Paylaş
Ancak yan yana duran iki yapıdan biri yıkılıp diğeri ayakta kaldıysa, hele hele sıfır diye adlandırılan yeni yapılan evler yerle bir olduysa baştan aşağı her şeyi, tüm sistemi gözden geçirmemiz şart. Bulacağımız yanlışlar, çıkaracağımız dersler belki de yarın yaşanacak felaketleri daha az hasarla atlatmamızı sağlayacak. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) mezunu bir inşaat mühendisinin gönderdiği bir mesajdaki itiraflar, can alıcı noktalar umarım inşaat işinin içindeki herkesin önce dönüp kendisini gözden geçirmesine, iyice bir silkinmesine neden olur. İnşaat işinde izin veren, yapan, denetleyen, satın alan, kiralayan vs kim varsa herkes üstüne düşeni titizlikle yapmalı. Ama önce sistemi hiçbir boşluğa, toleransa, torpile vs imkan vermeyecek şekilde doğru inşaa etmeliyiz. İşte o mühendisin ‘kıssadan hisse’ itirafları:
- 17 Ağustos 1999 depreminden sonra yapılar incelendiğinde; taşıyıcı sistem dediğimiz kolon-kiriş ebatlarındaki hatalar, temel sistemindeki hatalar, beton içerisindeki demir yerleşimi ve miktarı konusundaki yetersizlikler, kolon-kiriş çerçeve geometrisindeki sorunlar, zemine uygun inşa edilmemiş yapılar ve belki de en önemlisi beton mukavemetindeki sorunlar ortaya çıktı.
- 99 depreminden sonra ‘yıkılan ve ciddi hasara uğramış yapılardan’ alınan beton numuneler, günün standartlarında minimum koşul C16 olması gerekirken, 5 ve 7 arasında çıkıyordu. 80’li 90’lı yılların inşaatlarını, yaşı uygun olanlar hatırlar. İnşaatın önüne kum dökülür, çimento torbaları kürekle patlatılıp, bir işçinin elinde su hortumu ile sokak ortasında helva yapar gibi beton karıştırılırdı. Tamamen göz kararı, karga tulumba, etrafında 3-4 işçi kürekleri ile karardı.
- Bu sorunları tekrar yaşamamak için ne yapıldı? Aslında mevzuat olarak hepsi giderildi. Yönetmeliklerle (2000-2001 yılları itibari ile); kolon-kiriş ve perde (kısaca beton duvar diyebiliriz) gibi taşıyıcı sistemler için min ebatlar oluşturuldu. Demir miktarı ve yerleşimi için son derece iyileştirilmiş standartlar geldi. Statik hesaplarda kullanılan deprem hesabı sil baştan yazıldı. Eski yapılarda sık karşılaştığımız tekil temel sistemi bütünü ile terk edildi.
- Mütemadi ve özellikle radye temeller yaygınlaştırıldı. En önemlisi inşaatlarda kullanılacak olan betonun minimum mukavemet değeri 16N/mm2’ (C16) den, 20N/mm2’ye (C20) çıktı. Daha önemlisi, inşaatlarda kullanılacak beton, hazır beton santrallerinden alınmaya başlandı. Beton santrallerinde silindir kap testleri ile mukavemeti ölçülerek üretildi.
- Peki, bu kadar şey doğru yapılmasına rağmen, bakıyoruz bu depremde yeni inşa edilmiş yapılar da yıkılmış. Nasıl olur! Yasal düzenlemeler mevzuatlar oldu olmasına ama zaman içerisinde denetim mekanizması tam olarak işlemedi.
- 2001 yılında yapı denetim şirketleri oluşturuldu. Kurgusal olarak güzeldi. Ama yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Müteahhitlerin eksiklerini belirten denetim şirketleri, ödeme alamıyordu. Çünkü denetim şirketi denetim bedelini, denetlediği şirketten alıyordu. İşini doğru yapan ama ödemesini alamayan şirketler dayanamadı, sayıca azaldı. Müteahhitler kendi aralarında paravan denetim şirketleri kurdu. Mühendis çalıştırmak yerine, mühendis diplomaları kiralandı. Çalışıyor gösterildi. Kendi kendilerini denetlediler, onayladılar.
- Neyse ki bu durum 2019 yılında giderildi. Yapılan düzenlemeyle yapı denetim şirketleri artık ‘sistemsel’ atanıyor. Ancak 2001 yılı ile 2019 yılı arasındaki 18 yıllık dönemde denetim işlerine göz atmakta fayda var.
- Bugünün konusu olmasa da bir başka karmaşa da yabancıya satışta var. Yabancıya satış işlemlerinde, SPK lisanslı değerleme şirketlerinden rapor alınması gerekiyor. Sistem ilk kurulduğunda, algoritma, tüm şirketlere, eksperleri ve çalışma sahasına göre rastgele atama yapmaktaydı. Bu bağımsız değer tespitleri yapılmasına olanak sağlayan bir sistemdi. Ama müteahhitler abartılı değer alamıyordu.
- Bu düzenleme değişince başvuran kişi için önden seçim yapar hale geldi, yani istediği şirketten rapor alabildi. Paket halinde yabancıya satış imkânı sunan bazı müteahhitler yabancı alıcılar vatandaşlık da alsın diye yüzde 50 fazlasına, hatta beş kat fazlaya kadar değer tespitleri yaptırdılar.
Deneyimli inşaat mühendisinin itirafları böyle. Tüm müteahhitleri, tüm denetim mekanizmalarını suçlamak elbette yanlış olur. İşini iyi yapana, dürüst olana söyleyecek hiçbir sözümüz olmaz. Zaman içinde sistemdeki eksikler de görülmüş ve ilgili kamu kurumları düzenlemeler yapmış. Ama bugün karşımızdaki tablo gösteriyor ki tüm sistem yeniden gözden geçirilmeli, gerekli adımlar bir an önce atılmalı.
Yanlışın neresinden, ne kadar çabuk dönersek kârdır...
Ne kadar güç olursa olsun, geç olmasın....
Paylaş