Paylaş
Günaydın’da çalışırken patron Haldun Simavi on beş günlük yokluktan sonra Londra’dan geldi. Yazıişleri masasının başına oturdu.
Önünde de on beş günlük gazete.
Tek tek birinci sayfalara bakıyor. Haberlere, özellikle de manşetlere not veriyor. “Bu iyi, bu olmamış.”
İyilerden çoğu benim yaptığım haberler, zevkten dört köşeyim.
* * *
Eline aldığı son gazetenin tepesinde bir Turgut Sunalp Paşa haberi vardı. Evren’in darbe yönetimi tarafından “İki parti, adam olana çok bile demokrasisi” kurgulanırken emekli orgenerali bulup siyasete sokmuşlardı.
Horoz amblemli bir merkez partisi kurdurup başına geçirmişlerdi. Hesaba göre iktidara “Horozlu Parti” gelecekti. Hesap tutmadı, Özal aradan çıkıp hükümeti kaparken Turgut Paşa’nın partisi ancak üçüncü oldu.
Seçime dört parti katılsa belki dördüncü olacaktı.
DÜŞENE VURMA
Ben de o günlerde Paşa’nın kocaman bir portresini birinci sayfaya koymuş, ona laf sokan “can acıtıcı” bir haber yapmıştım. Kafama göre 12 Eylül yönetimi ile hesaplaşıyordum,
Benimle aynı duyguları paylaşan herkesin hoşuna giden haberi patron sevmedi. “Yavrum” dedi, “bu haber olmamış.”
Ben yüzüne boş boş bakarken gerekçesini açıkladı:
“Düşene vurma. Eğer vuracaksan ayaktayken vur.”
Dersimi almıştım, o günden beri de bu ders kulağıma küpedir. Lakin ne zaman, Altı Kazık Partisi’ne dair akıl mantık dışı bir haber önüme düşse, bu öğüdü tutup tutmamak arasında bocalıyorum.
Bodrum kıyılarında şişme bot ile gezinip, Aylan Kurdi denen masumun cansız bedeninin bulunduğu sahile çıkarma yapan Altı Kazık Partisi’nin akıl daneleri kimyamı bozdu.
Neymiş, kaçak göçmenlerin üzerinde botla gidip geldikleri denizi inceliyorlarmış. Eğer deniz haksız bulunursa, iktidara geldiklerinde sahilleri mühürleyecekler.
* * *
Önce takvimden başlayalım ki “eylem için seçilen zamanlamanın” bir harika olduğunun altını çizelim.
Rusya ile malum kriz yüzünden laflar havada uçuşuyor. İtalya topraklarımızda savunma füzelerini konuşlandırma kararı alıyor.
Amerika ve Almanya o denizlere savaş gemisi yolluyor.
Gerilim iki yakanın iş dünyasını kalpten götürdü götürecek. Bizim Altı Kazık Partisi heyeti o denizlerde “mülteci keşfi” yapıyor.
NİYET DE KOMİK
Aylan bebeğin bulunduğu kumsala “Samsun’a çıkar gibi” dikilmişler. Kameralar karşılarında, heyet gözlerini kumsala dikmiş boş bakıyor. Oradaki varlıklarını da en az bakışları kadar boş laflarla açıklıyorlar:
“Avrupa Birliği’nin dikkatini bir kez daha mülteci konusuna çekmek istiyoruz.”
Aferin! Avrupa Birliği de gamsızlığını fark edip yerin dibine girmiştir. Hollande bunalıma girmiş, papağanın kendi tüylerini kopardığı gibi kaşlarını yoluyordur. Merkel de utancından “kısır yemeye” abanmıştır.
Bunlar Bodrum’a doğru yola çıktıklarında elbet partinin büyüğüne yani Devrimci Kemal’e bilgi vermişlerdir. O da “Avrupa Birliği göçmen konusuyla daha ne kadar ilgilenecek, zamanı mı şimdi?” demediğinden, azimle yola çıkmışlardır.
Liderlerine de kabahat bulamıyorum.
O kendine bir yol tutturmuş gidiyor. Sanki Ana Muhalefet Partisi’nin değil de Milli Başsağlığı Heyeti’nin başkanı. Ölü evlerini dolaşıyor. Partisinde kurultay rüzgârları esiyormuş, kellesini istiyorlarmış, o bile umuru değil.
* * *
Çünkü kendine rakip olabilecek adayları çoktan gözüne kestirdi. Onlar adaylıktan vazgeçse Devrimci Kemal Bey vazgeçmeyecek. Onların adaylık kampanyalarını gerekirse kendi cebinden karşılayıp, kurultayda karşısına dikecek.
Altı Kazık Partisi bu kafada giderse Devrimci Kemal Bey daha en az üç genel seçim görür, yüzde 25’ini bu ahaliden söke söke alır.
Benim o konuda kuşkum yok. Asıl merak ettiğim şey “Bodrum Komedisini” önümüzdeki kurultayda “şecaat arz eder gibi” dillendirecekler mi? İşareti alırsam tövbemi bozar bir daha vururum.
Paylaş