Paylaş
Malaysia Airports’un öncelikle ibreyi yurtdışına çevirmesinin başlıca nedeninin bu olduğu öne sürülüyor. Ancak dün havacılık kulislerinde en çok konuşulan konu Malezyalılar’ın TAV fırsatını kendisinin değerlendirmek istemesiydi. Limak ile Malaysia Airports arasındaki anlaşmaya göre Limak hangi fiyatla bir üçüncü tarafla anlaşma yaparsa aynı koşulları sağlayıp Malezyalıların havalimanının hisselerini alma hakkı vardı. Bunu değerlendirdiler çünkü TAV’ın İstanbul aşkının bitmeyeceğini biliyorlar.
Yani Sabiha Gökçen’in kaymağını bir başkasına yedirmek istemediler. İşte bu nedenle Limak’ı devre dışı bırakıp önümüzdeki dönemde TAV ile pazarlık masasına kendileri oturacaklar. TAV’ın önerdiği ama Malezyalılar’ın çalım atarak üstlendiği yüzde 40’lık hisse karşılığı 285 milyon Euro pazarlıkta taban fiyatı oluşturacak. Bu hesap üzerinden şu anda Sabiha Gökçen’in yüzde 100’ü 712,5 milyon Euro ediyor. TAV’ın buraya ortak olmasının en büyük sebebi hem Sabiha Gökçen’in gelişime açık bir havalimanı olması hem de 3. havalimanına şehir içinde bir alternatif oluşturmasıydı. Sabiha Gökçen’in doğru yönetildiği takdirde bugünkü getirisinin üzerine çıkacağı ve sahibine önemli miktarda getiri sağlayacağı biliniyor. İşte bu nedenle önümüzdeki dönemde Malezya Airports ile TAV’ın pazarlık masasına oturması şaşırtıcı olmayacak. Dün Malezya Airports’un açıklaması sonrasında Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve TAV’ın kurucularından Hamdi Akın ile bu konuyu konuştum. Akın kapıyı kapatmadı ve öncelikle buna Malezya Airports’un yeşil ışık yakması gerektiğini ifade etti. Akın konuyla ilgili şunları söyledi: Şimdilik bunu söylemek için erken ama tabi ki ortam oluşursa yeni bir ortaklık için Malezyalılar ile de görüşebiliriz.
“TAV, Aeroports de Paris ve Malezya Airports her biri alanında dünyanın önde gelen şirketleri. Her birinin uluslararası arenadaki yatırımları, büyüme sağladıkları coğrafyaları göz önüne aldığımızda, TAV’ın Sabiha Gökçen’e ortak olması ile, dünyanın en büyük havacılık şirketlerinden birini oluşturma fırsatı doğacaktı. İstanbul’daki bir havalimanı üzerinden kurulan bu ortaklık, farklı ülkelerdeki havalimanı ihalelerinde de sürdürülebilirdi. Böylece İstanbul Borsası’na kote bir şirket olarak TAV’ın global markalaşma hedefi kapsamında önemli bir yere gelmesi söz konusu olabilirdi.”
Paylaş