Hepsiburada CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin: ‘Deprem bölgesinde kalıp değer yaratmalıyız’

Hepsiburada’nın kaptanlığını yılbaşı itibarıyla üstlendiniz, sizi tanıyabilir miyiz?

Eğitimimi Türkiye’de tamamlamıştım. 17 yaşından beri çalışıyorum. Daha Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenciyken bir girişimci olarak iş hayatına atıldım. Ardından 20-25 yıl kadar Amazon, Procter and Gamble gibi uluslararası şirketlerin farklı iş birimlerinde global ve lokal başkanlık görevlerini yürüttüm. Sigortadan nakliyeye, elektronikten modaya değişik işler kurdum, yönettim. yurtdışında geçirdiğim 16 yılın sonunda ülkeme hizmet etmek için Hepsiburada ailesine katılmak üzere dönüş yaptım.

Sizin için biraz talihsiz bir başlangıç oldu. Malum çok kötü bir deprem yaşadık. Tüm planlarınız sanıyorum depremle birlikte değişti. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Nasıl aksiyon aldınız, ne yaptınız?�

6 Şubat’ta ülke olarak çok zor bir güne uyandık. Kahramanmaraş merkezli deprem tabii ki bizim oradaki çalışanlarımızı, şubelerimizi, satışını yaptığımız ticaretini yaptığımız girişimcilerimizi ve bütün ülkemizi çok derinden etkiledi. Planlarımız kısa dönemli olarak ciddi bir biçimde etkilendi ama biz katkıda bulunabilmek için bölgeye odaklandık. 6 Şubat’tan beri yaklaşık 1500 çalışanımız deprem seferberliğinde görev alıyor; bu konuyla yatıyor, bu konuyla kalkıyor. Öncelikle bölgeye acil ihtiyaçları ulaştırmak üzere yüzden fazla TIR’ımızı sevk ettik. Biliyorsunuz ilk günler çadır, su, bebek bezi, yiyecek gibi bölgenin çok önemli ihtiyaçları vardı. Üçüncü günde bütün yönetim ekibimizle beraber sahaya indik. Ben de sahadaydım; bütün şehirleri, bölgeleri Hepsiburada ailesiyle beraber köylere kadar karış karış gezdim. Bizim orada nasıl bir lojistik operasyonu kurabileceğimizi tespit ettik. Adana ve Hatay’da, Kızılay’ın AFAD’ın yönetiminde olan depolarını devraldık, jandarmamız, askerimiz, polisimiz, emeklimiz, gönüllümüz ve bizim binlerce çalışanımızla beraber lojistikteki sıkıntıları gidermeye başladık.

DEPREM BÖLGESİNE DAĞITIM AĞI

Bir mikro dağıtım ağı kurduk, bir yazılım ekibi gönderdik. Yazılım yaptık, kaymakamlarımızın muhtarlarımızın, köylerde ihtiyacı olan malzemeleri depolardaki, envanterlerle birleştirdik. Elleçleme sonrasında bölgelere sevk etmeye başladık. Diğer partnerlerimizle beraber bunları yaptık. Bunun yanı sırada biliyorsunuz Ticaret Bakanlığı’nın başlattığı çok önemli bir seferberlik kampanyası oldu. Bölgenin sabahtan akşama kadar değişen ihtiyaçlarını halkımızın da destek olarak karşılaması için önemli bir kampanya başlattık. 7 Şubat’ta devreye aldık ve o tarihten beri bölgeye bu konuda destek veriyoruz. İşimizin yaklaşık yüzde 10’u bölgeden geliyor. Oradaki tüccarımızın depoları yıkıldı, evi yıkıldı, transfer merkezlerimizi Hepsiburada ailesi olarak onların yakınlarına ve kendilerine kalacak yer olarak açtık. Depoları yıkıldığı için depolarına koyamadıkları ürünleri büt depolarımıza aldık ve yaklaşık olayın başladığı tarihten beri bölgedeki tüccarlarımıza bila bedel, komisyon almadan işletim gideri almadan üreticimize ve esnafımıza destek vermek için seferber olduk.

‘TÜRK İNSANI İNANILMAZ DUYARLI’

Siz de bahsettiniz Hepsiburada’nın kendi aldığı aksiyonlar oldu. Ancak vatandaşın da katıldığı bir kampanya yapıldı ve Hepsiburada önemli bir rol üstlendi. Vatandaşın nasıl katkısı oldu, neler sağlandı, başarılı oldu mu kampanya?

Depremin olduğu ilk saatlerden sonra hemen Ticaret Bakanlığı bir seferberlik başlattı. Bütün e-ticaret platformları bir araya geldik ve halkımıza böyle bir imkân sağladık. Türk insanı inanılmaz duyarlı. Bize bir yol gösterildiği zaman mutlaka toplumsal dayanışmaya katılıyoruz. Sadece dijital kartlara 225 bin tüketici başvurdu. Bunları bizden aldı. Bizim dışımızdaki platformlara da yoğun bir ilgi oldu. Bunun yanı sıra hangi ihtiyaç belirlendi ise hemen hemen tüm ticari platformların işleri bu yöne gitti. Biz Hepsiburada olarak e-ticaretin yerli ve milli en büyük markasıyız. Vatandaşlık görevimiz olarak da bunu üstümüze aldık ve yoğun bir ilgi ile karşılaştık. Herkes severek, güvenerek yardımlarını farklı platformlar aracılığıyla bölgeye gönderdi.

