Cildimiz yaşlandıkça kollajen, elastin doku ve hyalüronik asit miktarında azalma meydana gelir. Dolgu uygulamalarında azalmakta olan hyalüronik asit, küçük iğneler yardımıyla cilt altındaki problemli olan yerlere enjekte edilmesi amaçlanır. Jel kıvamındaki hyalüronik asit cildin su tutma kapasitesini arttırarak yoğunluk sağlanmasına yardımcı olur.
Dolguların kullanma alanları; bazen yüzdeki asimetrik çökükler, hacim kaybeden veya yapısal volüm azlığı olan dudaklar, yine yaşla birlikte yer değiştiren veya yapısal olarak çökük göz altları, nazalobial çizgiler (burundan dudak köşelerine doğru inen) veya yanaklar olarak sıralanabilir. Vücutta kullanılan dolgular da mevcuttur.
Dolgu uygulamasında kullanılan malzemeler;
Dolgu yapılabilen bölgeler;
Dolgu uygulaması muayene koşulları içerisinde 20 – 30 dakikalık bir işlem ile tamamlanabilmektedir. Bu açıdan pratik ve öğle molasında bile gerçekleştirilebilir bu yöntem sonrası kişi gündelik hayatına geri dönebilir.
Dolgu uygulamalarının kalıcılık süresi, seçilen dolgu maddesine ve kişiye bağlı olarak 8-12 ay arasındadır. Dolgu uygulaması, etkileri ortadan kalktıktan sonra tekrar edilebilir bir işlemdir.
Genel anestezi gerektirmeyen bir işlem olduğu için anesteziye bağlı riskler ortadan kalkmaktadır. Estetik amaçlı gerçekleştiriliyor olsa da dolgu uygulamasının tıbbi bir işlem olduğu unutulmamalı ve mutlaka uzman ve tecrübeli hekimler tarafından gerçekleştirilmelidir. Dikkat gösterilmesi gereken bu husus, hem risk oluşturabilecek etkenlerin tespitinde ve önlenmesinde, hem de uygulamanın başarısında önemli bir koşulu oluşturmaktadır.
Burada en çok dikkat etmemiz gereken nokta hep söylediğimiz gibi “Tedavinin asıl amacı ne?” ve “Benim için gerekli olan tedavi ne?” sorularının cevabını bulmak. Her hafta çok duyduğunuz popüler tedavileri mercek altına yatırmaya karar verdik.
Bunlardan biri HI-FU. Estetik cerrahi veya medikal estetiğe biraz ilginiz varsa sürekli duyarsınız. Hele ki günümüzde son dönemde yine en fazla popülerleşen uygulamalardan biri.
HI-FU odaklanmış ses dalgaları anlamına gelir. Yoğunlaştırılmış ses dalgalarının yarattığı kontrollü travma ile derin dokuda yüzün gerilmesini sağlayan bir yöntemdir. Özellikle yanak inceltme, lifting ve gıdı toparlama başta olmak üzere tüm yüz bölgesinde uygulanabilmektedir.
Çevresel faktörler, yoğun iş temposu ve belli bir yaştan sonra cildin elastikiyet kaybı kaçınılmazdır. HI-FU ağrısız ve acısız bir şekilde sosyal hayatı etkilemeden cildin kaybettiği volümü geri kazandıracak ve lifting sağlayacak olan bir ameliyatsız yüz germe uygulama yöntemidir. Ancak tabii ki 50 yaş üzeriyseniz ciddi bir deri fazlası ve sarkmanız varsa bu tedaviden mucize bekleyemezsiniz. Zaten öyle olsa unutmayın cerrahi tedavilere ihtiyacımız kalmaz. Aynı sonucu ameliyatsız alabilsek neden neşter altına yatalım değil mi? Bu tip tedavilerde sonuç gerçekten ihtiyacı olan hastalarda %50-60 gibidir. Belli bir maliyeti de olan bu tedavileri ancak hekim tarafından size ‘tam uygunsunuz’ denildiğinde yaptırmalısınız.
Çene bölgesinde gevşeklik ve sarkma, yanak sarkması, ağız köşelerinin aşağıya doğru dönmesi, boyun ve göz çevresinde sarkmış cilt, kaşlarda düşüklüğün giderilmesi hedef tedavilerdendir. İşlemden 15-30 gün sonra PRP, yüz mezoterapisi, dolgu ve botoks yapılarak işlemin sonuçları çok daha iyi hale getirilebilir. Tek seans uygulanır. İşlem süresi 30-60 dakikadır. HI-FU tedavisi yüzde kızarıklık, soyulma ve kabuklanma yapmaz. Bu yüzden uygulamadan hemen sonra normal hayata dönülebilir. İşlem sonrası makyaj yapmakta sakınca yoktur.
