Yerli cins vampir niye çıkmıyor?

HOLLYWOOD kültürünün “alt ürünleri” sayesinde salaklaşan, salaklaştıkça o kültürün alt ürünlerine daha çok sarılan bir kuşak var.

Haberin Devamı

Kaçınılmaz olarak gelecekte dünyayı bunlar yönetecekler.

Cumhuriyet kurulup da parlamenter düzene geçildiğinde bir “Deli Nezareti” yani “Deli Bakanlığı” kurulmasına gerek görülmedi.
Rahmetli Mazhar Osman, Bakırköy Akıl Hastanesi’nin başına oturtuldu. “Burası senin habitatındır, bildiğini yap” dendi. Kafanın kayışını koparmış ne kadar vatandaşımız varsa ona emanet edildi.


* * *


Uzun meslek hayatında, binlerce akıl hastasıyla uğraşan Mazhar Osman delileri severdi. Onlardan zarar gelmeyeceğini bilir, onları şefkate muhtaç birer çocuk olarak görürdü.
Mazhar Osman daha çok tıbbın “debil” diye tarif ettiği, ortalama on iki yaş zekâsı ve duygusallığında olan kategoriden korkardı.
Bunların sayıca çok olduğunu bildiğinden, derslerinde “debil kategorisi”ni anlatırken “Maalesef dünyayı bunlar çekip çeviriyor” diye konuşurdu.

 

Haberin Devamı

HAYATIN HER YERİNDELER

 

Debillik bir akıl hastalığı değil “zekâ yetmezliği” olduğundan bunların anlaşılması kolay olmuyordu. Kendilerini gizlemeyi başarıyorlardı. Özellikle bürokraside kendilerine kolay yer buluyorlardı.
Biz onları “Bir işin nasıl olabileceğini değil de nasıl olamayacağını savunmalarından” teşhis edebiliyorduk.
İletişimin gelişmesi, kültürlerin birbirine karışması gösterdi ki zekâyla ilgili “debillik kategorisi” sadece doğuştan gelmiyor. Yaygın kültür, baskın kültür de insanları debil haline getirebiliyor.
Hollywood işi “vampir” film ve dizileri bu iddianın mihenk taşıdır.
Özellikle son on yılda çevrilen “vampir filmleri” ile Amerika’dan başlayıp cümle dünya ahalisinin beğenisine sunulan “vampir dizilerine” duyulan bitmek bilmeyen ilgi, bilimsel bir araştırmaya ihtiyaç duymadan, bu söylediklerimi doğrular.
Film ve dizilerin konuları, birbirinin tekrarı, karakterlerin özellikleri ise hep aynı, hiç değişmiyor. “Vampir” olarak sunulan kişiler her daim genç, güzel, çekici oluyorlar. Bizden farklı olarak ihtiyaç halinde sivrilen ve dışarıya çıkan dört adet köpek dişleri var.
Kul kısmından birini kıstırdıklarında dişlerini boynuna geçirip delik açıyorlar, o deliklerden kadersiz şahsın kanını somuruyorlar.
Vampir böylece beslenirken, boynu kırtılan kişi, eğer ölmez de sağ kalırsa, insanlıktan çıkıp vampirliğe geçiyor. Geriye kalan hayatını “vampir kadrosunda” yaşıyor.


* * *

Haberin Devamı


Vampirler, sivriltilmiş bir kazık göğüslerine saplanmadıkça asla ölmüyorlar. “Vampir kültürüne” merak salanların ortak özelliği ise kendilerine sunulan her şeye inanmaları oluyor.
Senaryodaki zırvalıkları asla sorgulamıyorlar.
Misal, vampir niye gün ışığına dayanamaz. Elli koruma faktörlü güneş yağı bile niye işlerine yaramaz. Niye sarmısak kokusundan kaçarlar. Yahut bir vampir niye rahat bir yatakta uyumaz da tabut veya benzeri tahta kutuda yatar?

 

ÇARE TAŞKÖPRÜ SARMISAĞI

 

Bizim cumhuriyet emanetçiliğinden vampir hayranlığına yatay geçiş yapan gençlerimizin hiç sorgulamadığı şeylerden biri de bizden niye vampir çıkmadığıdır.
Kültürüyse, Amerika’dakine taş çıkaracak kadar mevcut. Sinemadaki bilet satışları ile dizilerin reytingi, kitle tabanın büyüklüğünü de gösteriyor.
Ancak vampirimiz yok.
Tamam, büyüklerimizin aklına “vampir meslek lisesi” açmak gelmemiş olabilir lakin ben Kastamonu’nun meşhur “Taşköprü sarmısağından” şüpheleniyorum.
Ahalimizin beslenme olayında soğana ve sarmısağa abanması, misyoner olarak dışarıdan gelen vampirler için caydırıcı mı oluyor acaba?
Öbürlerinin hakkından gelen sivri kazık, bizimkilere de işleyecek mi? (Bizim ahalinin kazığa bağışıklığı vardır.)


* * *

Haberin Devamı


Hayatları boyunca yüzlerce kez kazık yiyen bir ahalinin elbet sivriltilmiş kazığa karşı bir bağışıklığı olacaktır.
Burası tamam da Hollywood marifetiyle “zihnen vampire dönüşmüş” yani “debilleşmiş” gençleri nasıl kurtaracağız, orası belli değil.
Mazhar Osman eğer sağ olsaydı bu vampir hayranlarını gösterir “Maalesef gelecekte de işleri debiller çevirecek” derdi.

Yazarın Tüm Yazıları