, şu an Medicana International Ankara Hastanesi’nde Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Sorumlusu olarak hastalarına hizmet veriyor.
SİZ SORUN UZMANLAR YANITLASIN
Sevgili okurlar, önümüzdeki hafta konumuz çoğunuzun ilgisini çekebileceğini düşündüğüm, gerek estetik açıdan gerekse nefes alma problemleri sonucu başvurulan burun ameliyatları...
Günümüz tıbbının ilerlemesi sayesinde yeni bir teknikle artık burun ameliyatlarının birçoğu ağrısız ve tamponsuz yapılabiliyor. Özellikle ameliyat sonrası tamponun sinirlere yaptığı basıdan dolayı çekilen ağrılar da olmadığından hasta son derece konforlu bir iyileşme süreci geçiriyor. Bütün bu ameliyatlar ve ayrıntılarını önümüzdeki hafta Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Dr. Volkan Tayfur’la konuşacağız. Bu konu ile ilgili merak ettiklerinizi hafta boyunca bana skalyoncu@hotmail.com adresinden ulaştırabilirsiniz.
Paylaş