HI-FU yönteminin diğer tarafı da genelde yılda ya da iki yılda bir yapılır. Cilt bakımı gibi çok masum bir tedavi değildir. Özellikle toparlama için çalışıldığından dokularımızda da yapışma ve toparlanma olacağı için özellikle yakın zamanda yüz germe gibi ameliyatlar planlanıyorsa çok önerilmez. Bu tedavi ciddi bir tedavidir ve kesinlikle doktorsuz uygulanmaz.
Deri elastikiyeti yaşla birlikte azalır. Kalçalarda, bacaklarda ve kolların üst kısımlarındaki tipik portakal kabuğu görüntüsünden kadınların %80'ni etkilenmektedir. Özellikle kötü beslenme, hareketsiz yaşam, sigara, uykusuzluk veya hamilelik gibi durumlarda bağ dokusu zayıflar ve kollajen lifleri elastikiyetini kaybedebilir. Hücrelerdeki yağ üretimi ve yağ yakımı arasındaki dengesizlik, büyük yağ hücrelerinin oluşmasını destekleyerek selülite zemin hazırlar. Bağ dokusunun yapısının bozulması cilt yüzeyinde engebeli bir yapının oluşmasına neden olur. Bu durum tipik portakal kabuğu görünümüdür.
Akustik dalga terapisi yani AWT, vücudun kendi doğal mekanizmalarını kullanan bir sistem olup; bölgesel zayıflama, dokuların sıkılaşması ve selülit tedavisi için kullanılmaktadır.
AWT, uygulama alanına soğuk jel sürüldükten sonra uygulama bölgesine özel başlıklar kullanılarak masaj yapar gibi uygulanmaktadır. AWT lokalize yağ birikimi olan kalça, ön kol, bacak, göbek gibi tüm bölgelere yapılabilir.
"Akustik Dalga Terapisi" el cihazında gerçekleşen vücudun etkilenmiş bölgelerine akustik ses dalgalarının uygulandığı modern, etki derecesi yüksek bir yöntemdir. Bu yeni terapi metodu gittikçe artan sayıdaki kadınlar tarafından selülitin gözle görülür etkilerinin ortadan kaldırılması için tercih edilmektedir.
Akustik dalgalar (AWT) ideal bir vücut şekillendirme seçeneği sağlar. Akustik dalgalar, ortam basıncına göre çok daha yüksek basınçlı ses dalgalarıdır. Bu dalgalar yağ hücre zarlarını hedef alır. Uygulanan yüksek basınçlı bu ses dalgaları yağ hücre zarlarının parçalanmasını sağlar. Yağ hücre zarlarından ortaya çıkan metabolik ürünler hücreler arası boşlukta birikir. Lenfatik ve kan dolaşımı sistemleriyle ortamdan uzaklaştırılır. Yapılan araştırmalar sonucunda AWT tedavisinin vücut şekillendirme, kalçalarda sıkılaşma ve toparlanma, daha sıkı bacaklar ve daha pürüzsüz cilt yüzeyine kavuşma olanağı sağladığı görülmüştür.
AWT kimlere uygulanmaz sorusunun cevabı basittir. Ciddi kardiyovasküler bozuklukları olanlar; implante kardiyak elektrotları olanlar, hamileler ve kan sulandırıcı ilaç kullananlarda akustik dalga tedavisi uygulanmaz. Uygulamanın etkileri ise;
- Derinin canlanması ve yumuşaması,
Doğumdan sonra bebeğe adaptasyon sağlanır sağlanmaz kendimizle barışma dönemi başlar. Bu dönemde en güzel başlangıç şüphesiz deforme olan karin bölgesi iledir. Ameliyat için henüz erken olduğundan ve emzirme sürecinde farklı işlemler yapmayı doğru bulmadığımızdan ameliyatsız çözümler hem estetik hem de psikolojik rahatlama sağlar. Ameliyatlı çözümler %90-100 sorunu çözme odaklıdır, ameliyatsız çözümler %50-60 basari oranına sahiptir ancak kişiyi daha az zahmetle sorunlarından kurtarmaya yardımcı olur. Hele bir de sporla destekleyebilirse ameliyatlı çözümlere yakın sonuç almak mümkündür.
