Paylaş
Dünyada ilk basın bülteni 1906’da yazılmış. Basın bülteninin yaratıcısı ve modern halkla ilişkilerin kurucusu olarak kabul edilen Ivy Lee, hazırladığı bülteni gazetelere göndererek yeni bir çığır açmış. Yakın zamana kadar özünde fazla bir değişim göstermeyen basın bülteni de medyadaki teknolojik gelişmelere paralel evrim geçiriyor.
90’lı yıllardan itibaren e-mailin posta ve faksın yerini alması son yıllarda ise akıllı telefonlarla sosyal medyanın patlaması basın bültenlerini de değişime zorluyor. Artık web sitelerinde yayımlanabilecek şekilde videolu basın bültenleri olmazsa olmaz hale geldi. Ama daha da önemlisi artık Twitter, Facebook gibi sosyal medya araçlarında yer alabilecek şekilde kısa, öz ve farklı, günün koşullarına uygun haber bültenleri hazırlanıyor.
Başkan Obama seçimi kazandığında eşine sarıldığı fotoğrafıyla birlikte gönderdiği Twit kısa sürede tam 20 milyon kişi tarafından paylaşılarak tarihi bir rekor kırdı. Tek bu olay bile iletişimdeki devrimin boyutlarını çok çarpıcı şekilde anlatmaya yeter.
İşte, iletişim ve tanıtım sektörleri tarihin en hızlı değişimlerinden birini yaşarken bu alanda dünyanın en büyük örgütü Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği’nin başına (IPRA) İzmir’den bir isim geliyor. Bornova Anadolu Lisesi mezunu Zehra Güngör, 2014’te IPRA’nın başkanlık görevini üstlenecek. Dünyanın en büyük halkla ilişkiler şirketlerinin üye olduğu ve işleri tanıtım olan bir kurumun başkanının Türkiye’den ve İzmir’den olmasının önemini anlatmaya gerek yok. Zaten Rahmi Koç da bu haberi duyunca Güngör’e hemen bir tebrik mektubu göndermiş. Bu hareket bile iş dünyasının konuya verdiği önemin güzel bir göstergesi.
Saçları iki yanından örülü İzmir Koleji yıllarından beri tanıdığım Zehra Güngör, IPRA’nın kuruluş tarihi 1955’ten bu yana Türkiye’den seçilen üçüncü başkan olacak. İlk Türk başkan Betül Mardin’di. Sekiz yıl sonra seçilen ikinci Türk başkan da bir başka İzmirli Ceyda Aydede’ydi. Genellikle Amerikalılar ve İngilizler arasında el değiştiren IPRA Başkanlığı’nın Fransa ve Almanya dahil birçok Avrupa ülkesini geçerek üçüncü kez Türkiye’ye gelmesi ve başkanlardan ikisinin İzmirli olması ise ayrı bir başarı hikayesi.
İletişim devriminin en sıcak döneminde çok zor bir görev üstlenecek Güngör’e şimdiden başarılar...
Üniversiteler kenti olabilmek için
İzmir’de dokuz üniversite var. Sekiz bin civarında öğretim üyesi ve 160 binden fazla öğrenciyle birlikte yaklaşık 170 bin üniversiteliden söz edebiliriz. Yeni kurulan üniversitelere alınan öğrenci ve öğretim üyeleriyle birlikte bu rakam önümüzdeki yıllarda çok daha yukarılara çıkacak.
Peki, İzmir bir üniversite kenti mi? İşte o an zihinlerde soru işaretleri uçuşmaya başlıyor. Ankara, Eskişehir hele hele İngiltere’de Cambridge, ABD’de Boston gibi üniversitelerle özdeşleşmiş kentlerle karşılaştıracak olursak İzmir böyle bir kimliğin henüz çok uzağında. Ama bir başka gerçek daha var. İzmir coğrafi yapısı, kültürel renkliliği ve zenginliği, rahat yaşam tarzıyla üniversite kenti olmayı en fazla hak eden şehir.
İzmir’in gerçek bir üniversiteli kenti kimliğine kavuşabilmesi için öncelikle gençlerin gariban öğrenci evlerindeki barınma koşullarından kurtarılması gerek. Bunun için de son zamanlarda sayıları artmaya başlasa bile yurtlar başta olmak üzere çağdaş konaklama merkezlerinin sayıları hemen artırılmalı. Aynı şekilde eğlence yerleri ile sosyal, kültürel, sportif yaşamıyla İzmir’i öğrenciler için çekim merkezi yapacak kentsel plan ve projeler hızla geliştirilmek zorunda. Hızla geliştirilmeli, çünkü ardı ardına açılan üniversitelere alınan öğrenci sayısı her yıl katlanarak artacağı için kısa bir süre sonra mevcut altyapılar yetersiz kalıp ciddi tıkanıklıklar başlayabilir.
Bu konuda üniversite yönetimlerinden yerel yönetimlere, şehir plancılarından ilgili öğrenci kuruluşları veya kanaat önderlerinden oluşan sivil toplum kuruluşlarına kadar her kesime büyük görevler düşüyor. İzmir ayağına gelen fırsatı kaçırmayıp kısa sürede gerçek bir üniversite kenti olmak zorunda.
Paylaş