Paylaş
Hükümetimiz kuşbaşı ete ve kıymaya savaş mı açtı?
Ben daha sancak açılmadan askerlik şubesine koşup gönüllü yazılırım. Nasıl ki hükümetlerin kırmızı çizgisi varsa “kırmızı et” de benim kırmızı çizgimdir.
Kasap vitrinine tersten asılıp, bir adet karanfil ile süslenmiş bir koyun benim için dokunulmazdır.
* * *
Kıymayı 32 liranın, kuşbaşını 34 liranın üzerinde sattırmayacağız diyen hükümet adamı işareti verir vermez kendimi süpermarketlere vurdum. Gözüm et reyonlarında.
Orta halli vatandaşın uğrak yeri olan marketlerde et fiyatı 38 lira ile 54 lira arasında değişiyor. Levent’te de fiyat bu, Bağcılar’daki devasa et marketlerinde de fiyat bu.
KEMİK ALIRSAN HESAPLI
“Ben hükümetimin takdir ettiği fiyatın ötesine geçip oyunbozanlık yapmam” diyorsanız et değil, kemik alacaksınız.
Sığırın kemiğini böyle üç parmak eninde kesmişler, güzelce ambalajlamışlar. Alıp, et suyu çıkarmak için kaynatıyorsunuz. Ayrıca iliğini de tatlı kaşığı ile oyup o suya katabiliyorsunuz.
İşte onun fiyatı sekiz ile on iki lira arası.
Bir de Zorlu’nun içindeki Eataly gibi kurtarılmış gölgeler var. Sonradan para bulanlara “kendilerini Avrupalı hissetsinler” diye açılmış, lüksün gözünü çıkaran bir alışveriş noktası.
Nişantaşı ahalisinin “lüks” diye gittiği, alışverişini bitirip çıkarken de “Acaba gazeteciler bekliyor mu?” diye bakındığı bir süpermarket var. Zorlu’dakinin yanında taşra marketi gibi kalır.
Oradaki et reyonunda fiyatlar bir başka. Kilosu 94 liradan kuşbaşı et gördüm. Dolayısı ile buradan aldığın ete karşılık kilo karşılığı bedel değil resmen “başlık parası” ödemiş oluyorsun.
Şahsen iki kilo ete öyle bir para ödedikten sonra onu yiyemem, nikâhıma alırım.
Gücünü yedi düvele kabul ettiren hükümetimiz, etin üzerine 34 liralık narh koyduktan sonra burasıyla nasıl başa çıkacak, yaman merak ediyorum.
* * *
Kendimi padişahın kuş beyinli lalasının yerine koymayı göze alıp aklıma “Belki de 34 liralık narhı tavuk etine koymuşlardır” ihtimalini getiriyorum.
Hani düşman donanması Çanakkale açıklarına yığılmış, Marmara’ya ha girdi ha girecek. Padişah da divanı toplamış harita üzerinden çare arıyor.
Çocukluğunda padişaha hocalık yaptığı için “Lala” unvanıyla anılan yaşlı vezir aklına geleni söylüyor: “Hünkârım, deryayı yakarsak geçemezler”
TAVUKTA İŞE YARAYABİLİR
Padişah şimdi ne desin bu lafa?
Bezgin bir halde yaşlı vezirin yüzüne bakmış. Kendisinde emeği olduğundan kırmak da istemiyor. Öfkesini zapt edip “Yahu Lala” demiş. “Ağzından çıkan kulağın duyuyor mu? Hiç deniz tutuşur mu?”
Terslenen Lala gönlü kırık, boynu bükük cevap vermiş:
“İhtimaldir Padişahım. Belki derya tutuşa...”
Benim de ihtimaldir, diye ısrar etmem böyle bir şey. Büyüklerimizin 34 liralık narh tedbiri ile kırmızı et değilse bile tavuk eti zapt olunur.
Benim için ikinciye gelen tedbir de gazetelerin “gurme” yazarları ile televizyonların “yemek tarifçileri” imana gelse belki etin hızı kesilecek. Lakin bir tanesinin de içinde et olmayan yemek tarifi yok.
“Önce bir kilo yağsız kuşbaşı etini...” diye başladılar mı olay bitiyor zaten. İsrafın kapısı açılıyor.
Bre nabekârlar! O bir kilo kuşbaşı etle ayakkabımı pişirsem, o da tadından yenmez olur. Sen bana bulgur pilavı, makarna, tirit tarifi verip nefsimi körletsene.
* * *
Dünya durdukça gücü test edilmeyesi hükümetimiz bir avuç kasaba, celebe yenilirse ben burada ahalimizi değil “gurme yazarları” mesul tutarım. Birinciye bunlar gelir.
Sonra da kendine Gordon Ramsey süsü veren televizyon aşçılarını suçlarım.
Türküde “Arabamın tekeri fişnedendir fişneden. Seferberlik değil mi gelin kızı azdıran?” diyor ya!
Benim, fiyatı zapt olunmayan kasaplık etle mücadelemin türküsü de “Bu gurmeler değil mi kasapları azdıran” olur.
Paylaş