Doğum sonrası anne terapisinde vakumlu radyofrekans teknolojisi, radyo frekans enerjisini direkt olarak tedavi edilen bölgeye gönderir. Bunun için ise diğer radyo frekans sistemlerine nazaran daha az enerjiye ihtiyaç duyar, bu nedenle kişi acıyı hissetmez. Hem yüzeysel hem de derin yağ tabakalarının tedavisidir ve yağ dokularını seçerek ısıtır. Vakumlu radyofrekans teknolojisi, enerjiyi yağ dokularına yönlendirir, diğer dokulara gitmesini önler. Bundan dolayı daha iyi klinik sonuçlar elde edilir.
Vakumlu radyofrekans teknolojisi sarkık dokular ve en önemlisi cildin daha derinindeki yağ dokularında yapısal ve görsel değişiklik sağlar. Böylece metabolizmada artış olur ve inatçı, sert ve lokalize yağ ve selüliti atmakta zorluk yaşanan yağ hücrelerinden sıvı yağ atılır. Buna paralel olarak, ısınan yağ hücreleri kolajeni ısıtmaya devam eder. Kolajen ısınır ve hareketlenir, anında bir kontraksiyon oluşturur, yeni kolajen oluşumunu destekleyerek derin cilt katmanları yeniden şekillenir ve cilt sıkılaşır. Bu tedavi, vakumlu radyofrekans enerjisini derin ve yüzeysel cilt tabakalarına eş zamanlı bir anda gönderir ve sadece semptomlara değil problemin köküne iner.
Hem doğum sonrası hem de hiçbir zaman verilemeyen göbek bölgesi sorunlarında en öncelikli önerilen terapilerdendir. Doğru diyet ve doğru spor programı ile hem emzirme döneminde sütü azaltmadan hem de bu dönemde pozitif katkı sağlayarak mutluluğu artıran bir tedavi olduğu kesin.
Kimimiz kendini tamamen bırakma psikolojisinde olsa da çoğumuz bir an evvel kaldığı yerden güzellik seanslarına devam etmek ister. Tabii bu dönemde neyin yapılabilir, neyin yapılamaz olduğunu doğru bilmek ve özellikle emzirme süreci varsa, sürece zarar vermemek esas olmalı.
Öncelikle şunu bilmeliyiz ki bu bir süreç ve yeni doğum yaptığımız için kuşkusuz aynadaki biz başka bir biz. Süreç devam ettikçe kendimize geri dönmeye ve hatta daha iyi olmaya da başlayacağız. Çünkü bize pozitif enerji veren minik eller var artık. Dolayısıyla kendimizi bırakma kısmına ben hiç katılmıyorum ve kesinlikle önermiyorum. Mutlaka emzirmeyi ya da bebeğin bakımını etkilemeyen ayda 1/2 bakım ile hem psikolojik hem estetik bir sonuca kavuşmalıyız. Bunun faydasını o kadar iyi gözlemliyorum ki… Uykusuz geceler olabilir, zorlu bir besleme süreci olabilir, ağlama krizleri olabilir. Bütün bunlarla her boş anımızda uyuma, kendimizi kapatma eğilimi olabilir. Ancak bu kesinlikle çok yanlış bir durum.
Danışanlarımızdan gördüğüm ve kendim de deneyimlediğim kadarıyla estetik işlem yaptırmaktan çok kendimize bakıyoruz hissiyatı iyi geliyor. Mesela evden kendimiz için bir mola verip çıkmak, merkeze gelip insanlarla sohbet etmek ve bir kahve içmek nasıl güzel bir katkı sağlayacak inanamazsınız. Eve dönüşünüzde bambaşka biri olacak zaten ama bir de doğru uygulama yapılırsa tadından yenmez.
Doğumdan hemen sonra ameliyatlı estetik işlemler için genelde 6 ay - 1 sene beklenir. Hem emzirme hem de vücudun deforme olan bölgelerinin kendini kısmen toparlaması hedef alınır. Bu esnada ameliyatsız işlemler ilaç gibi gelir. Vücut için konuşmak gerekirse anneler emzirirken süt rezervini etkilememek adına diyet ve ağır spor yapamazlar. Tavsiye de edilmez. Bunun yerine süt rezervini etkilemeyecek masum uygulamaların derecesi ayarlanarak uygulanabilir. Ultrason, radyofrekans gibi uygulamalar doğru ayarlandığında kişiye zarar vermeden bu süreç çok güzel yönetilebilir. Aynı şekilde doğum sonrası toparlama masajları ve terapiler hem keyif hem fayda sağlar. Kişiler faydalı bir şey yapmanın etkisiyle evdeki hayatlarını da düzenler ve çok iyi gelir.
