Paylaş
İnsanlar birbirlerine saygılıdır.
İstanbul gibi yüksek sesle bağırıp çağırma, trafikte, sokaklarda kavga nadiren görülür.
Kadınların da kendilerini en rahat hissettikleri kentlerin başında gelir İzmir.
Nitekim Birleşmiş Milletler tarafından ‘Dünya Kadın Dostu Kentler’ arasında gösterilmektedir.
Ama son yıllarda hızla artan göç dalgası nüfusun yapısını da değişiyor.
Birkaç yıl öncesine kadar aklımıza bile gelmeyecek olaylara şahit oluyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Alsancak Gül Sokak civarında yürürken İzmir’de pek alışık olmadığım sesler duydum.
Genç bir adam yanındaki genç kıza bağırıp çağırıyor, itip kakıyordu.
Böyle olaylara alışık olmayan semt sakinleri, kafelerde oturanlar donup kalmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Uzaktaydım göremedim ama erkek genç kıza vurmuş olmalı ki birden, “Vurma kıza. Kim oluyorsun da vuruyorsun” diyen bir kadın haykırışı sokağı inletti.
Sonra onu çevredeki diğer insanların tepkileri izledi.
Bir anda çoğu kadın kalabalık bir grup olay yerinde toplanıp genç kızı korumaya aldı.
Utanmadan yanındaki kadını dövmeye çalışan erkek bozuntusu ise kadınların sert tepkisini görünce kaçıp meydan sopası yemekten ucuz kurtuldu.
CİNAYETTE İZMİR İKİNCİ
Geçen hafta, ‘Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ olan 25 Kasım’da pek çok rapor yayımlandı.
İzmir’in son 10 yılda kadın cinayetlerinde İstanbul’dan sonra ikinci sırada gelmesi dikkat çekiciydi.
Buca, Konak ve Karabağlar çoğu kocaları tarafından öldürülen en fazla kadın cinayeti işlenen semtler.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi ise kadına şiddetin son bir yılda yüzde 30 arttığını söylüyor.
Kadına şiddetle ilgili bir başka dikkat çekici rapor ise Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) geldi.
Buna göre küresel salgın döneminde evlere kapanma ve evlerde geçen süre arttıkça kadına yönelik evi içi şiddet de artmış.
Örneğin Hırvatistan’da resmi kayıtlara geçen tecavüz ve ev içi şiddet olayları 2020’nin ilk 5 ayında 2019’a göre yüzde 228 yükselmiş.
Nijerya’da ise eve kapanmalara bağlı olarak cinsel şiddet olaylarında yüzde 138 artış olmuş.
MİLLİ GELİRİ DÜŞÜRÜYOR
IMF araştırmasının bir başka çarpıcı yanı ise kadına şiddetin ülke ekonomileri üzerindeki olumsuz etkileri.
Hesaplamalara göre kadına şiddet milli gelirde yüzde 1-2 kayba neden oluyor.
Evinde şiddet gören kadının işyerinde verimli olamaması milli gelirdeki kaybın en önemli nedeni.
Ayrıca kadının iş gücüne katılımına, mesleki kariyer ve eğitimine de engel olarak milli gelirde kayıpların büyümesine neden oluyor.
Görüldüğü gibi kadına şiddetin toplumda açtığı sosyal yaraların yanı sıra neden olduğu ekonomik yaralar da çok derin.
Türkiye’nin 800 milyar dolarlık milli gelirinin yüzde 1-2’si 8-16 milyar dolar eder.
Her yıl bu kadar büyük kaynak kadına şiddet yerine ekonomiye girse çok sayıda okul, hastane yapılır, fabrikalar kurulur.
Eğitimsizlik ve işsizliğin neden olduğu aile içi şiddete bile çare olur.
Paylaş