Paylaş
Samanyolu’nda 300 milyar yıldız var. Bu yıldızlardan biri de Güneş. Güneşin etrafında dönen bir gezegen olan dünyamız ise 3.8 milyar yaşında.
Stephen Hawking, dünyada yaşayan 8 milyar insandan biriydi. Ama onun her akşam gökyüzünde dolaşan yıldızlara şaşkınlıkla ve hayranlıkla bakan milyarlarca insandan önemli bir farkı vardı. O, büyük patlamadan kara deliklere, evrenin oluşumuna neden olan yüzlerce yıldır cevabı aranan sorulara açıklık getirebilmiş bir bilim insanı, bir dahiydi.
EVREN FOKURDAYAN TENCERE GİBİ
Geçen hafta yaşama veda eden çağın en büyük bilim insanı Stephen Hawking, ‘Büyük Tasarım’ adlı kitabında evren için bakın ne diyor:
“Evrenin kendiliğinden kuantum yaratılışı, kaynamakta olan suyun yüzeyinde oluşan kabarcıklara benzetilebilir. Pek çok küçük kabarcık oluşur ve kaybolur. Bunlar, genişleyen ve çöken mini evrenleri temsil eder. Olası alternatif evrenlerdir, ama akıllı yaşam bir yana, galaksileri ve yıldızları yaratamaya yetecek kadar varlıklarını sürdüremez...
Erken evren dönemindeki düzensizlik bizim şansızımızdır. Çünkü, bazı bölgeler diğerlerine göre daha yoğun olduğunda, fazladan yoğunluğun çekimsel gücü, çevresine göre genişlemeyi yavaşlatacaktır. Kütle çekim kuvveti yavaşça maddeyi bir araya getirecek sonunda galaksileri ve yıldızları oluşturmak üzere çökecek, bu da gezegenlerin ve onların en azından birinde insanların var olmasına olanak tanıyacaktır.
Önümüzde olası evrenlerden oluşan uçsuz bucaksız bir manzara var. Yine de içinde bizimki gibi yaşam olan evrenler çok nadir. Biz yaşamın olası olduğu bir evrende yaşıyoruz, ama evren azıcık faklı olsaydı, bizim gibi canlılar olmazdı. Böyle ince bir ayar. Eğer dünyanın dış merkezliği bire yakın olsaydı, güneşe yakın noktaya ulaştığında okyanuslar kaynar, en uzak noktada ise donardı. Yörüngesel dış merkezi sıfıra yakın bir gezegende yaşadığımız için şanslıyız.”
MİLETLİ THALES
Stephen Hawking kitabında, “Çevremizdeki karmaşık olayların basit ilkelere indirgenebileceği ve bunların efsanelere, dini yorumlara gerek kalmadan açıklanabileceği düşüncesi ilk kez Thales tarafından ileri sürülmüştür. M.Ö. 585 yılında gerçekleşen güneş tutulmasını öngörme şerefi Thales’e aittir. Evi entellektüel merkezlerden biriydi. Yarattığı etki sonunda Anadolu’dan taşıp batıya, İtalya’ya kadar ulaşmıştır. Bu, bugünler için büyük bir başlangıçtı” der.
Hawking’in sözünü ettiği Thales, hepimizin yakından bildiği Didim’in yanı başındaki, Ege’nin ünlü antik kenti Milet’te yaşamıştı. Bilimde büyük başlangıcın Ege’de olması, bu bölgede yaşama şansını yakalamış bizler için bütün dünyaya anlatmamız gereken büyük bir gurur.
Paylaş