Paylaş
Biraz şehrin dışına çıkıp doğaya uzananlar badem ağaçlarının pembe beyaz çiçekleriyle gelinler gibi süslendiklerini görecekler. Sadece badem değil, papatyalar, topraktan başını çıkararak tarlaları yeşile boyayan buğday, mısır, analarının peşinden koşan kuzular, oğlaklar, deneme uçuşlarına başlayan arı ve bilumum börtü, böcekleriyle doğa bütün canlılarıyla uyanmaya başladı.
Sonbahar ne kadar kasvet ve hüzün getirirse bahar da o kadar sevinç ve umut getirir. Şu günler de genciyle, yaşlısıyla, işçisiyle, işvereniyle, siyasetçisiyle, sporcusuyla herhalde en büyük ihtiyacımız umut. Savaştan, terörden, kavgadan uzak, yarın endişesi olmayan barış, huzur dolu günler hayal ediyoruz hepimiz.
Aslında hem kara kıştan, hem de kavga ve çekişmelerden hepimiz çok yorgun düştük. Bugünlerde her fırsatta, işyerlerinden, devlet dairelerinden, siyasetin çıkmaz koridorlarından kaçıp doğanın kucağına kendimizi atarak yenilenmemiz gerek. Baharın vereceği enerjiyle kendimize gelince dünyaya çok daha umutlu bakıp sandık başına bile çok başka bir ruh haliyle gidebiliriz.
Küresel ısınma nedeniyle baharlar artık çok kısa sürüyor. Önümüzdeki bir ay her fırsatta doğayla buluşma fırsatlarını kaçırmayın derim.
Şimdi festival zamanı
Doğanın uyanmasıyla birlikte şenlikler de başlıyor. Egenin zengin ot çeşitleri bu şenliklere ev sahipliği yapıyor. Bu yılın ilk şenliği Seferihisar’ın Orhanlı Köyünde geçtiğimiz hata sonu Şevketi Bostan Şenliği’yle başladı. Egelilerin çok sevdiği şevketi bostanın tamamen organik yöntemlerle yetiştirildiği Orhanlı’da düzenlenen şenlikle Ege otlarının festival mevsimi de açılmış oldu .
Mart ayında artık uluslararası bir marka haline gelen Alaçatı Ot Festivali’nin bu yıl yapacağı sürprizler merakla bekleniyor. Geçen yıl Türkiye’nin dört bir yanından ziyaretçi akınına uğrayan Alaçatı’da festival rezervasyonları çoktan başladı. Ama geçen yıl trafik nedeniyle ziyaretçilerin saatlerce otomobillerinin içinde sıkışıp kaldıklarını unutmamak gerek. Umarım yerel yöneticiler aynı sıkıntıları bu yıl için gerekli önlemleri almışlardır.
Bu yıl festivallerin biri bitip, biri başlayacak. Urla Mart dokuzu ot festivali ve Mayıs ayında yapılacak Enginar festivali de dört gözle bekleniyor. Herhalde o zamana kadar Urla’nın ünlü Sanat Sokağı da yenilenme çalışmaları tamamlanıp yürünecek hale gelmiş olur.
Ve tabi ki geçen hafta perdelerini açan İzmir Avrupa Caz Festivali . Dünyaca ünlü müzisyenlerin festivale katılmaları lüks yolcu gemilerinin rotalarını İzmir’den İspanya ve Dalmaçya limanlarına çevirdikleri şu günlerde bizler için ayrı önem taşıyor.
Sadece bir kaçından söz edebildiğim bu şenlik ve festivallerin, 8 bin yıllık tarihleri boyunca umutlarını yitirmeden defalarca küllerinden doğmayı başaran İzmirliler için yeni bir başlangıç olacağından kimsenin şüphesi olmasın.
Paylaş