Paylaş
Filiz Hanım, “Çok mutluyuz. Festivalin bütün konserlerinin biletleri 2–3 günde bitti” diyordu.
Gerçekten de salon hınca hınç doluydu. Ayakta kalanlar bile vardı. Yıllardır İzmir Avrupa Caz Festivali konserlerine giderim, hiç bu yılki kadar dolu görmemiştim. En güzel tarafı ise koltukları gençlerin doldurmasıydı. 10 üniversitesi, 100 binden fazla üniversite öğrencisiyle artık gerçek bir üniversite kenti olan İzmir’de, gençler ayaklarına gelen fırsatı kaçırmamıştı. Kelimenin tam anlamıyla işin profesörü Romanyalı müzisyenlerin piyano, pan flüt ve saksafonla yaptıkları nefis müziği dinlemişlerdi. Konser sonunda salon alkıştan yıkılmış, Romanya’da profesör olarak müzik eğitimi veren müzisyenler gözleri ışıl ışıl sahneden ayrılmışlardı.
Yaşama anlam katan bu güzel konserin ardından ertesi gün Ankara’dan gelen haber ise bir kez daha insan olduğumuzdan bizi utandırdı. Başka hiç bir canlının birbirine yapmadığını insanım diye ortalıkta dolaşanlar akılları sıra insanlık adına haince yapmıştı.
FRANSIZLAR, İSPANYOLLAR ÖRNEK OLSUN
Peki, bu olaylar başımıza geldikçe ne yapmalı. Bunun en güzel cevabını bir kaç ay önce Paris’teki terör saldırılarında Fransızlar verdi. “Teröristlerin istediği bizi korkutup evlerimize sokmak. Onlara inat eğleneceğiz, dans edeceğiz” diyerek sokaklara dökülmüş, meydanlardaki konserlere katılmışlardı.
Türkiye’de teröristlerin yaymak istedikleri dehşete ve panik havasına inat bizim de aynı şeyi yapmamız lazım. Yüreğimizin bir yanı Ankara’da yaşamını kaybedenlerle sızlasa da onlar için teröristlere inat konserlere gidip, günlük yaşamımıza hiçbir şey olmamış gibi devam etmemiz lazım.
Ancak terörün korkutamadığı toplumlar insanlık düşmanı kişi ve örgütleri tükürükleriyle boğabilir. Geçmişte İspanyollar kitleler halinde meydanlara dökülüp teröristlere meydan okudu ve bunu başardı. Fransızlar başarmaya çalışıyor. Biz niye yapmayalım.
Paylaş