Paylaş
TÖVBE deyip en baştan söyleyeyim.. Arda Turan nam futbol elçimize olan sevgim dört dörtlüktür.. Avrupa Birliği’ne dahil olmuş şahsına yönelik sempatim tamdır..
Aşağıda okuyacaklarınız da Arda Turan’la uğraşmak için yazılmamıştır.. Ne bileyim, ayağa fırsat gelir de her köşe yazarı gibi kendiliğinden bir refleksle aklına “Şuna bir iki laf da ben sokayım..” fikri düşer..
Böyle bir zihniyetim de yoktur..
Yazar Arda’ya dair bir gazete haberini okurken, haberin hemen yanı başında duran bir fotoğraf görür.. Dikkatle bakınca hayatında ilk kez yerli cinsten bir futbolcunun üzerinde puro taşıdığını fark eder..
Aşırı hislenerek, hissiyatını kayda geçer..
Yazının dibacesi budur..
* * *
Lafa önce “puro nedir?” diye girip, tütün ile lahana yaprağı arasındaki farkı bilmeyen okurlarımı irşad edeyim..
Puro, Latin Amerika’nın fakir fukarası tarafından keşfedilmiş bir cıgara türü olup zenginler tarafından tüttürülür..
İki karışlık tütün yaprağını alırlar.. Bir ucunu kıvırıp, avuç içiyle ileriye doğru hareketle yuvarlarlar.. Böylece silindirik bir nesne elde edilir..
Ağızda taşınır ancak yenmez..
Ağızda taşınırken başka mânâlara çekilmesin diye bir ucundan yakılır, diğer ucundan da dumanı içe çekilir.. Başkalarından rivayettir, ciğere çekilen dumanı hayli kafa yapar..
TARİFİ İÇİNDEDİR..
PURO böylesine güçlü bir nikotin dolması olduğu halde keyif için içilmez.. Puro içmekteki maksat kendine dair “statü tarif etmek”tir.. Hal böyle olunca da puro mecburen başkaları için içilir..
Sıradan bir puronun tanesi bile kırk elli liradır..
Küba’dan ithal Cohiba gibi biraz marka puroya meyledersen tanesine elli dolar ödersin.. Bulunduğun ortamlarda senin gibi başka zenginler de varsa yüreklerine korku salarsın..
Ağzına heybetli bir puro tıkıştırıp, etrafındakilere “Clark çekerek” bakan bir kişi o insanlara “Umarım benim bol paralı biri olduğumu anlamışsınızdır..” mesajı verir..
Arda Turan gibi sağlığına dikkat eden, yediğini içtiğini bilen milli takım düzeyindeki bir futbolcumuzun puro taşımasındaki maksat, ciğerlerini nikotinle şenlendirmek değildir..
Yahut kendisi için tehlikeli saydığı bir kişiyle karşılaştığında “elimin altında uzun ve iki ucu sivri bir şey bulunsun..” diye de düşünmemiştir..
Puro taşımaktaki maksat, bulunduğu ortamlardaki dişiler için kendisiyle rekabete girme ihtimali bulunan diğer erkeklere göz dağı vermektir..
Puro üzerinden erkek rakiplerine göz dağı verirken, karşı cinsten olanlara da “statünü..” tarif etmiş olursun..
Flörtleşme ihtimalinin bulunduğu kızlar bu mesajı hemen alırlar, etraflarında eşelendiğinde sana zorluk çıkarmazlar..
* * *
Kocası devletten ilk kez büyük ihale alan müteahhit karısı nasıl ki ilk iş olarak kuaföre koşup saçını saman sarısına boyarsa, eline para geçen bir futbolcu da gider lüks araba alır..
Markası ne olursa olsun, ultra lüks araba ile atacağın hava sınırlıdır.. Bir mekânın önünde arabanı valeye teslim ettiğin anda avantajın gider..
Temsil Bebek’e uğradın ve Luca’ya gireceğin tuttu..
Mekânın kapısına kadar gelip, arabayla içeri dalamazsın.. Ama “puro denilen büyülü nesneden..” haberdarsan içeriye girdiğinde yine havan olur..
Eline yeni para geçen şahısların veya patron çocuklarının puroya sıkı sıkı sarılmasının birinciye gelen sebebi budur..
GENÇ İŞ ADAMLARI
ARDA gibi işi sahalarda olan; antrenmandan eve, evden antrenmana olan bir genç bu “puro olayını..” nereden kapmış olabilir?
Benim tahminimce “genç iş adamları derneği..” üyesi patron çocuklarından..
Bu zengin çocukların sosyal tarifinde “genç” lafı geçer ama çoğu kırkını devirmiş, hatta “tohuma kaçma..” zamanı gelmiş yiğitlerdir.. Çalışmazlar, iş tutmazlar..
Ailenin elindeki servetin tadını çıkarabilmek için mecburen babalarının öte yakaya rıhletini beklerler..
Genç İşadamları Derneği de bu tür bekleyiş içinde olan yiğitlerin enerjisini bastırmak için oluşturulmuş bir hayır kuruluşudur.. Genç iş adamları bu derneğin lokalinde buluşup, puro yarıştırarak sosyalleşirler..
Bu genç iş adamları ortama yeni biri düştüğünde hemen ona sahip çıkarlar..
Önce bu yenilere “viski ve votka eğitimi” verirler.. Biraz da şarap hakkında aydınlatırlar..
Parayla yeni tanışan biri “bu grup içi eğitim sayesinde..” sofradaki şarap kadehine ekmeğini batırıp, yemez..
Müskirat eğitiminin hemen ardından kişiyi “puro ile tanıştırma” faslı gelir ki bunun zorluk dereceyi bir öncekinden yüksektir ama faydası daha çoktur..
Çünkü görülmüştür ki hoşaf veya cacıktan şaraba yatay geçiş yapmak ha denince olacak şey değildir.. Eğitimi uzun ve zahmetlidir.. (Bakınız EÖ’ün toplu eserleri)
Buna karşılık puronun eğitimi daha kolaydır.. Tarif ederler, hemen denersin.. Yakar kendi dumanını seyredersin..
* * *
Şahsen Arda’yı, her sene Sayısal Loto’dan büyük ikramiye kazanmış gibi para kazanan futbolcularımızın rol modeli olarak görüyorum..
O genç meslektaşları için bir nevi “eğitim öncüsü..” bir nevi yol gösterici..
Bizde futbolculara çok para verildiğini iddia eden Morinho’nun bile tek kare purolu fotoğrafı yokken Arda’nın var.. Bundan gurur duyuyorum..
Arda örneğini vererek bizdeki bu müthiş gelişmenin altını çizmek istemem de bu sebeptendir..
Kıssadan hisse: Kel kız ablasının saçıyla övünür..
Paylaş