Paylaş
Dadashi ve Keisuke benim iki Japon arkadaşım. Biri Software Engineer, diğeri ise sosyoloji öğrencisi. Japonlar’ı nasıl bilirseniz, öyleler: Samimi, çekingen, saygılı ve komik!
Son günlerde aramıza kara kedi girdi, kendilerini çok kötü hissediyorlar bu kara kediden dolayı.
Kedinin (ya da canavar demem daha doğru) adı Tatsuya Ishihasi. 22 yaşındaki İngilizce öğretmeni Lindsay Hawker’in Japon katil zanlısı.
Türkiye’den ne derece takip ettiniz bilmiyorum ama Lindsay’in ölümü hiçbir filmde izleyemeyeceğiniz kadar vahşi bir şekilde gerçekleşti.
Biyoloji eğitiminin ardından, bir yıllığına Tokyo’ya giden Lindsay (yanda) burada özel ders vermek için anlaştığı 28 yaşındaki Tatsuya’nın apartman dairesinin balkonunda, kumla doldurulmuş bir küvette ölü bulundu.
Öldürülmeden önce korkunç işkencelere uğradığı, bu işkencelerin saatler sürdüğü ortaya çıktı.
Tatsuya kayıp. Kaçarken görenler var.
Fotoğrafını gördüğüm anda bile korktuğum bu Japon adamdan nefret ettim. Ama Tokyo’da genç bir İngiliz kızın öldürülmesinin yarattığı yankıların, Japon erkekleri küçük düşürmeye doğru gitmesi de aynı ölçüde nefretimi kazandı.
Benim Dadashi ve Keisuke her gün, Japon erkeklerin güzel batılı kızlara ne kadar düşkün olduğuna ilişkin makaleler okumak zorunda kalıyorlar artık. Saçlarını kısacık kestirip, üstlerini havaya dikerek uzun görünmek istedikleri, uzun kadınları bir tanrıça gibi gördükleri, hatta neredeyse “Çok güzel ama dokunamıyorum...” serzenişinde bulunan Japon erkeklerinin, bu kadınlara dokunmak için ‘tecavüz etmeleri gerektiği fikrine kapıldıkları’ bile ileri sürülüyor...
Zorlarına gidiyor.
Bir savunma ihtiyacıyla kabullenip “Her şey gelenekleri reddetmekle başladı” diye Tokyo’nun ne kadar tehlikeli olmaya başladığını anlatıyorlar.
Neresi değil ki? Kim potansiyel katil, kim değil, kim bilebilir ki?
Benim, fotoğrafını görürken bile korktuğum bu adama, güzeller güzeli Lindsay’in nasıl olup da evinde bire bir özel ders vermeyi kabul ettiğinin hikayesine gelince:
Genç adam, bisikletiyle işe gidip gelen Lindsay’in peşinden bile koşmuş birkaç kez, sonunda da evine kadar gitmiş. Evi bir kız arkadaşıyla paylaşan güzel öğretmen, adamın ikna çabalarıyla kapıyı açmış. Sohbet nasıl ilerlediyse, katil zanlısı kızcağızın resmini bile çizmiş, evden ayrılmadan da resmin altına adını ve telefonunu yazmış. Sabah saatlerinde ders vermek için çağırmış evine Lindsay’i.
O da sabahın köründeki bu randevuyu, gelirine üç beş kuruş katkı sağlamak için kabul etmiş. O günden sonra da gören olmamış ikisini de.
Babasının ve erkek arkadaşının, ceset teşhisinin ardından hıçkırıklar içinde yaptıkları basın toplantısında söyledikleri gibi ‘o adam yakalanmadan huzur bulamayacak’ hiç kimse.
Japon erkekleri bile.
Paylaş