Paylaş
Birkaç ay önce kendisiyle röportaj yapmıştım. Yakın dostluğumuzun dışında, özellikle eğlence sektöründe, önemli başarılara imza atmış bir işadamıydı o. Nida Büyükbayraktar. Yaklaşık altı aydır, İzmir’de, Türkiye’nin en büyük ulaşım filolarından olan Metro Turizm’in, Ege Bölgesi başkanlığını yapıyor. Çarşamba Nida ve Didem Taslan’la bir yemek yedik. Gürel Sipari’de. Nida, Marmaris’ten yeni geldiğini söyleyince, şaşırdım. Meğersem, Libya’dan tahliye edilen vatandaşlarımızın, Türkiye’ye geliş operasyonunu, onun başkanlığında bir ekip yürütmüş. Yaklaşık 150 kişi... Tam 9 günde, toplam 19 saat uyku ile bu tahliyenin kusursuz olması için çalışmışlar. Yani önce devlet, sonra da Metro Turizm ekibi ve Nida, bu işten alınlarının akı ile çıkmışlar...
Devletin başarısı kusursuz bir çalışma
Nida heyecanla bir tahliyenin bilinmeyen öyküsünü, perde arkasında yaşananları anlattı. “Afet Koordinasyon Merkezi’nden Metro Turizm’e haber geliyor. Galip Öztürk, büyük patrona. Bunun üzerine biz, İzmir’den Marmaris’e hareket ettik. Ekipte benimle, yönetimden olan, Münür Birgül, Osman Usta İbrahimoğlu ve Murat Pak vardı. İzmir’den 15 kişi gittik. Marmaris’ten takviye ettik. Her şey saat gibi işledi. Devletin gücü müthiş. Bir kere ilk gün bakanlarımız, bürokratlar hep oradaydı. Görmen gerek abla. İnsanlar tir tir titriyordu. Bir mucize gerçekleşmişti sanki. Uçakla gelenler, Dalaman Havaalanı’ndan, deniz yolu ile gelenler Marmaris Limanı’ndan alınıp, herkes yaşadığı, ailelerinin bulunduğu yerlere teslim edildi. Tek tek sağlık kontrollerinden geçildi. Karınları doyuruldu. Çoğu beş yıldızlı otellerde ağırlandı. Biz dokuz günde 10.500 kişinin 81 ile dağılımını yaptık. 2000 sefer... ”
Bazı otel sahipleri sıkıntı yarattı
Dokuz günde, toplam 81 otobüs ile 10.500 kişinin, Metro Turizm tarafından tahliyesi yapılmış. Aralarında Etopyalı, Mısırlı, Afrikalı, Bangladeşli, bir gurup yabancı da varmış. Devlet yetkilileri, yerli, yabancı, herkesi ağırlamışlar. Fakat Marmaris’te, bazı otel sahipleri, pek otellerini açmak istememiş. Gerek havaalanında, gerekse limanda, Kızılay, AKUT, Kaymakamlık, Sağlık Bakanlığı’ndan ekipler, 24 saat hizmet vermişler. Çocuklar oyuncaklarla, büyükler çiçek ve gıda torbalarıyla karşılanmışlar. Nida, “Bu olayda devlet de biz de büyük sınav verdik. Bu başarıyı kimse yabana atmasın” diyor. Bence de...
Bacılarından Seda’ya not: ‘Ahmet Maranki çok sıktı’
Perşembe Fatma Teyzemi kaybettik. Cenazesini, Eşrefpaşa Cami’nden kaldırdık. Her semtten insan vardı. Sevilen, sayılan biriydi. Karşıyaka’dan da gelen oldu. Alsancak ve Güzelyalı’dan da. Niye bunları söylüyorum. Cenaze evi de olsa, kadınlar bir ekran yüzünü görünce konuşuyorlar. Bana hemen on kadından dokuzu, Seda Sayan’ı sordu. Ahmet Maranki’den bıktıklarını ve bu kişinin asıl mesleğini merak ettiklerini söylediler.
Halk diplomasını görmek istiyor
Hatta biri, “Şenay Hanım, siz de Dobra Dobra zamanında çıkardınız. Peki, bu beyefendi kim? Allah aşkına. Saba Hanım (Tümer) da çok sık çıkarıyor. Tıpkı Hıncal Uluç gibi, bu adam da her şeyden anlıyor. Taşlardan, alternatif tıptan, çiçekten, böcekten. Hıncal Bey de öyle değil mi? Tiyatro, sinema, müzik, siyaset, futbol, maşallah ikisinin de her halde bilmedikleri beş vakit namaz” demez mi? Bacılarından Sayan’a ilettiler. Bu arada, bir televizyoncu olarak da reytinglere baktığımda, Maranki’nin pek de kuş kondurmadığını da görüyorum. Seda’nın kendi reytingi, bence Maranki’yi yer. Ayrıca, ben de bu beyefendinin, vallahi eğitim ve öğretimini merak ettim...
Hisar’da lezzet şahane ama fiyatlar el yakıyor
Pazartesi spor sonrası, canım balık yemek istedi. Bir arkadaşım ile birlikte, uzun süredir methini duyduğum, Hilton Oteli’nin karşı sokağında yer alan, Hisar Balık Pişiricisi’ne gittik. 36 yıllık bir kuruluşmuş. Personel harika. Genç patron öyle. Servis mükemmel. Hijyen. Zaten açık mutfak. Aşçı Allah’ı var balıkları enfes pişirdi. Ne yediğimize gelince. Toplam dört küçük parçadan oluşan dil şiş, minik bir pullu levrek, hatta servis yapan şef garson, bu levreğin, en küçük boy olduğunu söyledi. İki karışık salata ve bir porsiyon da börülce salatası. Hesap 85.00 TL geldi. Bahşiş ile 100.00 TL. Vallahi zoruma gitti. Alkol yok. Bir öğle yemeğinde, bu rakamı ödeyecek kadar zengin değilim. Zaten gittiğim her yerde, içtiğim bir bardak çayın parasını bile kendi cebimden veririm. Yani, bugüne değin, müessesemin kuruşu nasip değildir. Bu köşede gidilen, görülen, yazılan o pahalı restoranların, iş için de olsa yenilen, içilen her şeyin parası yazarınızın cebinden çıkıyor. Bunu da bu vesileyle bilin istedim. Bakalım, affedersiniz, bu eşek bu yükü ne kadar çekecek? Bir gün yok olursam, bilin ki artık yük ağır gelmiştir...
Urla Galeri Nüans’ta on İzmirli’nin sergisi
2010 Eylül ayında, ressam Hasan Gürsoy, ünlü sanatçı, Cuma Ocaklı Sergisi ile açılış yaparak, Urla’da ‘Galeri Nüans’ isimli, bir resim galerisini, sanat hayatına kazandırmıştı. Bugüne kadar, çeşitli sergi ve etkinlikler düzenlenen, Galeri Nüans’ta, bu kez on İzmirli sanatçı konuk ediliyor. Urla Zafer Cad. No: 81 adresindeki, sergi salondaki sergi, 25 Mart 2011 tarihine kadar açık kalacak. Sergiye katılan sanatçılara gelince; Christa Ernst, E.Suna Eren, Erden Özgen, Halil Bayık, Naci Doğan, Nevsal Bayık, Nurdan Kasalı, Raif Yazıcı, Şenay Buluğ Kurtyener ve Dr. Tayfur Yağcı...
Paylaş