Paylaş
Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı’na, Hafize Gaye Erkan’ın da Merkez Bankası Başkanlığı’na getirilmesiyle birlikte en köklü değişiklik faiz politikasında oldu. Şahap Kavcıoğlu dönemindeki ‘ne olursa olsun faiz yükselmez’ politikası bir kenara bırakıldı. Merkez Bankası son iki toplantıda gösterge faizi yüzde 8.50’den 17.50’ye çıkardı. Her ne kadar piyasa yüzde 20’nin üzerinde bir faiz beklentisinde olsa da Merkez Bankası ‘normalleşme’ adına ciddi bir adım attı diyebiliriz. Peki ama yeterli oldu mu? Piyasa faizleriyle gecelik faiz arasında hala ciddi fark var. Ancak faiz artışına paralel atılan adımlar ekonomideki dengeleri etkilemeye başladı. Gelinen son gelişmelerin ışığında tüm bunlar vatandaşın hayatını nasıl etkileyecek incelemeye çalışalım.
MERKEZ BANKASI NE DEDİ?
“Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir.”
NE ANLAMA GELİYOR?
Kur ve diğer maliyetlerdeki artışlar kaçınılmaz şekilde fiyatlara yansıyor. Enflasyon bir miktar hız kesmiş gibi gözükse de hala çok yüksek. Ancak enflasyonun yüksek olmasının bir nedeni de talebin hala canlı olması. Piyasadaki para miktarı fazla olduğu için talep hız kesmedi. Bu da fiyat artışının devam etmesine neden oluyor.
MERKEZ BANKASI NE DEDİ?
“Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Sadeleşme süreci, etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak devam edecektir. Bu kapsamda Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almıştır.”
NE ANLAMA GELİYOR?
Bir önceki dönemde faiz silahını kullanmaktan kaçınan ekonomi yönetimi özellikle kuru baskılamak için piyasa mekanizmalarını zaman zaman tıkayan adımlar atmıştı. Merkez Bankası’nın son açıklaması piyasanın çarklarının normal dönmesini sağlayacak adımların atılmaya devam edeceğine dikkat çekiyor. Merkez Bankası PPK kararıyla birlikte iki önemli mesaj verdi. Merkez Bankası ‘sıkılaştırma’ yani piyasadaki parayı azaltmak ya da paraya erişimi zorlaştırmak için adımlar atıyor. Nitekim önceki gece Resmi Gazete’de yayınlanan karar ile Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları için zorunlu karşılık oranı tüm vadelerde yüzde 15 oldu. Yani bankalar kaç liralık kur korumalı mevduat hesabı açıyorsa onun yüzde 15’i kadar parayı Merkez Bankası hesaplarında tutacak.
Böylece Merkez Bankası, piyasada oluşan Türk lirası likidite fazlasını, Türk lirası zorunlu karşılık oran artışıyla sistemden çekecek. Sistemdeki para azaldıkça talepte düşüş olacak. Talep düşüşü de kaçınılmaz şekilde fiyat artışlarının hızını kesecek. Etkili ve yeterli olur mu, zamanla anlayacağız...
İkinci kritik mesaj, “seçici kredi” ifadesi. Ben yukarıdaki açıklamanın özellikle ikinci bölümünü ‘kredi politikasında önemli değişikliklerin olabileceği’ şeklinde yorumladım. Kredi kartı borçları giderek artış eğiliminde. Enflasyonun yükseleceğini düşünen bir kesim var ve sürekli tüketimini erkene çekiyor. Temel ihtiyaçlar dışında özellikle taksitlere yeni ayarlamaların gelmesi sürpriz olmayabilir. Bankalar bir süredir faizlerin düşük tutulması nedeniyle kredi vermekte zaten gönülsüz. Benim ‘seçici kredi’ vurgusundan anladığım bir taraftan kredi piyasasının normalleşmesi sağlanmaya çalışılacak bir taraftan da ihtiyaç dışı harcamaların artmaması için kredi koşulları ağırlaştırılacak. Bu kararların aşırı kredi büyümesine yönelik olacağı, yatırım, ihracat ve dar gelirliyi olumsuz etkilemeyeceği konuşuluyor. Ama zorunlu karşılık adımının etkisi bir süre beklenir mi yoksa kredilerle ilgili hemen harekete mi geçilir, bekleyip göreceğiz. Kısaca bireysel kredilerde gaz-fren dönemine girdik diyebiliriz.
İŞ DÜNYASINI HEYECANLANDIRAN TOPLANTI
- DÜN İstanbul önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen İş dünyası temsilcileri ile istişare toplantısına katıldı. Basına kapalı gerçekleştirilen ve yaklaşık 3 saat süren toplantının ardından iş dünyası temsilcileri umutluydu. Cevdet Yılmaz’a dertlerini anlattıkları için memnun oldukları gözlenen iş insanlarının son dönemdeki en büyük derdi finansmana erişim. Faizdeki yasal sınırlamalar nedeniyle bankalar zarar ettikleri gerekçesiyle ticari kredi vermekten kaçınıyor. Yatırımların devamı açısından ticari kredilere erişilebilirlik hayati önemde. Cevdet Yılmaz ile toplantının oldukça verimli geçtiğini söyleyen iş insanları, ekonomi yönetiminin finansmana erişim için, birkaç ay içinde müjde verebileceğini açıkladı. Aslında bu Merkez Bankası’nın ‘seçici kredi’ vurgusuyla da örtüşüyor. Yani bireysel kredileri kontrol altında tutup ticari kredilere erişimi kolaylaştırmak...
Ticari kredi piyasasının yatırımları destekleyecek şekilde tekrar normalleşmesi Türkiye’nin büyümesi ve geleceğimiz için çok önemli. İş dünyası ekonomi yönetiminin bu konuda alacağı kararları sabırsızlıkla bekliyor. Haydi hayırlısı...
Paylaş