Emzirme sürerken yüz uygulamalarına çok dikkat edilmelidir. Hormonsal durumlardan dolayı pigmentasyon problemi olduğundan ağır leke bakımları ve lazerli işlemler önerilmez. Hele ki hamileyken kesinlikle leke tedavisi ve lazer yapılmaz. Emzirme ve hamileyken toksin enjeksiyonları yapılmaz. Klinik olarak kanıtlanmış sonucu olmasa da tercih edilmez. Hyaluronik asit bazlı saf dolgular vücudumuzda zaten olduğundan hekim uygun görürse ve çok ihtiyaç olursa yapılabilir. Kısaca hamileyken ve emzirirken çok iddialı ilaçlı ve enjeksiyonlu uygulamaların yapılması önerilmez. Bunların yerine emzirmeye dost ürünlerle yapılacak medikal bakımlar hem kişiyi rahatlatır hem de yüzün eski diri halini alması kolaylaşır.
Özetle hamilelik ve doğum sonraki dönem çok özel bir dönemdir. Hızla kendimize dönmeye çalışırken hata yapmamak gerekir. Tüm dünyadaki trend doğum sonraki anne estetik konsültasyonunu şiddetle tavsiye ediyorum. Böylece hekim eşliğinde doğru ve zararsız uygulamalar yapılır ve kişi psikolojik olarak da rahatlar.
Kimi kadınlar genetik anlamda şanslıdır ve hamilelik döneminde vücutları negatif bir değişime uğramaz, doğumdan hemen sonra eski formuna kavuşur. Kimi kadınlar da özellikle hamilelik dönemindeki hormonal süreç, alınan kilo miktarı, çatlamaya ve elastikiyeti kaybetmeye meyilli cilt yapısı sebebi ile bu süreci estetik anlamda olumsuz değişikliklerle noktalar. Ancak günümüzdeki yeni trendler ve teknolojik imkanlar ile bu süreci en başa döndürmek mümkün.
Doğum Sonrası Estetik Cerrahi ya da eski vücut ölçülerine tekrar dönebilme isteği hamilelik evresi geçiren kadınların en önemli isteklerinden biridir. Hatta bazı kadınlar sırf bu süreçte yaşayabilecekleri negatif durumlar nedeni ile hamile kalmayı geciktirir. Hamileliğe bağlı değişen vücut yapısı ve süreçte hormonal dalgalanmalar, hem hamile hem de doğum yapmış lohusalık dönemindeki annelerde psikolojik baskı ve depresyona neden olabilir. Bu durumda anne bedeninde oluşan bozulmalar şayet normal yollarla eskiye döndürülemiyor ise yapılacak estetik ameliyatlar imdada yetişebilir.
Doğum sonrası anne estetiği kişiye özeldir ve tek bir operasyonu kapsamaz. Birden fazla estetik ameliyatın kombinasyonu ve gerektiği kadar uygulanması hedeflenir. Bu estetik ameliyatlar kombinasyonunda genellikle şu operasyonlar yer alır; meme dikleştirme, karın estetiği, basen ve bacak estetiği, genital estetik, cilt lekelenmesinin giderilmesi, bölgesel liposuction.
Burada en önemli nokta annenin doğum sonrasında mutlaka sporla estetik operasyonları desteklemesidir, bu şekilde hem psikolojik olarak daha mutlu hem de yeni hayatında daha formda kalır. Genital estetiği de özellikle normal yoldan yapılan doğumlarda, vajinanın deforme olduğu durumlarda uygulamaktadır.
Doğum sonrası anne estetiğinin ayrı ayrı yapılan bu estetik ameliyatlardan farkı, yalnızca gereken bölgelerde kısmen uygulanarak ve birbiri ile desteklenerek annenin doğum öncesi formuna kavuşturmaktır. Estetik ameliyatlar genellikle doğumu takiben 6 ay sonra tavsiye edilir ancak meme estetiği de gereken kombinasyon için emzirme döneminin bitmesi daha uygun olur. Yüz bölgesindeki botoks ve dolgu gibi uygulamalar da emzirme döneminde uygulanmaz, emzirme dönemini takiben başlanır. Doğum sonrası anne estetiği, hem estetik hem de psikolojik açıdan yüz güldürücü ve genellikle kolay atlatılan estetik ameliyatlar kombinasyonudur. Annenin yeni hayatında daha özgüvenli ve güzel hissetmesini sağlar.
