Paylaş
Benzer durum şehirler, mahalleler, köyler, çarşılar, binalar için de geçerli. Geçen hafta Urla’da gelecek kuşaklara belge olacak çok güzel bir çalışma gördüm. Urla’nın tarihi çarşısı Arasta ve Malgaca’nın canlı tarihiydi bu kitap. Çalışma öyle beğenilmiş ki, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Tarihe Saygı ve Yerel Koruma Ödülü’ne layık görülmüş. Ayrıca, Urla Belediyesi’nin katkılarıyla kitap olarak basılmış.
Dokuz yıl önce İstanbul’dan gelip Urla’ya yerleşen Selçuk Kayan ile bütün yaşamı Urla’da geçen matematik öğretmeni Serap Tekeli Özden gerçekleştirmiş bu projeyi. Her iki sanatçı, Arasta ve Malgaca esnafını hem fotoğraflamış hem de ayrı ayrı hikayelerini kaleme almış. Böylece 100 yıldan fazla geçmişi olan çarşıdaki değişimi birinci ağızdan yakalayabilmişler.
CELAL BAYAR VE DEMİREL GELMİŞ
Örneğin, 56 yıllık ömrünün 45 yılını Arasta’da geçiren züccaciyeci Selim Muratçal bakın nasıl özetliyor değişimi:
“Tam bir köy bakkalıydık. Bakliyat, yağ, gaz, arpa, buğday, kuş darısı açık olarak satılırdı. Tartılan mallar kese kağıdı ya da köylülerin heybelerine, bez keselere konurdu. Poşet değil file kullanılan yıllardı. 1980’lerde bakkaliye işi azaldı, züccaciye ürünleri çoğaldı. Geçmiş yıllarda tüm köylü burada buluşurdu. Çünkü, bisiklet tamircisi, semerci, nalbant her aranan bulunurdu.”
Urla’nın en eski esnafından 1947 yılından beri aynı yerde ayakkabı satan Akif Karakaşlı’nı dükkanını ziyareten edenler arasında ise Celal Bayar, Süleyman Demirel, Ali Naili Erdem gibi ünlü siyasetçiler varmış. Karakaşlı, “Eskiden söz senetti, şimdi imzalı senedin bile anlamı yok” diyerek geçen yarım asırda iş yaşamındaki değişimi tek cümleyle özetlemiş.
RUMLARDAN KEFEN ALMAMAK İÇİN
1900’lü yılların başında Urla’da ticari hayatta Rumlar ve Yahudiler ağırlıktaymış. Urla’nın ilk Türk ve Müslüman manifaturacısı Tire Manifatura’nın hikayesi o nedenle ilginç. Dedelerinin işini sürdüren Osman Zeytin, “1900 yılında Urla Müftüsü ‘Hiç olmazsa kefenlerimizi bir Müslümandan alalım’ diyerek baba dedeyi teşvik edip manifatura işine girmesini sağlamış” diyor.
İshak Habif’in yanına çırak olarak giren babasının işi öğrendikten sonra hazır giyim yapıp sattığını anlatan Mesut Kıpkıp ise, “Arasta bir dönem siyasetin merkeziydi. Her partiden esnaf vardı. Ama kavga, küslük olmazdı” diyerek çarşının Urla siyasetindeki önemine dikkat çekiyor.
TANJU OKAN’IN BERBERİ
Yıllar önce kaybettiğimiz müzisyen Tanju Okan’ın berberi olan Mehmet Törk ise, “Lüks her yerde var. Halbuki burası yereldir. Otantiktir. Arasta - Malgaca, eski ama eskimeyen mekanlar” diyerek korunması gereken bir değeri vurguluyor.
Küçük manifatura dükkanını ziyaret eden Deniz Baykal’a poşu takan Mehmet Ünsalan da, “Arife günleri sabaha kadar Arasta açık olurdu” diyerek geçmişe özlem duyarken, ucuz saatler nedeniyle artık mesleğini kaybetmek üzere olan saat tamircisi Mehmet Erol, dedeleri çiğ kahveyi dibekte döverken, şimdi kavrulmuş kahveyi çekip taze taze satan kahveci Tahmis Ali bu kitabın renkleri arasında yer alan çok sayıda esnaftan bazıları.
Ama geçmişe özlem duyanlar gelecekten de umutlu. Hayatının 50 yılı Malgaca’da geçen eski manav şimdi kahve işletmecisi Müjdat Büber, “Son birkaç yıldır pazar günleri bile gelen giden çok oluyor. Gelecek günlerin daha güzel olacağına inanıyorum. Arasta’nın ve Malgaca’nın mevcut dokusunun korunarak yenilenmesi gerekiyor” diyor.
Keşke İzmir’de her semtin, her mahallenin yıllanmış isimleriyle böyle sohbetler yapılıp, kentin sözlü tarihi yazılsa.
Paylaş