Erkan’ın ilk mesajları neden çok önemli

Diğer silahı ise ‘söz’dür. Önümüzdeki döneme ilişkin beklentileri, hedefleri, yapacaklarını anlatır ve ‘yeter’... Piyasa gereken mesajı alır, ona göre pozisyonlanır. Buna da sözlü müdahale denir.

Geride bıraktığımız dönemde Merkez Bankası işte bu ‘söz’ silahını kaybetmişti. Raporlara yazılanlar ya da çeşitli vesilelerle konuşmalarda dile getirilenler çok fazla karşılık bulmadı. Çünkü yazılan ve anlatılanların gerçek hayatla olan bağı ciddi biçimde kopmuştu. Enflasyonun yüzde 70’leri gördüğü bir dönemde yüzde 10’lu, 20’li enflasyon hedeflerinden bahsetmenin, piyasa faizlerinin yüzde 40’ları aştığı günlerde yüzde 8’lik politika faizinin anlamı kalmamıştı. Bu yüzden en önemli sorun ‘güven’ haline gelmişti.

Dün seçim sonrasında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile birlikte göreve gelen Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ı izlerken bunları düşündüm. 

Mehmet Şimşek’i uzun yıllardır takip eden bir ekonomi gazetecisi olarak belirtmem gerekirse duruşundan taviz vermeyen, piyasaları kurallarıyla işletme konusunda kararlı, bütçeyi denkleştirme konusunda inatçı olacağına şüphem yok. Tekrar göreve geldiği ilk günden bu yana dilinden düşürmediği ‘normalleşme’ çabasının piyasaları tekrar heyecanlandırdığını, umutlandırdığını görüyoruz.

Peki ya Hafize Gaye Erkan?

Piyasalar ve kamuoyu Hafize Gaye Erkan’ı, Erkan ise kamuoyu ve piyasaları yeni yeni tanıyor.

Açık söylemem gerekirse eğitimini yurtdışında tamamlamış, 2005 yılından bu yana da yine yurtdışında önemli finans kuruluşlarında çalışmış olan Hafize Gaye Erkan, kamuoyunun ve piyasaların radarından oldukça uzak bir isimdi. Dün yapılan toplantı işte tam da bu sebeple hem piyasaların hem de kamuoyunun Hafize Gaye Erkan’ı tanımaya başladığı ilk gün olarak kayıtlara geçti.

Dün gerçekleştirdiği basın toplantısından sonra ekonomistlerin, gazetecilerin yorumlarını dinleyip okudum. En muhalif gözüken ekonomistler bile Merkez Bankası’nın ortaya koyduğu yeni hedefleri gerçekçi, Hafize Gaye Erkan’ın söylediklerini ise inandırıcı buldu. O zaman Merkez Bankası cephesinde de güven ikliminin yeniden oluşmaya başladığını söyleyebiliriz.

Türk Lirası’nın itibarının artmasını, tasarrufların Türk Lirası cinsinden enstrümanlara yönelmesini istiyorsak Merkez Bankası’nın güvenilir olması şart. Güvenin tamamen geri gelmesi zaman alacak, ama çok önemli ve kıymetli olduğuna da şüphe yok. 

ERKAN’IN SÖYLEDİKLERİNDEN ÇIKARDIĞIM MESAJLAR

Politik söylemlere hiç bulaşmayacak.

Enflasyon hedefine ulaşmak için tüm araçları kullanacak.

Faiz artışı ve başka araçlarla sıkılaştırma politikası devam edecek.

200 TL’lik de dahil yeni banknot yok, çünkü gerek kalmayacak.

Güçlü iç talep dizginlenecek.

Paranın daha kıt olacağı bir döneme girdik.

Bankadan kredi almak daha da zorlaşacak.

Özetlemem gerekirse ‘Arabaya, eve, yemeğe, içeceğe ne fiyat koyarsam gider, her malın alıcısı var’ döneminin sonuna geldik gibi... Haydi hayırlısı...