Paylaş
Araştırma 2-5 Eylül tarihleri arasında Türkiye’yi temsil eden 28 ilde toplam 2540 kişi ile görüşülerek tamamlanmış. İlk dikkatimi çeken sonuç AK Parti seçmeninin memleketin gidişatı konusunda artık muhalif seçmene benzemeye başlaması. İkinci dikkatimi çeken veri medya karşıtı kampanyaya kamuoyundan gelen ciddi itiraz. Son olarak, HDP tabanı Demirtaş’a açık bir çek vermiş durumda. Detaylar...
AK Parti seçmeni muhalefete benziyor!
Eskiden AK Parti seçmenini ülkenin genel gidişatına verdiği tepkilerden çıkarmak mümkündü. Ekseriyeti ülke iyiye gidiyor, ekonomi iyiye gidiyor, gelecekten umutluyum derdi. Bu sorulara verilen pozitif yanıtla AK Parti oy oranı arasında neredeyse bire bir örtüşme olurdu. Muhalefet seçmenleri de tam tersini düşünürdü. Ancak birkaç aydır giderek artan bir oranda AK Parti seçmeni ülkenin gidişatı konusunda muhalefetle aynı düşünüyor. Bu ay AK Parti seçmenlerinin üçte biri ülke kötüye gidiyor diyor. Yüzde 32’si ülkemizde ekonomin kötü yönetildiğini düşünüyor. Aynı şekilde yüzde 28’i yakın zamanda ekonomik bir kriz bekliyor.
AK Parti seçmenlerinin muhalefet seçmenlerine katılmasıyla birlikte ezici bir çoğunluk gidişattan şikayetçi. Bu ay ülke kötüye gidiyor diyenlerin oranı rekor seviyelerde yüksek. Aşağıdaki trend grafiğinde de göreceğiniz gibi seçmenler genel olarak ülkenin gidişatından rahatsız ama bu rahatsızlık özellikle erken seçim kararıyla had safhaya çıkmış durumda. Bu ay yapılan ölçümde seçmenlerin yüzde 65’i ülke kötüye gidiyor diyor! Bu rakam 2011’den bu yana yapılan ölçümlerde kaydedilen en yüksek oran. Özetle gidişat seçmenin gözünden bakınca berbat görünüyor.
Gidişat-oy arasındaki makas açılıyor!
Burada sorulması gereken soru şu: Madem AK Parti seçmeninin önemli bir kısmı gidişattan bu kadar şikayetçi neden AK Parti oylarında ciddi bir düşme yok? Burada verilerle cevap verebilmek için sorunun öznesini değiştirmemiz gerekiyor. Neden muhalefet partileri AK Parti tabanında gidişattan rahatsız olan seçmene inandırıcı bir seçenek sunamıyor?
Kimse artık özgür bir medyanın varlığına inanmıyor!
Hürriyet baskınının da gündeme getirdiği gibi karşımızda çok ciddi bir medyaya baskı sorunu var. "Genel olarak medyanın bugün baskı altında olduğunu düşüyor musunuz?" sorusuna seçmenlerin yarısı "Evet" demiş, "Hayır, baskı yok" diyenlerin oranı yüzde 30’da kalmış, gerisi kararsız seçmen. Burada ilginç olan şu, AK Parti seçmenlerinin beşte biri de bir baskı olduğunu düşünüyor.
"Seçime giderken muhalif medya organlarının özgürce yayın yapabileceğini düşünüyor musunuz?" sorusuna verilen cevaplar daha da ilginç. Aşağıdaki grafikte de göreceğiniz gibi AK Parti seçmenlerinin dörtte biri basının seçim döneminde özgürce yayın yapabileceğine inanmıyor. Seçmenlerin üçte biri basının özgürce yayın yapabileceğini düşünüyor.
Son olarak son bir yıl içinde medyaya baskının artıp artmadığı sorusuna seçmenlerin sadece yüzde 29’u "Hayır" diyor. Özetle seçime giderken kimse basının özgür ve tarafsız yayın yapacağına inanmıyor. Bu veriler Hürriyet baskınından önceki durumu ifade ediyor. Daha ziyade meydanlarda değil medyada geçecek bir erken seçim için bu derece baskının çok ciddi sonuçları olacaktır.
Benim bu ayki verilerden en çok dikkatimi çeken sonuç "HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın PKK’ya ‘koşulsuz-şartsız silah bırakma’ çağrısını onaylıyor musunuz" sorusuna verilen yanıtlar oldu. Aşağıda detaylarını izleyeceğiniz gibi seçmenlerin ezici bir çoğunluğu Demirtaş’a destek veriyor. Daha da ilginç olan ise HDP seçmenlerinin yüzde 85’i bu konuda Demirtaş’ın arkasında duruyor. Sadece yüzde 10’u bu konuda Demirtaş’a itiraz ediyor. Bir önceki ay yapılan ölçümde HDP seçmenlerinin kendilerini temsil organı olarak HDP ve Demirtaş’ı göstermesini de bu verilere eklersek ortaya yeni bir fotoğraf çıkıyor. HDP tabanı artık HDP ve Demirtaş etrafında bir temsiliyet arıyor. Bu yönelimin uzun vadede Kürt siyasi hareketi içinde çok ciddi sonuçları olacağı kesin.
Daha evvel de söylemiştim. Siyaset verilerden bağımsız bir spor değildir!
Paylaş