Paylaş
Gazetecilik mesleğinde objektif olma gereği böyle davranılması gerektiğini düşündüm. Nitekim çeşitli yayın gruplarında politikaya resmen girmek isteyen gazetecilerin yöneticilik görevlerinden ayrılmaları gerektiğini belirten kurallar vardır.
Aslında 12 Eylül sonrası, 80’li yıllarda Türkiye’de nasıl bir rüzgar estirildiyse, toplumun eğitimli, entellektüel düzeyi yüksek kesimlerinin büyük bir bölümünde politikaya karşı soğukluk oldu. Hatta siyasete girenler, yapacak işi gücü olmayan ya da bir menfaat peşinde koşanlar olarak görüldü. Serbest piyasa ekonomisinin hızla yayıldığı, önceliğin siyasetten ekonomiye geçtiği o dönemde, insanların iş hayatında yıldızlarının parlamaları, siyasette parlamalarından daha önemli hale geldi.
Çiğ köfteli meclisler
Ama siyaset küçümsendikçe, bir zamanlar milletvekili denince herkesin ayağa kalktığı, temsil ettikleri kentlerin en saygın kişilerinden oluşan meclislerin kimliği değişmeye başladı. Tavanlarına çiğ köfteler atılan Meclisler bile gördü bu ülke. Kavga, dövüş, küfür zaten olağan bir hale geldi.
Sonunda siyaseti ve siyasetçileri beğenmeyenler, küçümsedikleri insanlar tarafından yönetilmeye başladıklarını fark etti. Ama artık atı alan Üsküdar’ı geçmişti.
Siyasi Partiler Kanunu ile yaratılan liderler sultası “Bu adamlar beni yöneteceğine ben de siyasete girerim” diyerek gerçekten siyaset yapmak isteyenlerin önünü kesti. Gerçekten ülkesini, yaşadığı toplumu sevenlerin siyaset basamaklarında yükselmesi bir yana, bir partiye üye olması bile güçleşti. Liderin etrafındaki parti içi klikler hemen harekete geçip, kendileri için rakip gördükleri aklı başında yeni üyeleri canlarından bezdirdi. Sonunda çoğu “Lanet olsun politikaya” deyip kaçıp gitti.
Nitelikli siyasetçiler
Gelelim bugüne. Öncelikle yerel seçimler için İzmir’de başvuruda bulunan aday, adaylarının hepsini kutlarım. Mutlaka onların da aralarında “...Parti ...ilçesi aday adayı” diye kartvizit bastırıp, aday olamasa bile bunu uzun yıllar kimlik olarak kullanacaklar olacaktır. Ama ben genel olarak bu seçimlerde, bu kente verebilecekleri çok şeyler olduğunu düşünenlerin aday olduğuna inanıyorum. Aday adayları arasında işi gücü çok iyi, mesleki kariyerinin tepe noktasında, normal şartlar altında siyasete ayıracak vakitleri olmadığını düşündüğüm insanlar bile bulunuyor.
Yerel seçimler için gördüğüm bu ilgi, genel seçimler için bana daha fazla umut veriyor. Siyaseti, siyasetçiyi küçümsemeyen, bu işe gerçekten yaşadıkları topluma bir şeyler katabilmek için işçisinden çiftçisine, esnafından işadamına, mühendisinden akademisyenine toplumun her kesiminden nitelikli insanların girdiği meclisler, Türkiye’nin parçalı bulutlu ufkunu mutlaka değiştirecektir.
Paylaş