Özellikle Bella Hadid’in kalkık kaşları ve çekik gözlerinin bu akımın öncüsü olduğu kesin. Çekik gözler yüzü de bir miktar kalkık gösterdiğinden kişilerde genç ve dinamik bir yüz görünümü sağlıyor. Ancak badem gözlere sahip olacağım derken hayal kırıklığına da düşmemek gerekir. Nitekim kalkık kaşların ameliyatsız seçeneklerle olması maalesef sadece bir hayal ya da geçici bir rüya olarak söylenebilir.
Peki, nedir Bella Eyes’ın kalıcı çözümü? Günümüzde ortalama bir saat süren özel bir operasyon ile bu görünüme kavuşmak artık mümkün.
Bella Eyes ortalama 1 saat süren bir operasyonla uygulanmaktadır. Endoskopik teknikler ile saçlı deriden açılan 0,5 mm’lik minimal kesilerle operasyon gerçekleştiriliyor. Bu sayede görünür bir dikiş izi oluşmuyor. Açılan bu minimal kesilerden hem göz hem de kaş şekline müdahale edilebiliyor. Minimal invaziv bir işlemle hedeflenen görünüm başarılı bir şekilde sağlanabiliyor.
Minimal invaziv bir işlem olduğu için iyileşme süreci hızlı ve zahmetsiz geçer. İzler saçların arasına gizlendiği ve minimal kesiler yapıldığı için görünen bir yara izi oluşmadan, ufak ödemlerle bu süreç atlatılabilir. Cilt türüne göre oluşan morluk ve ödem değişebilir. Hastanın cilt ve yaşam kalitesine göre ortalama 1 hafta içinde iyileşme tamamlanabiliyor. Operasyonun hemen ardından estetik işlemin sonuçları görünür olur.
Güzel tarafı ise gözlerin çekiklik ve kaşların kalkık oranı tamamen size kalmış. Çok dramatik ya da çok natürel bir sonuç mümkün. Görünen o ki, 2021 de Bella Eyes senesi olacak gibi!
Pandemi döneminde birçok kişinin kusurlara odaklanması için çok daha fazla zamanı oldu. Birçok kişi evde egzersizlere hız verdi veya diyet yaptı. İş veya aileyle bağlantı kurmak için yapılan tüm video görüşmelerinde, yüzde veya vücutta rahatsızlık veren kusurları incelemek için de fırsat oldu. Bu dönemde estetik operasyonlara olan istek de arttı.
Talebin artmasının bir başka nedeni de iyileşme sürecini evde geçirme imkanıdır. Genel olarak, estetik operasyonlardan sonra iyileşmek için izne ihtiyaç duyulur. Bu süre, ameliyatsız estetiklerde sadece bir veya iki günken yüz germe gibi bir işlemlerde birkaç haftaya kadar çıkabilir. Bu durum, pandemi döneminde estetik operasyonlara olan talebin artmasını sağladı. İnsanlar sadece evden çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda toplum içinde rutin olarak maske kullanıyorlar. Bu iki faktör, estetik operasyon sonrası iyileşme süresini çok daha konforlu bir şekilde geçirmeye yardımcı oldu.
Enjekte edilebilir dolgu maddeleri ve nöromodülatörler (kasları gevşetmeye ve kırışıklıkları gidermeye yardımcı olan enjektabllar) gibi klinik uygulamaları pandemi sırasında oldukça popüler hale geldi. Ayrıca yüz yenileme, rinoplasti ve yüz gerdirmeye talep arttı.
Ne tarz önlemler alınıyor?
Estetik operasyonlar esnasında COVID-19'a maruz kalmanın riskleri konusunda bazı endişeler olması çok doğal. Pandemiden önce de tüm operasyonlarda hijyen kurallarına her zaman çok önem verilir. Pandemi döneminde her şeyden önce çok katı sosyal mesafe önlemleri alınıyor. Sağlık Bakanlığı’nın tüm talimatlarına sıkı sıkıya bağlı kalınıyor. Tüm ekibe düzenli test uygulanır. Maske takılır. Eller iyice dezenfekte edilir. Bulaşma riski olabilecek tüm yüzeyleri temizlenir. Hastaların estetik ameliyat öncesi testleri yapılır, HES kodu alınır ve takibi yapılır. Bu şartların hepsi sağlandıktan sonra estetik operasyonlar karar verilerek uygulanır. Bunun dışında estetik operasyonlar için pandemi hastanesi olmayan daha küçük hastanelerde yapılmalıdır.