Paylaş
Kentsel dönüşümde ilk adım birkaç yıl önce Limontepe’de atılmıştı. Bir süre önce de modern mahallelere dönüştürülecek Gültepe’nin yeni imar planları onaylandı. Geçen hafta ise Bornova Belediyesi kentsel yenileme planını açıkladı.
Güzel olan, işlerin artık laftan çıkıp uygulama aşamasına geçmiş olması. Örneğin, Gültepe’nin imar planları yıllardır sürüncemedeydi. Şimdi son itirazlar için askıda. Eylül son haftada süre bitecek ve itirazlar iki ayda sonuçlandırılacak. Ardından 6 ay içinde, en geç gelecek yılın temmuzuna kadar imar planlarının son halini alması hedefleniyor.
GÜLTEPE YOLA ÇIKTI
Daha sonra Konak Belediyesi, şimdiki arsalarına karşılık yeni imar adalarından hisse verilecek arazi sahipleri ile yeni konut projeleri üzerinden anlaşma yapacak. Başkan Abdül Batur, projeleri belediye olarak kendilerinin yapacaklarını, evi yıkılacak vatandaşlara yeni konutları bitene kadar tutacakları evin kirasını vereceklerini söylüyor. Parklar, spor alanları ve sosyal donatılarıyla modern kentin bütün özelliklerini taşıyacak yeni imar adaları sırayla inşa edilecek. Gültepe’deki yenilenmenin en az 10 yıl sürmesi bekleniyor.
Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ da Çamdibi ve Altındağ’da birçok sokağa ambulans ve itfaiyenin giremediğini söyleyerek, “Bir kişinin direnciyle çok sayıda vatandaşın mağdur olmasına izin vermeyelim” diyerek, başlayacakları kentsel yenileme için vatandaştan destek isteyerek yeni planlar için yola çıktı.
TEMELİ GECEKONDU
İzmir’de gecekondulaşmanın hikayesi 50 yıl öncesine dayanıyor. Sanayinin gelişmeye başladığı 60 ve 70’li yıllarda yeni iş gücüne ihtiyaç duyulmasıyla, Anadolu’dan İzmir ve İstanbul gibi büyük şehirlere işçi göçü dalgası başlatmıştı. Bu büyük göç dalgaları konut sıkıntısına yol açtı. Siyasi ortamın da el vermesiyle Hazine arazileri işgal edilerek kaçak yapılaşma başladı. Bayraklı ve Gültepe başta olmak İzmir’in çevresinde gecekondu mahalleleri oluştu.
Ancak, o günlerde gecekondu olarak yapılan bu yapılar daha sonra 4-5 katlı derme çatma apartmanlara dönüştü. Bu durum deprem riski en yüksek bölgelerden biri olan İzmir’de büyük bir can güvenliği endişesi yaratıyor. Bunun yanında plansız kötü yapılaşma nedeniyle yeşilden, sosyal donatılardan yoksun iç içe evlerde daracık sokaklardaki hayat halkın yaşam kalitesini düşürüyor.
YÜZDE 65’İ RİSKLİ
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre, İzmir’deki 2.5 milyon yapı stoğunun yüzde 65’i riskli. Jeologlar en az 6.5 büyüklüğünde bir depremin İzmir’i vurma olasılığının yüksek olduğunu söylüyor.
Depremden korunmanın birinci şartının sağlam binalar olduğunu deprem ülkesi Japonya başta olmak üzere birçok yerde görüyoruz. Büyük bir felaket yaşanmadan ihtiyaç duyulan yerlerde İzmir’in hızla yenilenmesi şart. O nedenle müteahhit yaklaşımıyla değil, toplumu korumak amacıyla belediyelerin kenti yenileme projelerine başlamaları çok önemli.
Paylaş