Paylaş
GARANTİ BBVA’nın Avrupa Yeşil Mutabakatı uyum sürecinde sürdürülebilir yatırımların önünü açmak amacıyla başlattığı “İhracatta Sürdürülebilir Gelecek” buluşması, Bursa’da gerçekleştirildi. Karbon ayak izi, yeşil ekonomi ve sürdürülebilirlik konulu panelin hemen ardından bir basın toplantısı düzenleyen Garanti Bankası Genel Müdürü Recep Baştuğ, 2024’ün geçen yıl başlayan ekonomide dengelenmenin devamı niteliğinde olacağını belirterek, sadeleşmenin kendini hissettireceğini kaydetti. Basın mensuplarından gelen soruları da cevaplayan Baştuğ; tüketiciye, yatırımcıya ve iş dünyasına 2024’e ilişkin bankacı gözüyle önemli ipuçları verdi.
İşte Recep Başbuğ’un, 2023 değerlendirmesi ve 2024 beklentileri:
ENFLASYON YÜZDE 40-45 OLUR
“Ekonomide sadeleşme bu yıl daha da kendini hissettirecek. Daha çok iç talepteki düşüş kaynaklı olarak büyüme yüzde 3.5’lar seviyesinde gerçekleşecek. Bunun da tüketim öncülüğünde gelişmesini bekliyoruz.
2024 ve 2025’in ana konusu enflasyon olacak. Bir süre yüksek faiz ortamının içinde kalacağız. Uygulanan ekonomi politikalarının sonuçlarını, son dönemde hızlı artan rezervlerimizde ve enflasyon eğiliminde elde edilen düşüşte gözlemlemeye başladık. Yılın ilk yarısında enflasyonun tepe noktasını görüp ardından gerilemesini bekliyoruz. Yıl sonu enflasyon beklentimiz yüzde 40, yüzde 45 aralığında. 2023’te yapılan vergi düzenlemeleri ve kur artışları, enflasyona ve dolayısıyla faiz maliyetine etki etti. Bu kapsamda, maliye politikasının para politikasıyla eş güdüm içinde çalışması elzem. Alınan önden yüklemeli tedbirlerle, bütçe açığı 2023’ü OVP’de tahmin edilenin çok altında bir seviyede bitirdi (Yüzde 5.4 tahakkuk eden, yüzde 6.4 OVP, yüzde 2.5 nakit açık). Depremle ilgili harcamalar elbette devam edecek. Deprem dışı harcamalar tarafında kamu dahil daha net tasarruf yapılması gerekecek.
GARANTİ BBVA GENEL MÜDÜRÜ RECEP BAŞTUĞ
KUR ORTALAMA 36.8 TL
2023’ü 47 milyar dolar civarında, 2024’ü de iç talepteki yavaşlamayla birlikte 30-35 milyar dolar cari açıkla bitireceğiz. Kur beklentimiz OVP’ye paralel olacak. (2024 yılında ortalama 36.8 TL) TL’nin enflasyonun altında nominal olarak değer kaybetmeye devam edeceğini düşünüyoruz. Bu ortamda, yabancı girişlerinin de hızlanmasıyla, yılın ikinci yarısında ekonomi yönetiminin Kur Korumalı Mevduat konusunda rahatlayacağını düşünüyoruz.
SEÇİM SONRASI RADİKAL TEDBİR
Uygulanan programın kabul gördüğünü, yabancı yatırımcı ilgisinin arttığını gözlemliyoruz. Ödemeler dengesinde, haziran-kasım döneminde yaklaşık 3 milyar dolarlık hisse ve TL tahvile yatırımcı girişi olduğunu, Eurobond girişlerinin de 8 milyar dolara yaklaştığını görüyoruz. Gerek piyasa fiyatlamaları gerek rating kuruluşları tarafından yapılan son değerlendirmeler, daha olumlu bir duruma gittiğimizi teyit ediyor. Yakın dönemde Türkiye’nin not görünümünde bir kademe kadar not artışı olası görünüyor. Seçimden sonra, ekonomi politikalarının daha radikal tedbirlerle devam edebileceğini düşünüyoruz.
KREDİ KARTLARINA DİKKAT!
Geçen yıl tüm kredilerin büyümesi yüzde 40-50 aralığında iken kredi kartı büyümesi yüzde 150 oldu. Şu anda kredi kartı Türkiye’deki en ucuz finansman aracı. Enflasyonla mücadele eden bir ülkede kredi kartı alacaklarının diğer kredilerin üç katından fazla artması doğru değil. Bununla ilgili bir düzenleme yapılması gerekiyor. Enflasyonla mücadele için bu tür kılcal damarlara dokunulacaktır. Bu yıl kredi kartı ve tüketici kredilerinde risk maliyetinin en az 50 baz puan artması, burada bir bozulma olması muhtemel. Vatandaşı ödeme konusunda rahatsız edecek bir yapılanma olacağını düşünmüyorum. Merkez Bankası çok rahatlıkla bir denge bulacaktır.
‘BU FAİZLE YATIRIM ZOR’
Reel sektörün bilançosu çok sağlıklı. Son 3 yılda ucuz finansmana erişim ve devam eden kuvvetli iç talep, firmalarımızı daha kârlı hale getirdi. Para politikasında değişimlerle beraber faizler sadeleşti. Neticede kredi ve mevduat fiyatları dengelendi. Bu faiz seviyelerine alışmak durumundayız. İç piyasaya çalışan firmaların yavaşlamaya uygun beklentide olmaları sağlıklı olacaktır. İkinci yarıyılda yurtdışı faizlerin gerileyeceğini, dış talepteki toparlanmayla beraber ihracatçı sektörlerin destek göreceği bir ortam olacağını söyleyebiliriz. Yatırım konusuna özel bir başlık açmamız gerekirse, TL kredi kullanıp yatırım yapacak firmalar için enflasyonu makul seviyelere indirene kadar banka kaynakları çok uygun ve ekonomik olmayacaktır. TL yatırım şu an için en uygun imkanı TCMB kaynaklı YTAK kredilerinde olabilir. Döviz geliri olan firmalar için YP krediler kısa ve uzun vade banka kaynakları ile çok rahat karşılanabilir.
BANKALAR NEGATİF MARJDA
Parasal sıkılaşmanın etkisiyle faizlerdeki artış trendinin doğal olarak kredi talebine yansıması oldu. Kredi büyüme sınırlamaları; ticari tarafta yüzde 2.5, ihtiyaç kredilerinde yüzde 3, taşıtta yüzde 2 şeklinde sürüyor. 2024’te, enflasyonun altında bir TL kredi büyümesi bekliyoruz. Sektörün en büyük zorluğu marjlar ve kârlılık olmaya devam edecek. Burada negatif tablo sürüyor. Zorunlu karşılık maliyetleri sektörü zorlamaya devam ediyor. Son yıllarda sektör hep bu zorluğu göğüslemek durumunda kalıyor. 2023’te ortalama enflasyon yüzde 54, sektörün ilk 11 aylık özkaynak kârlılığı yüzde 34 oldu. Reel sektörden farklı olarak bankaların gerçek sermayesi para. Bu nedenle sermayemizi enflasyon karşısında korumak, sürdürülebilir büyümemiz için en kritik konu. Geldiğimiz noktada, takipteki kredi oranları uzun dönem ortalamalarının çok altında. 2024’te, özellikle bireysel kredilerde ve kart alacaklarında sorunlu kredilerin arttığını göreceğiz. İlk sinyalleri görmeye başladık.”
Paylaş