En büyük korku şuydu: ‘Çok yardım furyası oldu, hatta yollar tıkandı o yardım araçlarından. Fakat sonrasında korku bu yardımların kesileceğine yönelikti. Devam ediyor mu? Neler yapabilir insanlar?

İlk günlerde lojistik olarak belli zorluklar yaşandı. İnsanları iyi niyetle hareket ediyorlar ama organize olmayan kampanyalarla yardım göndermek bazen göndermemekten daha kötü etkiler yaratıyor. Ben bütün vatandaşlarımızı önerilen web sitelerinden Kızılay, AFAD ve büyük STK’ların yönlendirdiği şekilde yardım yapmaya davet ediyorum. Halihazırda platformumuzda diğer platformlarda da bölgede yara almış, operasyonları etkilenmiş girişimcilerimize yönelik yaptığımız kampanyalar var. 17 Şubat’tan beri “her sipariş bir destek” programımız var. Biz hiçbir şey talep etmiyoruz. Bu tüccarlarımızın elinde kalmış salçası, kehribar taşından yaptırdığı bilezik, elinde kalan bütün ürünleri yoksa depolarımızdan varsa kendi depolarından alıp ücretsiz bir biçimde vatandaşlara ulaştırıyoruz. Elbette her afetten sonra ilk günkü kadar büyük bir ivmeyle devam etmeyebiliyor ama vatandaşımız çok duyarlı, bundan sonra da ben bütün kalıcı ve iyi kampanyalara en iyi şekilde gerek Hepsiburada ailesi vasıtasıyla gerekse başka platformlar vasıtasıyla da destek olacakları konusunda hiçbir şüphe duymuyorum.

KOBİ VE GİRİŞİMCİLER İÇİN SEFERBERLİK

Yakın zamanda duyurduğunuz bölgeyi uzun vadeli destek projesi var. Biraz daha açalım istiyorum. Özellikle istihdam kısmına dikkat çekersek projede birçok detay var. Bunlardan bahseder misiniz?

Bölgeye gittiğimiz zaman gördüğümüz tablo şuydu: Bir iki ay değil biz orada yıllarca kalmak, değer yaratmak durumundayız. Bölgenin yaralarını mutlaka ve mutlaka ekonomik bir seferberlikle, istihdamla saracağız dedik. Bunu yapmaya biz Hepsiburada olarak söz verdik ve Ticaret ve Teknoloji Gücü adında bir seferberlik kampanyası başlattık. Neler yapacağız? Maalesef vatandaşımızın tüccarımızın evi yıkıldığında önce can mücadelesi verdi. Şimdi kendileri çadırlara prefabrik evlere geçtikçe bir geçim mücadelesi de başladı. Bölgede ve burada onlara iş yaratabilmek, kazanç yaratabilmek çok önemli. Hepsiburada’nın en iyi bildiği konu... Türkiye’de e-ticareti başlatan şirket. ‘Biz ne yapabiliriz’ diye sorduk kendimize. ‘Mutlaka ve mutlaka e-ticaretin gücüyle yaraları sarabiliriz’ dedik. ‘10 bin tane girişimci yaratacağız. 10 bin tane KOBİ’ye destek vereceğiz’ dedik. 5 bin kadın girişimciyi destekleyeceğiz ve onların ticaretle tekrar hayata dönmelerini sağlayacağız. Deposu yoksa depo konusunda destek olacağız. Ticaret yapmayı hiç bilmiyorsa muhasebeden istihdama kadar farklı konularda destek verebilecek bir telefon hattı kurduk. Bizden ne konuda destek istiyorlarsa, tekrar ticari hayata dönebilmek için, o konuda destek vereceğiz.

500 BİN KİŞİYE KATKI SAĞLANACAK

Üç adet e-Ticaret İhtisas Merkezi oluşturuyoruz. Buralara gelip kendilerine sunulan bilgisayar, ofis vb. destekleri alabilmeleri ve soru sorabilmelerini veya depolama gibi ihtiyaçlarını karşılamalarını hedefliyoruz. Onları tekrar hayata döndüreceğiz. Bizim 10 bin esnafa yaratacağımız bu destek 120 bin kişilik istihdam sağlayacak. 500 bin kişinin geçimine katkı sağlayacak bölgede. Çok çok önemli. Biz cinsiyet eşitliğine çok önem veriyoruz. Türkiye için geleceğimiz için bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Kurucumuz bir kadın, yöneticimiz bir kadın liderlerimizin ciddi bir bölümü kadın ve biz orada 190 tane kadın kooperatifi ile işbirliği içinde 5 bin kadın girişimciye ulaşacağız. Bir kadına dokunduğunuz zaman birçok aileye dokunuyorsunuz. Birçok kişiye istihdam sağlıyorsunuz. Türkiye’nin ve bölgenin kurtuluşu kadınlardan başlayacak. Hepsiburada olarak söz verdik. Öncelikle 5 bin kadın girişimci ve 10 bin tane KOBİ’ye destek olarak orada 10 milyar liralık ticaret hacmi yaratacağız ve yaratmadan da bölgeden çıkmayacağız.