Paylaş
Birleşmiş Milletler’in son İklim Raporu’nu değerlendiren Prof. Dr. Kurnaz, “Batı Antartika’nın artık ne zaman eriyeceğini tahmin edemeyebiliriz” cümlesine dikkat çekiyor.
Eğer buzlar erken erir ve deniz seviyesi mesela 2 metre yükselirse, sular kıyıdan 200 metre, 3 metre yükselirse 300 metre, belki daha fazla içeri girebilecek.
KIYI SEMTLER TEHLİKEDE
Bu durumda Güzelyalı’dan Alsancak’a, Karşıyaka’ya Körfez’i çevreleyen kıyı semtlerle Foça, Çeşme, Kuşadası, Karaburun gibi yazlık ilçeler tehlike altında demek.
Bu andan itibaren evlerin, dükkânların, yolların, parkların deniz sularının altında kalacağı senaryolara hazırlıklı olmak gerek.
Aylardır devasa boyutlarda sel ve yangın felaketleri yaşıyoruz.
Kastamonu’nun Bozkurt ilçesindeki görüntülere filmlerde bile zor rastlanır.
Bunları yaşadıktan sonra denizlerin kabarıp şehirleri sular altında bırakmasına hiç şaşmayacağız.
EV ALACAKLAR DİKKAT
Zaten Prof. Dr. Levent Kurnaz da ev alacak kişilerin deniz kenarlarını tercih etmemeleri, belediyelerin metro çıkışlarının ağzını denize değil, karaya vermeleri gerekeceğini söylüyor.
Denize kıyısı olan yerlerin evlerin önüne duvar yapmak zorunda kalacağını, tarım alanlarının önemli bir kısmının zarar göreceğine işaret ediyor.
Aslında dünyada bunun örnekleri var.
Hollanda’ya gittiğiniz zaman kıyılarda boydan boya yüksek duvarlar görürsünüz.
Deniz seviyesinin altında kalan kara bölümünü baskınlardan korumak için yapılmıştır bu duvarlar.
Dünyanın en büyük 22 metre yüksekliğinde deniz, 3 metre yüksekliğinde kapakların otomatik kapandığı fırtına bariyeri de buradadır.
Yeni iklim koşullarında Hollanda’nın deneyimlerinden yararlanılabilir.
Bundan sonra İzmir gibi kıyı kentlerinin küresel ısınma senaryolarına göre planlanması gerekiyor.
Büyükşehir Belediyesi’nin iklim krizine duyarlı olması İzmir için önemli bir avantaj.
Hızla yükselebilecek sulara karşı şehri korumak için yapılması gerekenlerin şimdiden planlanması, gelecekteki maddi ve manevi kayıplar için büyük bir set olur.
Küllerden doğmak lazım
TARIM iklim değişiklerine, turizm uluslararası siyasi gelişmelere bağlı sektörlerdir.
90’lı yılların başında 1. Körfez Savaşı başladığında Türk turizminin yediği darbe hala unutulamaz.
Daha sonra Rusya krizi, geçen yıl da küresel salgınla turizm yine zor günler yaşadı.
Bu yıl ise turizmde umut veren gelişmelere orman yangınlarının ateşi düştü.
Marmaris, Bodrum, Milas, Köyceğiz’in bağlı bulunduğu Muğla ekonomisi felaketten en büyük payı aldı.
TANITIM VE YENİ BAL ORMANLARI
Ancak yeni bal ormanları kurulması ve turizmde yeni kampanyalarla küllerden yeniden doğmak mümkün.
Çam balı üretiminde sezon ağustos ortasında başlar.
O nedenle kovan kaybı fazla olmadı.
Bu avantaj kullanılıp hızla yeni üretim sahaları kurarak dünyanın en büyük çam balı üreticisi Muğla’nın markası korunabilir.
Paylaş